KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/ Hükümet, AB'ye uyum çerçevesinde hazırlanan yeni Basın Yasası taslağını hemen Meclis'ten geçirmek yerine 'Zaman kalmadı' diye makyajla yetinme niyetinde. AB, altı maddelik düzenlemeyle kandırılacak.
Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, bugünkü yazısında hükümetin 'cin'liğini otaya çıkardı.
İşte Berkan'ın yazısı:
Bu aralar Avrupa Birliği ile yatıp Avrupa Birliği ile kalkıyoruz ama ne yapalım, yaşadığımız günler son derece önemli ve sadece bizim değil çocuklarımızın, torunlarımızın hayatını ilgilendiren yasa değişikliklerinin yapılmaya çalışıldığı günler. O yüzden bu süreci çok ama çok dikkatle izlemek, araya giren sinek vızıltılarının ana yönelimi değiştirmesine, gerçek gündemin yerine geçmesine izin vermemek gerek.
Bugün müsaadenizle kendi mesleğimizi yakından ilgilendiren bir kanundan söz etmek istiyorum. Bu kanun, Türkiye'de ifade özgürlüğünün genişlemesiyle, siz okuyucuların
haber alma hakkıyla ve dolayısıyla Türkiye'de demokrasinin seviyesiyle yakından ilgili.
Hatırlayanlar olacaktır, bundan haftalar önce Radikal, "Hayret, iyi şeyler de oluyor" başlığıyla bir haber vermişti. Haberde duyurulan, Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu ve ona bağlı Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan yeni Basın Yasası taslağıydı.
Yürürlük maddeleriyle birlikte 35 maddelik bu kısa kanun, halen geçerli olan 1950 tarihli ve 12 Eylül sonrası dehşetengiz değişikliklere uğramış Basın Kanunu'nu tamamen yürürlükten kaldırıp onun yerini alacaktı ve tartışılması amacıyla kamuoyuna sunulmuştu.
Bu kanunun değişmesi gerekiyordu, çünkü
AB'ye sunulan Ulusal Program'da 'ifade özgürlüğünün genişletilmesi' başlığı altında bu vaatte bulunuldu. O yüzden de taslak hazırlandı.
Ama gelin görün ki, hükümet bir idam tartışmasına daldı, iki haftasını gereksiz gerginliklerle geçirdi ve ardından idamı buzdolabına kaldırıp AB takvimini hızlandırmak istedi.
AB'ye sunulan Ulusal Program'da 'kısa vadeli hedefler' için verilen süre 19 Mart günüydü.
Bu yazı 3 Mart'ta yazıldığına göre hükümetin önünde 16 gün var demektir.
Geçen hafta Ankara'da Adalet Bakanlığı'nda yapılan bir toplantıda süreci hızlandırmak için çareler aranırken birinin aklına her zamanki cinlik geldi: Bütün yasayı değiştireceğimize içinde sakınca yaratan maddeleri değiştirelim.
İşte bu cinliğin ardından da AB çevrelerinde sıkıntı yarattığı düşünülen bazı maddelerin tamamen yasadan çıkarılması, bazılarının ise değiştirilmesi kararlaştırılıp 6 maddelik yeni ve kısa bir taslak hazırlandı.
Oysa iki hafta önce açıklanan ve halen tartışılmakta olan taslak üzerinde ne siyasi partiler ne de konuyla ilgili kuruluşlar belirgin bir itiraz açıklamıştı. Yani, gazeteciler ve basın kuruluşları genel anlamıyla yasadan memnundu, siyasi partiler de özel hassasiyetler belirtmemişlerdi. Kısacası bu yasa, biraz çabayla temel yasa olarak Meclis'ten geçirilebilirdi, hâlâ daha da geçirilebilir.
Ama anlaşılan hükümet, bunu yapmak yerine yürürlükteki Basın Kanunu'nda makyaj niteliğinde bazı değişikliklere giderek AB'yi ikna etme peşinde.
AB ikna olur mu bilemem ama hükümetin önce Türkiye'deki gazete ve gazetecileri ikna etmesi gerekiyor. Ben, kendine gazeteci diyen hiç kimsenin halen yürürlükte olan 12 Eylül artığı, paranoyakça bir zihniyetle hazırlanmış olan ve hepimizi çok sınırlayan yasaya makyaj yapılmasını kabul edeceğini sanmıyorum.
Nitekim başta İstanbul Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere basın kuruluşları, açıklanan taslağın aynen yasalaşması için çağrılar yapmaya başladı bile. Zaten aklın yolu da bir.
Edinilen bilgiye göre taslağı hazırlayan ve ona sahip çıkan Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu bugün yapılacak olan Bakanlar Kurulu toplantısında taslağı imzaya açacak.
Dileğim, hükümetin yanlışta ısrar yerine bu taslağa imza atması ve artık tasarı haline gelecek olan metni bir an önce Meclis'e gönderip hızla yasalaşmasını sağlaması.
Türkiye'de basın özgürlüğü birkaç ufak tefek makyajla sağlanabilecek gibi değil. Konuya kökünden eğilmek gerekiyor ve Karakoyunlu taslağı da bunu gayet iyi beceriyor.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:36
