Gündem
  • 4.7.2009 01:20

BBP'TEN YAZICIOĞLU'NUN VEFATINDA ŞOKE EDEN BULGULAR!.

BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından onca zaman geçmesine rağmen kaza mı suikast mi tartışması dinmedi. Helikoptere dışarıdan müdahale olduğu, helikopterin yerinin bilinmesine rağmen kasıtlı olarak enkaza geç ulaşıldığı gibi iddialar kurtarma rezaleti ile birleşince komplo teorileri, teori olmaktan öteye geçip ibreyi suikast yönüne çevirdi. Ve işin peşini bırakmayan BBP şok bir rapor hazırladı. İşte tartışmalı pek çok konuya açıklık getirecek ve yeni tartışmalara kapı aralayacak o rapordan çarpıcı tespitler. Büyük Birlik Partisi MKYK Üyesi ve Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Türk anlatıyor...

BBP olarak en fazla arama- kurtarma çalışmalarından rahatsız olduğunuzu belirtiyorsunuz. Neden?

Hava ulaşım araçları kazalarında telefon sinyalleri ile enkaz ve kazazede arama çalışmaları tamamen ilkelce yapılıyor. Maalesef bu ilkelliği Rahmetli liderimizin helikopter kazası sonrası arama-kurtarma çalışmalarında da yaşadık. Bakın düşen helikopter'de BENDİX KİNG marka ve KT 70 model bir transponder cihazı vardı. Bu cihaz radar frekanslarında çalışan, bulunduğu yeri belirten bir radyo alıcı vericisidir. Düşen helikopterde bu cihazın mevcut olduğu, hem telekomünikasyon hava araçları ruhsatnamesinde kayıtlı, hem de kaza yerinde çekilen fotoğraflar ile sabit. Helikopter kalkış yapar yapmaz daha önce yol kontrol ünitesi tarafından uçağa verilmiş bir kod helikopter tarafından bağlanarak uçağın radar ekranı üzerinde çağrı adı ile görünmesi yani tanımlanması sağlanır... Bu cihazın uyduya sinyal yollaması ve uyduya giden sinyalin Ankara'da Esenboğa da bulunan merkeze ulaşarak hava aracı hakkında kimlik, hız, irtifa ve yön bilgilerini anlık izlenmesine imkân verir. Yani hava trafik kontrolü helikopterin uçuşu ilgili bilgileri radarında bu kodsal cihaz ile görüyordu.

NOKTA TESPİTİ YAPMAK MÜMKÜN İKEN BİRİLERİ FENA OYALAMA TAKTİĞİ İZLEDİ

- Yani kırım anını radar aracılığı ile anında anlamak mümkün...

Elbette... Rahmetli liderimizi taşıyan, uçuş izni ve planı alınan helikopter kırıma uğradığında, Ankara Esenboğa'daki görevli memur helikopterin önündeki radarından kaybolduğunu görüyordu. Helikopterin kırıma uğradığında Ankara Esenboğa'daki görevli memurun radarından kaybolması ile kazanın anlaşılması ve ardından kurtarma ekiplerinin olay yerine ulaşması ortalama 2 saat sürer. Radardan kaybolan helikopter koordinatları kazanın meydana geldiği yer hakkında nokta tespiti yapılmasına imkân sunduğu gibi arama kurtarma faaliyetlerinde bu koordinatlar ile başlamasının elzem olduğu aşikârdır. Bu andan itibaren nokta tespiti yapmak mümkün iken niçin kamuoyu telefon sinyalleri veya seyyar baz istasyonları yöntemleri ile günlerce oyalandı Ve oradaki kazazedeler ve kamuoyu çaresizliğe terk edildi? Niçin bu kadar basit bilgi ve teknolojik imkân uzmanlar tarafından kamuoyunda yetkililere hatırlatılmadı ve saklandı?

ROTADAKİ SAPMA NEYİN İŞARETİ?

- Pilotun rotasında ciddi bir sapma olduğu gündeme geldi ancak fazla üzerinde durulmadı. Oysa oluşturduğunuz komisyon özellikle bu konunun üzerinde duruyor. Elde ettiğiniz bilgiler neler?

Sivil Havacılıktan aldığımız bilgilere göre pilotun kalkışa müteakip izlemesi gereken rota yeşil kesik çizgi ile belirtildiği üzere 306 pusula başı olduğu halde, kalkıştan hemen sonra 300 pusula başına 6 derecelik bir sapma yapma ihtimali 2GPS ve 2 Tame pusula olan bir hava aracında mümkün değildir. Bu sapma 64 km boyunca çarpma anına dek devam etmesi kabul edilemez. Pilot Kaya İstektepe'nin tecrübesi, helikopterdeki cihazlar ve radar kontrol buna izin vermez. Bu helikopter pilotu profesyonel biri idi. Kendisine verilen rotayı keyfi olarak değiştiremezdi. Eğer değiştirseydi anında kontrol merkezi tarafından uyarılırdı. Helikopter pilotu önünü hiç göremese de bu cihaz pilotu her türlü yükseltilere karşı uyarır. Pilot dalgınlık gösterse bile bu cihaz mutlaka ikaz verir. Zaten böyle gitmeye devam etseydi pilot Kayseri Havalimanı'nın 60 kilometre uzağına bir yere gidebilirdi. Rotadaki bu sapma ancak kumandalara dışarıdan müdahale ile mümkün olabilir.

FİRMA TALİMATNAMEYİ ÇİĞNEMİŞ

- Kiralanan helikopterin bakımı direktifleri mevzuata uygun yapılmış mı?

Helikopterde uygulanan 2008 ve 2009 yıllarını kapsayan bakım direktifleri SHGM mevzuatına göre kontrol edilmemiştir. Onlar 'ettik desin', biz etmediklerini ispatlayalım. Bu konuda BBP Kaza Kırım Komisyonu Üyesi Pilot Volkan Sürmeli bu işin detayını çok ciddi bir şekilde detaylandırıp rapor haline getirdi. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün yayınlamış olduğu "AD'ye Uygunluk" başlığı altındaki 30 no'lu talimatname şöyle der:

Madde 30- Hava aracı imalatçısının bağlı bulunduğu sivil havacılık otoritesi tarafından gövde, motor, pervane (mevcut ise) için yayınlanmış olan bir AD'nin kapsamına giren, Türk Sivil Hava Aracı Siciline kayıtlı herhangi bir hava aracı, söz konusu AD'de belirtilen gerekleri zamanında yerine getirmeden işletilemez.

BAKIM DİREKTİFLERİNDEKİ SAHTE İMZA!

- Yani hayati önem taşıyan bu madde çiğnendi mi?

Eldeki belgeler ve kanıtlara göre hem de birçok kere çiğnendi. SHGM tarafından verilen helikopterde uygulandığı iddia edilen bakım direktifleri aynı bakım teknisyeni lisans numarası ile farklı imzaların bulunduğu 7 ayrı belgede aynı isim ve lisans numaralı şahıs tarafından imzalandığı halde hiçbiri birbirine benzemiyor ve tarafımdan Kriminal laboratuara gönderilme talebi ile BBP yönetimine teslim edildi. Şu anda ise sonuçlar bekleniyor. Pilot imzası da farklı değil... O konuda da bir çok imza örnekleri laboratuarda inceleniyor.

"FİRMA 15 BAKIM DİREKTİFİNİ YERİNE GETİRMEDİ

- Medair firmasının sorumluluklarını yerine getirmediği konusunda şüpheniz yok yani...

Yaptığımız araştırmalarda helikopterde uygulanması gereken birçok zorunlu bakım ve üretici tarafından yayınlanan kırmızı bülten bakım direktiflerinin Sivil Havacılık Kurumu tarafından verilen ve uygulandığı iddia edilen bakım direktiflerinin içinde bulunmadığı gibi, uygulanan bakımların faturaları verilmemiş ve uygulandığı ispat edilmemiştir. Helikopterdeki teknik bakım onarım ve değişikliklerin yapılmadan uçurulmaması gerektiğinin altı önemle çizildiği halde helikopter uçuşlarına normal şekilde devam etmiş ve SHGM ile MEDAİR şirketi görev ve sorumluluklarını kanunların belirttiği şekilde yerine getirmemiştir. Türk sivil havacılığının kara bir lekesi olarak hafızalarımıza kazınan bu kazadaki skandallara rağmen SHGM idarecilerinin kafalarını kuma sokmaları ise elle tutulur gibi değildir. 15 tane bakim direktifi hakkında uygulama yapmayan şirket, niçin denetlenmedi? Niçin uçabilir raporu verildi? Niçin bilgi verilmiyor? Bir tane bakım direktifinin uygulanıp uygulanmadığı konusunda belge sunamayan sözüm ona kaza kırım uzmanları (!) 15 tane bakım direktifi konusunda ise tek kelime açıklamayı ne meclise ne kamuoyuna nede BBP yönetimine yapamamaktadırlar. Şimdi SHGM kaza kırım ekibinin bu işten ne şekilde sıyrılacaklarını araştırdıkları da ortadadır.

"YOK DENİLEN "GPS CİHAZI"NIN FOTOSUNU ÇEKTİK"

- Helikopterde "yeni nesil GPS cihazı" olduğu artık netleşti sanırım...

Hem de Garmin marka NS 430 serisi GPS cihazı vardı. Cihaz, helikopterin gidiş istikametini, gideceği yere kaç kilometre kaldığını, önündeki dağların yüksekliğini, ne kadar yükselmesi gerektiğini, dağa ne kadar mesafe kaldığını, helikopterin içerisinde ne kadar yakıt kaldığını bu ve buna benzer bir çok konuda pilota uyarılarda bulunabiliyor. Acil durumlarda en yakın havaalanına yönlendiriyor, pilotun önüne çıkabilecek tehlikeli yükseltilerin ayrıntılı haritalarını sunabiliyor, koordinat ve rota bilgileri veriyor, uçağın ya da helikopterin içerisinde kalan yakıt bilgilerini sunuyor, zaman ve mesafe bilgilerini veriyor. İlk etapta SHGM bağlı elemanlar olay yerinde helikopterde GPS yoktu diye mani olmaya çalıştılar. Daha sonra BBP kaza kırım komisyonu üyesi arkadaşlar enkazda GPS in fotoğrafını çekiyorlar. Daha sonra Helikopterde bulunan GPS'in ruhsatnamede kayıtlı olduğunu ortaya çıkardık.

"GPS CİHAZI KAYIPLARA KARIŞTI"

- Helikopterdeki ikinci "Seyyar GPS Cihazı" da kayıp denmişti...

Evet denildi ancak vardı. Ancak bu seyyar GPS cihazı kafalarda soru işareti bırakacak şekilde yoklara karıştı. SHGM yetkililerine defalarca sorulduğu halde 'bulunamadı' dendi. Şimdi soruyoruz. Bu alet pilota kötü hava şartlarında ihtiyacı olan tüm bilgileri sağlar. Bu araçlar sadece görerek değil, görmeden de uçmaya yönelik tasarlanmıştır. Bu cihaz bu işe yarar. Böyle bir cihaza sahip olan bir helikopter nasıl olurda koskoca dağa çarpar?

"ELT CİHAZININ DEĞİŞTİĞİNİ DE FOTOĞRAFLADIK"

- ELT cihazı gerçekten enkaza sonradan mı yerleştirilmiş? Elinizde delil var mı?

Bakın bu konu çok önemli... Çünkü arama ve kurtarma faaliyetlerindeki en önemli unsurlardan biri ELT cihazıdır. SGHM yetkilileri helikopterde 'ELT vardı' diyorlar ama bizce ELT cihazı yoktu. Çünkü Hava Araçları Telsiz Sistem Ruhsatnamesinde bulunan ELT cihazı ile enkazda bulunan ELT cihazı farklı çıktı. Olay yerinde bulunan ve helikopterin teknik dokümanlarında bulunmayan ELT cihazını sonradan oraya SHGM koydu. Bu büyük bir suçtur.

Ruhsatta kayıtlı olan AR POINTER 4000-10 eski nesil ELT cihazı ki bu cihazlar en geç şubat 2009 da yerini ARTEX'e bırakma zorunluluğu var; bununda hava aracında takılı olduğuna dair hiçbir iz yok ve kaza sırasında da bulunamadı.

SGHM ROTA VE UÇUŞ PLANINI TESLİM ETMİYOR

- Belge ve Resmi Raporlar SGHM tarafından yetkililere teslim edildi mi?

Helikopterin radar kayıtları, pilotun yaptığı komünikasyon, havada çizdiği rota ve uçuş planı Meclis araştırma komisyonu, Savcılık ve BBP kaza kırım komisyonun resmi taleplerine rağmen SHGM tarafından verilmemiştir. Uçuş planı, bir hava aracının planlanan uçuşuna dair özel bilgileri sunma işlemidir. Türkiye hava sahası sınırları içerisinde yapılacak olan her uçuş için kalkış zamanından en az 30 dakika öncesi, kalkış meydanındaki ilgili AIS veya ATS birimine bir uçuş planı sunulması şarttır. Bu uçuş planının 1 kopyası ilgili birimde diğeri ise pilot yada şirkette kalır... Bu plan şu ana kadar az önce saydığımız yetkili kurumlarla paylaşılmamıştır.

"BU DEFTERİ KAPATTIRMAYACAĞIZ"

- Peki bundan sonra ne olacak?

Maşeri vicdanın önünde bu dosya kapanmamıştır. Bu maşeri vicdanın sesine devlet de uymak zorunda. Neticede maşeri vicdan millettir ve devlet de millet için vardır. BBP Kaza Kriz Komisyonu üyeleri MKYK üyesi Av. Kemal Yavuz, Av. Murat Ekici, Pilot Volkan Sürmeli, Ahmet Şanverdi, Hasan Çağlayan çok ciddi bir çalışma içinde bu zamana dek havacılık kazalarında milat sayılabilecek ve tabuları yıkabilecek bir çalışma yürütüyor. Kamuoyunda gerek teknik konularda gerekse kaza sonrası ihmal ve kasıtlar konusunda bilinen ve henüz kamuoyu ile paylaşmadığımız tüm ayrıntılar araştırılıyor. Toplu iğne başı kadar göreceğimiz her kasıt ve ihmalin, kime veya nereye uzanıyorsa hesabını soracağız. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu (BTK) ile alakalı ciddi iddia ve ithamlarla bağımsız mahkemelerde suç duyurusunda bulunduk. Lakin Hükümet daha öncede benzer skandallara imza atan bu kurum ve yöneticileri hakkında idari soruşturma açmadı. Yöneticilerini açığa almadı. Devlet Hava Meydanları Müdürlüğü üzerinde de ciddi baskılar var. Biz bunu BBP Genel Merkezi olarak devletin en üst kademelerindeki yöneticilerle paylaştık. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve ana muhalefet liderlerine kaza-kırım raporlarımızı sunduk. Hatta Sayın Genel Başkanımız Yalçın Topçu Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül ile bir araya geldiğinde Başbakanın "niçin böyle bir havada uçtu" diye sorduğunu cumhurbaşkanına yinelediğinde cumhurbaşkanı, "deseydiniz ya o hava şartlarında o helikopteri niçin uçurdunuz?" diye cevap verdi. Sayın Topçu'da "aynen öyle söyledik ve SHGM ve DHMİ hakkında hükümetin gerekli idari soruşturmayı

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 16:29

İLGİLİ HABERLER