
BU FOTOĞRAFTAKİ HERKES ŞEHİT DÜŞTÜ
Oradan geri dönen olmadığı için lise o yıl tek bir mezun bile vermedi. Bu resimdekiler de mezun olamayan öğrenciler arasındaydı...
Kabataş Erkek Lisesi, 1913’te 15-16 yaşındaki bütün öğrencilerini cepheye gönderdi. Oradan geri dönen olmadığı için lise o yıl tek bir mezun bile vermedi. İstanbul’un en eski okullarından biri olan lisenin 100’üncü kuruluş yıldönümünde şehit mezunlar anıldı.
Osmanlı’nın çöküşünü hazırlayacak en karanlık günlerde, 1892’de temeli atılan ve bugüne kadar verdiği 45 bin mezunla gurur duyan Kabataş Erkek Lisesi, aslında bir aşiret mektebi olarak kurulur. Arap, Kürt ve Arnavut aşiretlerinin çocuklarının Osmanlı’ya aidiyet duyması için açılan okul, Esma Sultan Sarayı’nda 50 öğrenciyle eğitime başlar. Yatılı yurdundan okul binasına dahi uygun adımla gidilen, askeri nizamla eğitim verilen lisede öğrenciler, ağır sisteme uyum sağlayamaz. Padişah Abdülhamit, 1907’de okulu kapattırır.
Ancak 18 Nisan 1908’de 618 bin kuruşluk ödeneği ve 200’ü aşan öğrencisiyle Kabataş Mektebi İdadisi, Abdülhamit’in karşı çıkmasına rağmen açılır. Meşrutiyetin ilanıyla İstanbul, özgürlük ve eşitlikle tanışır. İç karışıklık sürerken, 1913 yılında Kabataş Sultanisi hiç mezun vermez. Çünkü öğrencilerinin tamamı cephededir. Tarihin kanla yazıldığı bir dönemdir. Birinci Dünya Savaşı başladığında okulda hiç öğrenci kalmaz. Kimi cephede, kimi devlet kademelerinde hizmete koşar. “Çanakkale geçilmez” diyenler arasında Galatasaraylılarla aynı gece şehit olurlar.
KABATAŞLILARLA GURUR DUYDUK
“Cumhuriyeti kuran şehitlerimizin arasında binlerce Kabataşlının olduğunu bilmenin gururunu yaşıyoruz” diyen Kabataşlılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nabi Cücük, “Anadolu’da Mustafa Kemal’in yaptığı büyük çağrıya Kabataşlılar, büyük bir heyecanla karşılık verdi. Balkan ve Çanakkale savaşlarında ayrım gözetmeksizin, bugün yaşanan açılım sürecinden çok daha önce Nikolalar, Ahmetler birlikte savaştı. Kurtuluş Savaşı boyunca Kabataş, sadece beş mezun verdi. Bu onurdur” diyor. Lisenin 100’üncü kuruluş yıldönümünde biraraya gelen Kabataşlılar bir asır deviren okullarının bahçesinde eski günleri andı.
ÜNLÜ MEZUNLARIN ANILARI
SÜLEYMAN SEBA (1946)
HARP İÇİN SİLAH TEMİZLEDİK
Bir cumartesi günü kapıdan çıkıyoruz. Kapının dışında, küçük çocuğu olan bir kadın dileniyordu. Bize tayın dağıtırlardı, yarısını kadına verdim. Hâlâ içim tuhaf olur. Eve gidene kadar hiç tayınım kalmadı. Harb içerisindeydik. Bir ay boyunca, silahları temizledik. Ortaköy sırtlarında, atış eğitimi için kamp yapılırdı.
HASAN PULUR (1955)
KOMÜNİST ŞAİRİN MEZARI İÇİN PARA TOPLAMAKTAN DİSİPLİNE VERİLDİK
Orhan Veli’nin Aşiyan’daki kabrini yaptırmak için Varlık Dergisi kampanya başlatmıştı. Dergide “Kabataş 4B sınıfı, 16 lira” diye çıktı. Edebiyat hocası bizi, ‘komünist şairin mezarına para toplayarak, onun fiiline iştirak etmekten’ disiplin kuruluna verdi.
HAKKI DEVRİM (1947)
ÜSTÜMÜZDEN TREN GEÇTİ
Kabataş orta kısımda öğrenciyiz. Bahçe içeride ve aşağıda, cadde yukarıda kalıyor. Kömür yığınının üzerine çıkıp oradaki bir delikten geçip Yıldız Parkı’na kaçacağız. Islak, sıkıntılı bir alanda ilerlerken kızılca kıyamet koptu. Avaz avaz bağırıyoruz. Üstümüzden tramvay geçmiş birader. O kadar korktuk ki, bize bu aklı veren çocuğu dövdük.
SABİH KANADOĞLU (1955)
ATATÜRK SEVGİSİNİ GALİP VARDAR’DAN ÖĞRENDİK
Biz Atatürk sevgisini Kuvva-i Milliyeci Galip Vardar’dan öğrendik. Kürsüden, “Atatürk medeniyetin peygamberidir” dediğini çok net hatırlıyorum. 10 Kasım’da Atatürk için konuşurken hayatını kaybetti
İSKENDER PAYDAŞ (1985)
BESTE YAPTIK NOTLARIMIZ YÜKSELDİ
Öğretmenler günü için beste yaptık. Sonra notlarımız birden düzelmeye başladı. Biz not için yapmamıştık.