
BOMBALI SUİKASTA KURBAN GİDEN UĞUR MUMCU'NUN EŞİ GÜLDAL MUMCU: DEMİREL KATİLLERİN YÜREĞİNE SU SERPTİ!
Demirel katillerin yüreğine su serpti
Güldal Mumcu, 12 yıl önce, eşinin öldüğü gün, Demirel'in kendisine "Akıllarına koymasınlar, Kennedy'yi bile vurdular" dediğini, bu sözün faillere cesaret verdiğini belirtti
<ı>SOHBET ODASI
DERYA SAZAKı>
<ı>DERYA SAZAK: Uğur Mumcu'nun bombalı suikasta kurban gidişinin üzerinden 12 yıl geçti, son dönemde evinizin önündeki anma toplantıları 'sessiz protesto'ya dönüştü. Abdi İpekçi'yle başlayan, 1990'ların başında Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı'yla devam eden Atatürkçü aydınların katledilmesi, toplumda kanayan bir yara. Tetikçiler ortaya çıkarılsa da cinayetlerin tümüyle aydınlatıldığı söylenemez. Ne yapılmalı?ı>
GÜLDAL MUMCU: Başta yüksek duygularımızla bir eylem yapıyoruz. Sürekli hale getirmekte zorlanıyoruz. Uğur'un öldürülmesinin ardından bu vakfı (UM:AG, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı) kurarken, hem fikirlerini gençlere aktarmayı, hem de aydınlarmızın cinayetlerinin ardındaki güçleri aydınlatacak sorgulama oluşturmayı amaçladık.
<ı>Bir toplumsal duyarlılık...ı>
- Evet. Her yıl 24 Ocak'ta düzenlenen Adalet ve Demokrasi Haftası ile, fikirleri etrafında kalıcı bir anma sağlanıyor. Rahmetli Muammer Aksoy'un öldürülüş tarihi de 31 Ocak'tı. On yıldır bu şekilde anıyoruz. 10. yılda, tüm öldürülenlerin anısına 'Faili Meçhuller' heykeli açıldı evin önüne. Unutmadık, diye.
Sisli bir yol gösterildi
<ı>Öldürülen aydınlar, özel olarak kimsenin düşmanı değildiler, demokrasiyi, özgürlüğü savunmaya dönük ortak değerlere sahiptiler. Toplum vicdanında bu cinayetler aydınlanmadı değil mi?ı>
- Sisli bir yol gösterildi, fakat bağlantılar ve destekçiler tek tek ortaya çıkmadı.
<ı>Neden üzerine gidilemedi suikastların? Mumcu katledildiğinde DYP-SHP koalisyonu vardı. Hükümet cinayeti çözmenin devletin 'namus borcu' olduğunu ilan etmişti.ı>
- O sözler ortada kaldı. 'Soruşturmalar gizlidir' dendi. Biz buna uyarken, bomba uzmanı televizyona çıktı. Ayhan Aydın diye bir şahit polise başvurmuş, ekrana çıkardılar. 'Ben şahidim' diyeni televizyona çıkarıyorsunuz, ardından 'Soruşturma gizlidir' diyorsunuz. Bu adam şimdi neyin nesi denmeye başlandı. Bilemiyoruz neyin nesi?
<ı>Ayhan Aydın ne demişti?ı>
- İslami Cihad'ı suçladı. DGM Savcısı Ülkü Coşkun, iftiradan dava açtı. Yalancı tanıklık değil, İslami Cihad'a iftiradan!
<ı>Devlet çözmek istemedi mi? Çözüleceği noktada karmaşık hale mi getirdiler?ı>
- Olayı olduğu gibi söylüyorum. Ülkü Coşkun daha sonra görevden alınıp hâkim oldu. Adalet Bakanlığı soruşturma da açtı. Soruşturmayı savsakladı diye. Hakkındaki disiplin cezasını uygulamadılar. Asker kökenli olduğu için askeri mahkemeye dava açtık. 'Uygulayamayız' dediler. Gerekçesini de açıklayamayız, 'Devlet sırrı!'
<ı>Suikast dosyası üzerindeki 'sır perdesi' kaldırılmak istenmiyor mu?ı>
- Bir yerlere dek gidiyor, orada kalıyor.
<ı>Suikastta öncelikle Hizbullah gibi örgütlerin parmağı arandı. Ölümü ardından fikirleri üzerinde inşa edilen koruma duvarı sağken yapılamaz mıydı? Devleti yönetenler daha duyarlı olamazlar mıydı?ı>
- Olay günü, Başbakan Demirel eve taziyeye geldi. 'Ortaya çıkacak mı, Uğur'u katledenler?' diye soruldu. Demirel ne dedi biliyor musunuz: 'Akıllarına koymasınlar, Kennedy'yi bile vurdular!' O anda Kennedy'yi örnek gösteriyor. Demirel gibi bir siyasetçi böyle bir lafın anlamını bilmez mi? Bu ne demektir? 'Ey terör örgütleri! Aklınıza istediğinizi koyun, ben dahil, jandarmam, polisim, savcım, hiç kimsem yoktur suikastları önleyecek.' Buyurunuz, eylem yapınız. Bu demektir.
<ı>Cinayetler zincirinin halkası zamanında koparılamadığı için Kışlalı'ya kadar uzandı. Hatayı nerede görüyorsunuz?ı>
- Başbakan daha ilk gün böyle tutum sergilerse soruşturma ekibi nasıl olur? Meclis'te Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu kuruldu. Araştırma komisyonu oluşturuldu. Hepsi 'devlet gölgesi' aradılar.
<ı>Derin devlet!ı>
- Komisyon, raporunu TBMM Başkanı'na verdi, 'Soruşturma yeterince yapılmadı' gereğini yapın diye. Bunun üzerine çok uğraştık, Uğur'un cinayetini araştıran hukuk ekibi olarak.
<ı>O dönemde kararlı bir siyasi irade göremediniz mi?ı>
- Bir bulanıklık içinde bir şeyler yapılmaya çalışıldı, hâlâ uğraşıyoruz. Dönemin başbakanı Demirel'in 'Akıllarına koymayagörsünler, yaparlar ve bulunmaz' sözleri, yapanların yüreğine su serpti herhalde.
Ağar, 'Özür dilerim, yapamam' dedi
<ı>Dönemin Emniyet Genel Müdürü, bugünkü DYP lideri Mehmet Ağar'ın size bir sözü var: 'Üzerine gidemeyiz' diye. Tuğlayı çekersek duvar yıkılır şeklinde. Hangi bağlamda söylemişti?ı>
- Sivas katliamından sonraydı, Emniyet Genel Müdürü değişti, Mehmet Ağar göreve gelmişti. O sırada gözaltındaki bir sanığın İslami Cihad'la ilgili bazı ifade tutanaklarında tahrifat yapıldığı haberleri vardı. Emin Değer'le birlikte Mehmet Ağar'la görüşmek istedik. Görüşme sırasında Uğur'la ilgili soruşturmada öyle bir şey var ki dedi, 'Tuğlalar üst üste yığılıyor, bir duvar oluşuyor' dedi. Ben de dedim ki, 'Çekin tuğlayı, duvar yıkılsın' Çekemem, dedi. Israr ettim, 'Çekin ve kenara çekilin.' Ağar ne dedi biliyor musunuz: 'Ona kimse cesaret edemez!' Yeni bir komisyon, özel polis ekibi falan deyince, 'Çok özür dilerim Güldal, yapamam' dedi. Bu kadar net.
<ı>Devletin bir 'tutulma noktası' mı var?ı>
- Bir şey var. Kim kimden ne ölçüde çekiniyor? Kim ne kadar işin içinde ya da değil? Her şey bir iç içeliği gösteriyor.
<ı>Geçen 12 yılda size gelip, 'Suikastın ardında şu var!' diyen birileri oldu mu?ı>
- Böyle şeyler olmadı. Abdullah Aydın Çetin adında biri gelip bir sürü bir şeyler anlattı, hepsini toplayıp savcılığa verdik.
<ı>Uğur Mumcu, silah kaçakçılığı, mafya ve çetelerle uğraştı. Çatlı'nın kimliğini yıllar önce saptamıştı. 'Saklı devletin güncesi' diye kitap yapıldı. Ölümünden önce sanıyorum PKK ve Apo üzerinde çalışıyordu.ı>
- Abdullah Öcalan'la ilgili yazmaya başladığı kitabın 100 sayfalık kısmını yayımladık vakıfta. Öcalan'nın belli kesimlerce nasıl kollandığını araştırıyordu. En son cenazesinin kalktığı gün o davanın o zamanki savcısı Baki Tuğ'la randevusu vardı. Tuğ önce kabul etti, sonra reddetti. Öcalan, Ankara'da okuduğu yıllarda bir ara yakalanmış, tahliye edilmiş. Maliye Bakanlığı'ndan burs aldığına dair kayıtları yayımlandı. Tapu Kadastro okulu mezunu.
<ı>Mumcu'nun ölümünden önce saptadığı pek çok ilişki Susurluk'ta ortaya çıktı.ı>
- Uğur, kamuoyunun ihtimal vermediği bazı olayları, bağlantılarını yıllar önce çözmüştü.
<ı>Susurluk skandalı, derin devletin temelindeki tuğlanın kazayla yerinden oynaması değil miydi? Ama arkası gelmedi.ı>
- Bunlar birbirinden bağımsız değil.
<ı>Tetikçilerin yıllar boyu gizlenmesi...ı>
- Dava açılana kadar 1990'lı yıllar ve daha öncesinden itibaren bu ülkede serbestçe dolaşıyor olmaları çok şeyi anlatıyor.
Sarıgül imzası beni üzdü
<ı>Uğur Mumcu, hukukçu yönüyle sadece yolsuzlukları, çeteleri kovalayan bir gazeteci değildi, Cumhuriyet devrimleri, laik Türkiye'nin bağımsızlığı üzerine titreyen sol bir aydındı. Aşındırılmak istenen değerlere sahip çıkıyordu.ı>
- Emekten yanaydı. Türkiye nereye gidiyor diye sorguluyordu. Bazı bağlantıları ortaya çıkarması birçok kişinin işine gelmedi. Hizbullah, PKK ve Ermeni terör örgütlerinin iç içe çalıştıklarını, ortak eylemler yaptıklarını belgeleriyle kanıtlamıştı.
<ı>Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı çatısı altında bu değerleri genç kuşaklara aktarıyorsunuz.ı>
- Vakfı kurarak hem Uğur'un gazetecilik değerlerini yaşatmaya çalışıyoruz hem de böyle insanları yok ederek, onların uğraştığı doğrultuyu ortadan kalkmayacağına olan inancımızı gösteriyoruz. Oturup ağlamanın, hamasetin ötesinde bu insanlar niye öldürülüyor diye düşünüp yola devam etmek gerekiyor. Genç gazetecilere hem mesleki program veriliyor hem de Uğur'un idealleri anlatılıyor.
<ı>Cumhuriyet, Uğur Mumcu'nun posterini verdi, 24 Ocak'ta.ı>
- Posterin altındaki imza (Mustafa Sarıgül) beni üzdü. Uğur'un adı bir siyasi propaganda aracı yapılmamalıydı. Uğur Mumcu öldürüldüğü güne kadar gazetesinin üzerine titrerdi. Onun anısına, değerlerine saygı gösterilmeliydi...
Mumcu cinayeti çözülmüş değil
<ı>Size göre Uğur Mumcu cinayeti çözüldü mü?ı>
- Çözülmedi.
<ı>İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın dönemindeki Umut Operasyonu'yla 'Uğur Mumcu'nun katilleri yakalandı' denildi. Tatbikatlar yaptırıldı. Zanlıların bir bölümü idamla yargılandılar, yeni ceza yasasından tahliye edilenler oldu. Sizde 'Tamam Uğur'u bunlar öldürmüş olabilir' yargısı doğdu mu?ı>
- Onu söylemek çok zor. Çünkü mahkeme de bağlantılarıyla birlikte tam açığa çıkarmış değil. Niçin ve neden? Kim onlar? Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili olarak bombayı koyan adam yok ortalıkta. Bir gözcü bir de yapan var.
<ı>Bombacı!..ı>
- O yok. Üç kişi olduğu varsayılan ve bir tanesi daha bulunmamış bir davada, olay tamamen aydınlanmış diyebilir miyiz?
Suçlular yıllarca nasıl kollandı?
<ı>Umut Operasyonu'nda umutlandık.ı>
- Sadettin Tantan İçişleri Bakanı iken ekip oluşturdu. Cinayet yerinde nasıl savrukça araştırma yapılmıştı, hatırlayın. Savcılar değişti. Mesut Yılmaz, başbakanken önemli rol oynadı. Sayın Ecevit'e de gittim, bana 'Kocanız arı kovanına çomak soktu' dedi. Bir gün dediler ki, Yusuf Karakuş diye biri yakalandı. Sonra pardon, o değilmiş! Ferhan Özmen diye başkası yakalandı. Soruşturma sonunda şu sonuç çıktı: Bu kişiler 10 yılda 20'den fazla cinayet işlemişler. Sistematik olarak Ahmet Taner Kışlalı'ya dek uzanıyor bağlantılar. Bunlar bu ülkede barınmışlar. Bu kadar yıl nasıl kollanmışlar?
<ı>Mumcu cinayeti sizin vicdanınızda çözülmedi.ı>
- Bazı tetikçiler var. Fakat emri kim vermiş? İran'a doğru hedef gösteriliyor ama İran'da bunlar nerede? İran'da başka bağlantılar var mı? Türkiye'de bu kadar yıl nasıl durmuşlar?
Amaç, topluma korku salmak
<ı>Abdi İpekçi'den bu yana Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı'yı hedef alan katliamlar, çağdaş ve özgür düşünceyi, Atatürkçü kalemleri susturma niyeti de içermiyor muydu? Tabii, barış ve uzlaşıyı savunan her kesimden insanlar da öldürüldü.ı>
- Bir ülkenin okuyan, yazan, sorgulayan insanlarını, toplumu aydınlatan beyinlerini yok ediyorsunuz. Aynı cesaretle ortaya çıkacak insanlara korku salıyorsunuz. Cinayetlerin asıl önemli sonucu toplumu paralize etmek. Sorgulama, hayatını kaybedersin. Uğraşma, başına dert açma. 1970'li yıllardan itibaren bu oluyor. Hak arayan herkese, 'Ayağını denk al' mesajı veriliyor. Baskı ve sindirme yöntemi olarak siyasal cinayetler işlendi. Yılgınlığa düşürüldü insanlar ve toplumsal zemin kaydı. Bugün televizyonlarda gençlere yönelik programları izleyince nerelere sürüklendiğimizi görüyoruz.
Eyleme gelince insanlar çekiliyor
<ı>Uğur Mumcu'lar ölmez!..ı>
- Duygularımız güçlü ama eyleme dönüşeceğinde çoğu insan çekiliyor.
<ı>Ankara'da 1 milyon kişi yürümüştü, cenazenin ardından.ı>
- Evet yürüyor fakat sadece anmalarda duygusal söz söyleme arzusu duyuyoruz. Orada kalmamalı. 1970'lerden itibaren bu ülkede faili meçhulleri sayarsanız on bini aşkın insan öldürülmüş. Sadece Uğur'un yazdıklarını ve en çok akılda kalanları seçerek bir albüm yapmıştık. İki yıl önce Faili Meçhul Anıtı'nı açtık. Orada bir daha evin önünde konuşmayacağımı söyledim. Nedeni bu. Öldürülmüş insanlara saygımızı sessizce gösteriyoruz. 24 Ocak haftası boyunca etkinlikler sürüyor.
<ı>Sessiz protesto biraz da karanlıkta kalan cinayetlere tepki için olmalı.ı>
- Hem öyle hem de sadece duygusal tepkimizi göstermenin ötesinde bir şey yapmak gerekiyor.
(MİLLİYET)