
BM GEÇİCİ ÜYELİĞİMİZ FİYASKO MU?
2008 yılında Türk dış politikasının en önemli başarılarından birisi nedir diye sorsanız hemen akıllara Türkiye'nin 2 yıllığına Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Geçiçi üyeliğine seçilmesi yanıtı gelir. Evet Türkiye 2 gün sonra, Ocak 2009'tan itibaren 2 yıl Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliğini yürütecek. Bu üyelikle dünya politikalarında daha aktif rol alması beklenen Türkiye, Ortadoğu'da akan bu kanı durdurmak için bu üyeliğini nasıl kullanacak ya da kullanabilecek mi? Artık masabaşında olan ve söz hakkı olan Türkiye ilk sınavını nasıl verecek?
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yaptığı saldırı sonrası Başbakan Erdoğan, Birleşmiş Milletler’i göreve çağırdı. Türkiye de iki gün sonra, 2009 Ocak’tan itibaren 2 yıl Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliğini yürütecek. Türkiye Ortadoğu’da akan kanı durdurmak için neler yapabilir? Birlemiş Milletler’deki bu konumunu nasıl değerlendirecek?
Türkiye hiçbir şey yapamaz. ABD, İsrail’e destek verdiği müddetçe hiçbir şey yapamaz. Sadece kınayabilir.
Türkiye BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliğine seçildiği zaman bu olay Türkiye’de büyük bir sevinçle karşılanmıştı. Artık Türkiye BM’de daha aktif hareket edebilecek, önemli konularda masada olacaktı. Geçici üyeliğin bu konuda Türkiye’ye bir faydası olamayacak mı?
BM daimi üyelerinden bir tanesinin vetosu karar almayı engeller. O beş ülkeden bir tanesi ABD. ABD’de bugüne kadar İsrail’in hiçbir harekatını BM’de desteklememezlik etmedi. O nedenle Türkiye’nin o kanaldan yapabileceği çok da fazla bir şey yok.
Peki Türkiye’nin bu konuda yapabileceği hiç mi birşey yok?
Hiçbir şey yapamaz. Siyasi anlamda hiçbir şey yapamaz. Bütün İslam dünyasındanki gösteriler gibi Türkiye’de de gösteriler düzenlenir. Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu saldırıları eleştirirler. Ama bunların dışında Türkiye’nin bu konuda yapabileceği pek da fazla bir şey yok.
Bu son saldırıların amacı neydi?
Burada belirleyeci nokta Hamas’ın ateşkesi bitirip savaş ilan etmesi. Hamas’ın da çok işine gelen bir durum bu. Ne yazık ki Ortadoğu’da insan yaşamı ne İsrailliler için ne de Arap radikaller için hiçbir anlam ifade etmiyor. Hamas’ın yaklaşımı ne kadar insan ölürse o kadar iyi yaklaşımıdır.
İsrail açısından; Livni son dönemlerde söylemlerini sertleştirmişti. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barack, Yaser Arafat’la elelele Camp David’de anlaşma imzalama noktasına gelmiş birisidir. Ama o da "savaş zamanıdır" diye bir söz kullandı. Durum oldukça kritik.
Burada Filistin Başbakanı Abbas ile Hamas arasındaki farkı iyi anlamak gerekiyor. Burada Hamas’a ve Hamas’ın oluşturmak istediği sisteme bir saldırı var. Filistinliler şu aşamada Abbas tarafları ve Hamas taraftarları olarak ikiye ayrılmış durumdalar.
Türkiye-İsrail ilişkileri bu noktadan sonra nasıl bir süreç izler? Türkiye’nin İsrail’le hem ekonomik hem de askeri anlaşmaları var…
Hiçbir şey olmaz. Hükümetin bu konuda yapabileceği bir şey yok. Türkiye’de hükümet Hamas’ı destekleyen bir tavır ortaya koyarsa bu Türkiye’deki hükümetin başını ağrıtır.