'Ben Evleniyorum'un sunucusu Ebru Akel, rol gereği bana evlenme teklif etti. Gerçi bekâr değilim ama programı izledikten sonra evlenmekten vazgeçtiğimi söyledim. Biraz üzüldü galiba!
Merakla beklenen gün geldi. 'Ben Evleniyorum'un finalistleri bu gece evlenecek. Programın zarif sunucusu Ebru Akel ise, bekârmış. Akel, 'Daha evlenmeye fırsatım olmadı ve belki de hâlâ doğru dürüst de evlenme teklifi almadığım için' diyor
29/11/2003 (219 defa okundu)
HIZIR TÜZEL
İSTANBUL - Woody Allen'ın bir filminde sevgililer, bir televizyon kanalıyla anlaşıyor ve düğünleri tüm ayrıntılarıyla televizyondan naklen yayımlanıyordu. Öyle ki, ilk gecelerinde, odadaki televizyon kameraları, spot ışıkları ve set ekibi yüzünden Woody Allen, cinsel açıdan başarısız oluyor, görevini yerine getiremiyordu.
Yıllar önce izlediğim bu film, uçuk öğelerle süslenmiş, neredeyse bir bilimkurgu parodisiydi. Ancak, bu uçuk kaçık film, bugün gerçeğe dönüşüyor. 'Ben Evleniyorum' isimli programda finale kalan şahıslar, bu gece naklen evlenecekler, hayırlı uğurlu olsun. Ne diyeyim. Ama bayağı merak ediyorum doğrusu. Kameralar, filmdeki gibi yatak odasına kadar girecek mi acaba? Bence girmeli. Madem bu programda her şey başından beri tüm çıplaklığı
ile ekrana yansıdı, o zaman bu önemli görüntüler de ekrana gelmeli. Yoksa seyirciye ayıp olur! Bu arada, 'Ben Evleniyorum' yüzünden evlenmekten bir soğuma geldi bana. Her ne kadar bekâr olmasam da, evlenmemeye karar verdim, onu da söyleyeyim.
Seyircilere günlük yaşamda bir hedefe ulaşmak için, nasıl kaçak dövüşüleceğini, diğer insanlara nasıl acımasız davranılacağını, ahlaksızlıkta nasıl sınır tanınmayacağını ve akla gelebilecek her türlü aşağılık yöntemleri bir ders verir gibi öğreten 'Biri Bizi Gözetliyor'un pabucunu dama atan, 'Ben Evleniyorum'un bence tek olumlu yanı Ebru Akel'di.
Akel, bu seviyesiz programda kendi seviyesini nasıl korudu anlayamadım doğrusu. Zarif, samimi, hoş bir kız. Bıcır bıcır konuşuyor, hoş hoş gülüyor.
Ebru hanım, böyle abuk sabuk bir programda ne işiniz var?
Aslında ilk teklif edildiğinde hiç düşünmeden 'evet' dedim. Çünkü kendimi en doğal halimle gösterebildiğim bir platformdu bu. Kendimi ortaya koyabileceğim, beynimi ortaya koyabileceğim bir platform. Yedi yıllık bir televizyon geçmişim var, birçok programım var, birçok dizide oynadım. Mesela 'Kara Melek'te oynadım, 'Sihirli Ayna'da sunuculuk yaptım. Daha sonra Fatma Girik'le 'Benim İçin Ağlama', Kadir İnanır'la, 'Kumsaldaki
İzler'de oynadım. En son 'Keje' diye bir dizide oynadım. Benim oyunculuk toprağım var ve bu yeteneğime çok inanıyorum, ve bu yeteneğimi mutlaka çok uygun bir platformda sergileyeceğim. Bu tiyatro da olabilir, dizi de olabilir ama mutlaka bu yeteneğimi sergileyeceğim.
Bir gün patlayacaksınız yani.
Evet, evet. Oyunculuk bambaşka, sunuculuk bambaşka. Ben sunucu değilim. Konservatuvar mezunuyum. 10 yıl önce bale bölümünden mezun oldum. Sakatlandım ve baleyi bıraktım. Ben sahneye âşık bir insanım, alkış sesi duyduğumda mutlu oluyorum. Şimdilik başka işler yapmadığıma göre o açlığımı
sunuculukla gideriyorum. Ve televizyon programlarında işte gördüğünüz gibi çok doğal ve kendim gibi olabiliyorum. Ama televizyon programlarında formatlar var. Bu tür programlarda çok fazla yeteneğimi sergileme şansım yok. Fakat bu program bana çok Avrupai geldi.
Nasıl Avrupai, anlayamadım?
Çünkü Amerika'da dört farklı kanalda yayımlanan ve inanılmaz reytingler alarak izlenen bir program. Düşünün Amerika'da, bu kadar gelişmiş bir toplumda yani beğenilmiş. Bana MTV tarzı gibi geliyor. Kendimi bu programın içinde çok relaks bir şekilde kullanabilirim diye düşündüm. Çünkü programın akışı çok doğal. İlk günden itibaren bir aşk hikâyesi ve sonrasının ne olacağı bilinmiyor. Ben bunu ilk günden itibaren, bir hikâye gibi anlatmak istediğimi söyledim. Böyle gösterelim, pembe bir dünya yaratalım dedim. Ve böyle de oldu.
Fakat biz öyle pembe bir dünya, aşk hikâyesi filan göremedik. İnsanlar birbirlerinin gözünü oyacaktı neredeyse...
Son dönemde biraz öyle oldu. Yine de herkes birbirinin gözünü oymuyor. Son dönemde, sona yaklaşıldıkça, gelin adaylarının jokerlerini belirlemek için
net bir aday seçmeleri gerekiyordu. Ondan önce öyle değildi, her hafta değişiyordu. Daha yumuşak ve esnek bir durum vardı. Herkes birbirini tanımaya çalışıyordu. Çünkü bir ay birbirlerini hiç görmediler biliyorsunuz. Son dönemde gelin adayları arasında rekabet olduğu ortaya çıktı. Onlar yarışmada olduklarının farkına vardılar. Herkes bilincinde tabii, sonuçta ne olursa, evlilik olsun, para olsun, Avrupa'da tatil olsun, bu bir yarışma ve yarışmalarda biliyorsunuz insanlar yarışırlar. Kızlar bunun farkına vardılar. Normalde de, iki bayan aynı beyi beğenince normal hayatta da kapışmazlar mı?
Valla benim için kimselerin kapıştığını görmedim, duymadım!
Burada yaşananlar son derece normal. Gelin adayları birbirlerinden kopup, erkeklerle tanışınca birbirleriyle konuşamadıkları sorunlarını beylerle paylaştılar. Tabii bu da çok doğru değildi. Mesela Uğur'un yaptığı bir takım şeyler vardı, doğru değildi, hepimiz kınadık. Fakat bu tarz davranışlar ekranda bir anda seyircilere 'Aaa, ne oldu bu eve?' dedirtiyordu.
Siz bu programın hem çok içinde hem de acayip dışında görünüyorsunuz, bunu nasıl başarıyorsunuz? Bu bilinçli bir şey mi?
Kesinlikle içimden geldiği gibi davranıyorum. Çünkü olaylara hakimim ve bu benim şu andaki işim. Bulunduğum o ortamda her şeye en net şekilde hakim olmak zorundayım. Ben onları bazen çok da sıkıştırıyorum ve hatta yönetmenimden uyarılar alıyorum 'Yapma' diye. Ama benim haksızlığa asla tahammülüm yoktur. Yaptıkları bu tür şeyleri, hataları onların yüzüne vuruyorum. Doğruları da. Ve hep şunu söylüyordum, 'Ben sizin yanınızdayım ve doğruları bulmanız için de sorular sormak zorundayım, böylece doğruları bulacaksınız' diye.
Normal yaşamınızda da programdaki gibi biraz bilge bir insansınız galiba. 'Ya Ebru şu çocuğu çok beğeniyorum' filan diye gelenlere yardım edip, fikir veriyorsunuz gibime geliyor.
Valla öyle değil. Belki yapım müsait, daha mantıklı davranabilen bir insanım. Aslında ben çok duygusal biriyim. Bu, benim onlara karşı yaptığım yönlendirme, görmemle ilgili. Görüyorum o çocukla ilişkiye girerse üzülecek, bunu görüyorum. Bazen soruyorum, 'Emin misin? Kafanda bir soru
işareti var mı?' diye. Üzerine gidiyorum. Ve onlar her türlü şeyi bana açıklamak durumundalar. Dertleşiyoruz.
İnsanların evlilik konusunda kafaları karışıktır, bu program kafaları iyice karıştırmıyor mu?
Hiç evlenmedim ama tam tersini düşünüyorum. Ben şimdi yarışmacıların hepsini tek tek inceledim. Acaba gerçekten buraya evlenmek için mi geldiler diye. Ve ikinci haftanın sonunda da fikrim yavaş yavaş oluşmaya başladı. Ve hepsinin net bir kararı vardı. Ve zaman zaman 'Aslında evlenmek için gelmedim buraya' gibi laflar çıkmaya başladı. O da favori olarak tutunamadıkları için. O zaman 'Niye geldiniz buraya, dışarıda kız mı yok, erkek mi yok'. Aynen sorularım bu şekildeydi. İşte anlatmaya başladılar, 'Nişanlıydım, ayrıldım', 'İşte evlenmek üzereydim ayrıldım bir de burada denemek istedim'. Bir de seçilerek alınmışlar. Burada da şanslarını deniyorlar. Tabii şimdi bir de şöyle bir şey var, birilerini görüp beğenmeyip evlenmeyebilirler. Öyle bir zorlama kesinlikle yok. Biz sadece çok özenle seçilmiş iki grubu bir araya getirdik. Gerisi onlara kalmış.
Finale kalıp evleneceklerin evliliği için ne düşünüyorsunuz?
Valla bir aşk var içeride ve ben onu gözümle görüyordum. Müthiş bir elektrik var aralarında. O yarışmacı daha önceden ayrılmış ve tekrar geri gelmişti. Kız onun gelmesini bekledi.
Siz evliliğe nasıl bakıyorsunuz?
Ben evliliğe nasıl bakıyorum? Hiç korkmadan bakıyorum. Mutlaka yapacağım bir şey. Ama daha fırsatım olmadı ve doğru dürüst de evlenme teklifi almadığım için belki de.
Doğallığına bırakıyorsunuz.
Hayır değil. Ben ailemle, ablamla yaşayan biriyim. Aileme bağlı yaşayan bir insanım. Onların fikirleri benim
için çok önemlidir. Ve de çok mutlu bir aile yapımız var. Onlarda mutluluğu gördüğüm için onların karşısına benim evleneceğim insan diye götürdüğüm kişi onların onayını almalı. Önce benim sonra onların onayı olmalı. Onlarda gördüğüm gibi bir mutluluk yaşamak istiyorum onun için de en doğru zamanı bekliyorum. Tabii ki olcak. Şu anda çok güzel giden bir ilişkim var.
Evleneceğiniz kişide ne gibi özellikler arıyorsunuz?
Dürüstlük. Ama onu insan ilk tanıdığı gün anlar. Zaten olmazsa da hemen biter bu ilişki. Evleneceğim insanda tüm özellikler bana yakındır zaten. Dört dörtlük de değildir yani.
radikal
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:08