Öğretim görevlileri, hakimler, savcılar, avukatlar ve gazeteciler yayın yasakları ve TCK'daki basınla ilgili ceza maddelerini tartıştı
Hukuk Sorunlarını Tartışma Platformu tararafından düzenlenen 'Medyada hukuk sorunları'' adlı seminerler dizisinin ilki Taksim Dorint Park Plaza Otel'de yapıldı. Öğretim görevlileri, hakimler, savcılar, avukatlar ve gazetecileri tek bir masanın etrafına toplayan seminerde yayın yasakları, toplatma ve yayın engelleme, TCK'daki basınla ilgili ceza maddeleri tartışıldı ama en çok da basın özgürlüğünün nerede başlayıp, nerede bittiği ele alındı. Toplantının oturum başkanlığını yapan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usül Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Sözüer Basın Kanunu'nda yayın yasağı ve yayın durdurmayı içeren maddeleri değerlendirdi. AB'ye uyum yasaları adı altında yapılan bazı değişikliklerin mevcut yasalardan daha olumsuz sonuçlar doğurabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Sözüer, bu değişikliklerin kitle iletişim özgürlüğünü sınırlayan düzenlemeler içerdiğini anlatarak, ''Türkiye'de uyum yasalaranın 'reform' yasaları adı altında hiç tartışılmadan yasalaştırılıyor. Ancak bunlar uygulama sorunlara yol açabilir'' dedi. Sözüer, özellikle Türk Ceza kanunu Tasarısı adı altında Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderilen tasarının kanunlaşması durumunda Türk adalet sisteminde çok ciddi sorunlar yaşanacağını öne sürdü.
SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK OLMAZ
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usül Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cumhur Şahin ise sınırsız özgürlüğün hiçbir alanda olmadığı gibi basında da olmayacağını söyleyerek, ''Adli haberlerde yayın yasağı, savcının soruşturmayı başlatmasıyla başlar ve takipsizlik kararı verene kadar ya da iddianame duruşmada okunana kadar sürer. Bu yayın yasağı bazı delillerin karartılmasını önlemeye yöneliktir'' şeklinde konuştu.
Panele katılan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usül Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç Dr. Ahmet Gökçen de ceza yasasındaki 312 ve 159. maddelerin uygulama alanlarını değerlendirdi. TCK'nın 312. maddesinin uygulanması için mutlaka kin ve düşmanlık aşılama suçunun oluşması gerektiğini söyleyen Gökçen, ''Ancak bakıyorsunuz Fenerbahçeliler Galatasaraylılara karşı tahrik edildi gibi bir gerekçeyle bu yasa uygulanıyor. Bu yanlıştır. Bu maddenin uygulanması için mutlaka din, dil, ırk, sınıf ve mezhep farklılığı gözeterek, kin ve nefret duygularına sevketme suçunun oluşması gerekir'' dedi.
Gelişmiş batı ülkelerinde düşünce özgürlüğünün, demokratik toplumun ileriye gitmesinin temel dinamiği olarak kabul edildiğini anlatan Gökçen, ''Bizim hukukçularımızda ise bunun önünü çok açmanın topluma zarar vereceği düşüncesi yaygındır. Düşünce özgürlüğü sadace müstehcenlik ve şiddete yönlendirme hallerinde sınırlandırılmalıdır'' şeklinde konuştu.
Panelin öğleden sonraki oturumunda ise Fikri Hakların korunması ile ilgili sorunlar tartışıldı. Bu bölümde konuşan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Akkanat ile Bilgi Üniversitesi Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gül Okutan, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'ndaki son değişiklikleri değerlendirdi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:57