Ekonomi
  • 18.7.2005 10:26

''''BELEŞÇİLER''''İN CEZASI AĞIRLAŞTIRILDI!

* Eski TCK 521. maddede otel, pansiyon, lokanta ya da taksi kullanıp ücretini ödemeyenlere 3 aya kadar hapis öngörüyordu.Yeni TCK''da bu madde yok, unutuldu mu? Hayır unutulmadı tam aksine özellike bu konuşuldu. Dolandırıcılık maddesinde yapılan değişikliklerden sonra bu eylemin de ''''dolandırıcılık'''' kapsamında değerlendirilmesine karar verildi. Bir yerde hile aldatma varsa orda dolandırıcılık vardır. Dolayısıyla ''''kanunilik ilkesi'''' açısından bir sorun yok. Eski TCK''daki dolandırıcılık maddesi ile yeni TCK''daki dolandırıcılık maddesi birbirinden farklı. Farklı tarifler var. * Ama mahkeme farklı karar verdi? Mahkeme böyle bir karar verebilir. Bu konu Yargıtay''a taşınacak ve Yargıtay içtihatları belirleyici olacaktır. TCK Komisyonu''nda bu konu ayrıntılı olarak tartışıldı. Burda Yargıtay üyeleri de vardı ve onlar da aynı görüşü beyan ettiler. 1991''de TCK''ya giren hali de enine boyuna tartışıldı. Sonuç olarak değişen dolandırıcılık tanımının bu eylemi de kapsadığına, hatta cezasını ağırlaştırdığına karar verdik. Bu gibi durumlarda daha az ceza veren bir düzenleme olması mı iyi, daha ağır bir ceza verilmesi mi? * Kanunilik ilkesine uygun diyorsunuz... Herkes için ayrı ayrı mevzuat yazılamaz ki. Yani bir dükkan sahibine hile ve aldatma yaptığınızda dolandırıcılık oluyor da, otel sahibine ya da lokantacıya yaptığınız da başka bir suç mu oluşur. Parası varmış izlenimiyle haksız menfaat temin ediliyor. Bu dolandırıcılık suçunu oluşturur. Kanunilik ilkesi açısından da hiçbir sorun oluşturmaz. Dolandırıcılık düzenlemesi eski kanundaki dolandırıcılık düzenlemesinden farklı. Kişiye yalan söyleyerek aldatmak, haksız menfaat temini dolandırıcılık sayılabiliyor. Parasını verecekmiş gibi otelde, lokantada hizmet almak hiledir. Bu madde de salt bu tür hileleri yeterli sayıyor. Eski dolandırıcılık maddesine bakıp ''''dolandırıcılık için bu kadarlık hile yeterli olmaz'''' denilemez. Yeni TCK''daki dolandırıcılık düzenlemesi bu fiilleri de kapsadığı için sorun ortadan kalktı. * Dolandırıcılık tanımı nasıl değişti? Eski TCK Madde 503 Bir kişiyi kandırabilecek nitelikte hile ve desiseler yaparak hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına haksız bir menfaat sağlayan kişiye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve sağladığı haksız menfaatin bir misli kadar ağır para cezası verilir. Fiili, mağdurda esasen var olan hatadan, hile ve desise kullanmak suretiyle yararlanarak gerçekleştiren kişi hakkında da birinci fıkrada yazılı ceza uygulanır. * Şimdi aynı boşluk yeniden oluştu mu? Evet, yine başa döndük. Bu madde bir ihtiyacı karşılıyordu ve tartışmaları sona erdirmişti. Kanunilik ilkesi gereğince kanunda norm yoksa eylemin de cezalandırılmaması gerekiyor. Bu madde olmadan bu eylemi cezalandırımazsınız. * Size göre kanun yapanlar bu maddeyi koymayı unuttu mu? Unutmadılar dolandırıcılık olarak değerlendirilmesini benimsediler. Ancak aynı tartışmalar yeniden yapılacak.. Çünkü bu eylem dolandırıcılığa uymuyor. Bu tartışmalar yıllar önce yapılıp, bitirildi. Sonuçta da bu boşluğu dolduracak düzenleme yapıldı. Şimdi geriye dönmeye ne gerek var. * Niye dolandırıcılık olarak kabul edilemez? Çünkü dolandırıcılıkta hile, yanıltmaya, kandırmaya dönük eylem yapılması gerekiyor. Oysa bu eylemlerde hile ya da kandırmaya dönük eylem söz konusu değil. İsviçre, Fransa, İtalya, İsveç hatta Yunanistan gibi ülkelerde bu eylem ayrıca ve açıkça düzenlenmiş ve cezalandırılıyor. Yeni TCK madde 157 (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir. Dolandırıcılığa girmez özel düzenleme şart * Yeni TCK''da 521. maddesinin çıkarılması nasıl sonuçlar ortaya çıkarır? Bakın 199''de kadar eski TCK''da da böyle bir düzenleme yoktu. Ancak 1977de yaşanan bir olay büyük tartışmalar yarattı ve bu düzenlemeye ihtiyaç olduğu ortaya çıktı. Böylece 1991 yılında 521/a maddesi TCK''ya girdi. Bu değişikliğe neden olan olay ise şöyle; Bir grup arkadaş lokantaya gidiyor yemek yiyor ve parasını ödemeden ayrılmak istiyorlar. Yargıtay''da burada eylemin hırsızlık suçu olduğuna karar verdi. Ama ceza hukukçuları bu karan çok eleştirdi. Çünkü bu eylem hırsızlık değil ve ceza kanunundaki dolandırılıcık, emniyeti suistimal ya da güveni kötüye kullanma gibi suç tiplerine de tam olarak uymuyordu. İşte bu nedenle 1991''de 521/a maddesi kanuna girdi. (VATAN) Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:36

İLGİLİ HABERLER