
'BEYAZ SARAY'LA BEYAZ SAYFA...'
ASLI AYDINTAŞBAŞ'IN SABAH'TAKİ YAZISI:
Beyaz Saray'la beyaz sayfa
Biz kez daha Erdoğan-Bush zirvesini izlemek için Beyaz Saray'ın bahçesindeyiz ve Başbakan Erdoğan'ın ABD Başkanı George Bush'la görüşmeye gergin giren yüz ifadesi, 45 dakikalık toplantı sonrasında, tam olarak "neşeli" olmasa da, en azından "rahatlamış" diye tanımlanabilir.
Dünkü görüşme, Türk-Amerikan ilişkilerinde önemli bir "eşik." İçerdeki Türk ve Amerikalı yetkililere bakılırsa, Oval Ofis'deki hava son derece olumlu. Hem Türk hem de ABD tarafı, AKP hükümetinin Suriye politikası ya da Amerikan karşıtlığı gibi "netameli" konulara nazik bir üslupla, gerilim yaratmamaya özen göstererek değiniyor. Uzunca bir süre Büyük Ortadoğu pojesi ve demokratikleşmeden söz ediliyor, Tayyip Erdoğan bu anlamda Türkiye'nin bölgesel rolünün, bölgede demokrasiyi teşvik etme olduğunun ve bunun ABD politikalarıyla tamamen örtüştüğünü vurguluyor. Hatta Erdoğan hem Oval Ofis'te hem de daha sonra yaptığı basın toplantısında görüşme başlıklarını "özgürlükler, insan hakları, hukukun üstünlüğü güvenlik ve terör" olarak sıralıyor.
Bu liste, Beyaz Saray'ın mevcut kiracısı için dünyanın en güzel müziği. Kısacası bu ziyaret, Ankara'nın inişli çıkışlı bir dönemi geride bırakarak Türk-Amerikan ilişkisinde "temiz bir sayfa" açmak istediğinin teyidi olarak kabul ediliyor.
Amerikalılar bir süredir bu ziyareti bir cins "dinleme seansı" olarak tanımlıyor, Erdoğan'ın ne anlatacağını dinleyeceklerini söylüyorlardı. Türk başbakanı, dün Beyaz Saray'da ABD tarafına tam duymak istediklerini söyledi.
Tabii Beyaz Saray'daki görüşmenin olumlu geçmesinde Başbakan Erdoğan'ın bir gece önce Türk Amerikan Konseyi'nin (ATC) kapanış gecesinde yaptığı ve şu ana kadar belki de bir Türk liderinin ABD'ye verdiği en kuvvetli sözel destek olarak tanımlanabilecek konuşmanın da etkisi oldu. Erdoğan, her fırsatta Türkiye ve ABD arasında bir "sıkıntı" olmadığını, medyada yazılanların "sanal" bir kriz olduğunu vurguluyor. Ancak ATC'deki konuşmasında, bu tezin kat kat daha ötesine giderek Marshall Planı'ndan bu yana Amerika'nın Türkiye'nin gelişmesindeki önemini vurguladı ve "Türkiye bir gelişimden geçiyor. Yeni Türkiye, ABD'nin bölgesel ve küresel politikalarına, karşılıklı çıkar ekseninde her türlü katkıyı yapmaya hazır olacaktır" cümlesini kullandı.
Ertesi sabah Beyaz Saray'a girdiğinde, Amerikalılar çoktan bir gece önceki ifadelerini öğrenmişti.
Önümüzdeki dönemde ABD tarafı muhtemelen AKP hükümetinin Ortadoğu'nun demokratikleşmesi projesine verdiği bu heyecanlı desteğin ne ölçüde hayata geçirileceğini izliyor olacaktır. Akla ilk gelen konu, Suriye. Başbakan Erdoğan, Beyaz Saray'da Beşar Esad rejimi ile ilişkilerinin o ülkenin demokratikleşmesi ve tek parti yerine çok partili bir sisteme geçmesi için tasarlanmış bir "büyük abi" rolü olarak tanımladı. Esad'ı demokratikleşmeye teşvik ettiğini ve Suriye'nin Türkiye sayesinde Lübnan'dan çekildiğini anlattı.
Erdoğan'ın Beyaz Saray'ı Suriye konusunda ikna edip etmediğini bilmiyoruz Ancak Amerikalılar ise Suriye'yi, bizim Abdullah Öcalan Şam'da yaşarken gördüğümüz gibi görüyor, Irak'taki direnişte tamamen Suriye parmağı olduğuna inanıyorlar. Bu açıdan Erdoğan'ın sözleri kadar Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneal İlker Başbuğ'un ATC toplantısında Suriye rejimine doğrudan teröre destek vermemesi çağrısında bulunması ve Abdullah Gül'ün yine Council on Foreign Relations'da Suriye'deki rejimi totaliter diye tanımlayarak Ankara ile arasına bir mesafe koyması, ABD başkentindeki sinirleri yatıştırdı. Tüm bunlar, Erdoğan'ın üslubundan farklı olsa da, dünkü Beyaz Saray görüşmesinin iyi geçmesinde hatırı sayılır ölçüde etkin faktörler.
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:18