'CEKETİMİ UZAĞA ASTIM ÇÜNKÜ ÇAKICI İÇİNDE DİNLEME CİHAZI OLDUĞUNU DÜŞÜNEBİLİRDİ'

Alaattin Çakıcı'nın Avusturya'da yakalandığında üzerinde bulunan pasaportun sahibi eski MÎT'çi Faruk Meral'in, İstanbul Organize Suçlar Müdürlüğü'nde verdiği ifadesinde ilginç detaylar yer alıyor. Meral, cezaevinden tahliyesinin ardından İstanbul'daki villasında Çakıcı'ya yaptığı tesadüflerle dolu ziyareti de anlattı. Pasaportunu Çakıcı'ya vermediğini söyleyen ve halen Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Faik Meral'in ifadesi şöyle: ''1985-1988 yılları arasında Ankara Merkez Teşkilatı'nda çalışırken dönemin daire başkanı Mehmet Eymür tarafından Alaattin Çakıcı ile tanıştırıldım. Tanıştığımızda Çakıcı'nın yanında Tarık Ümit de vardı. Eymür, Çakıcı ve Ümit'in eğitilerek yurtdışı operasyonlarda kullanılmasını istedi. Eğitimleri tamamlanan Çakıcı ve Ümit yurtdışına bir operasyona gönderildi ancak plan değiştiği için operasyon gerçekleşmedi. Aynı dairede çalıştığımız Yavuz Ataç da bu dönemde Alaatin Çakıcı ile tanıştı. Teşkilatın yapısı gereği, hizmete sevk edilen kişilerle aramızda duygusal bir dostluk bağı oluşmaktadır. Benim de Çakıcı ile yurt dışında yapılacak olan ancak daha sonra iptal edilen operasyon nedeniyle gönül bağım oluştu... Bani ciple aldırdı Yavuz Ataçla Çakıcı'ya selam yolladım. 1988 yılında yurt dışına gönderildiğim için kendisi ile irtibatım tamamen koptu, ancak bildiğim kadarıyla Alaattin Çakıcı ile Yavuz Ataçla tanışıklarından dolayı irtibatları devam etti. Ben yurtdışına gittikten sonra Alaattin Çakıcı Yavuz Ataç'a bağlı olarak çalıştı. Ben 1988 yılından sonra Alaatin Çakıcı ile hiçbir şekilde telefonla dahi görüşme yapmadım. Ancak Yavuz Ataç vasıtası ile zaman zaman kendisine selam gönderiyordum. Alaattin'de bana selam gönderiyordu. Ben emekli olduktan Çakıcı'yla geçmiş olsun demek için görüşmek istedim. Bir kişi cip ile gelerek beni aldı ve birlikte Alaattin Çakıcı'nın kaldığı boğazda sahil kenarında bir villaya götürdü. Çakıcı'nın yanında 3-4 kişi daha vardı. Alaattin Çakıcı'yla kucaklaştıktan sonra ceketimi çıkartarak bir koltuğun üzerine bıraktım, çünkü Alaattin Çakıcı yaşadığı olaylardan dolayı ceketimde dinleyici olabileceğini düşüneceğinden özellikle ceketimi oturduğumuz yerden biraz uzakta bulunan bir koltuğun üzerine bıraktım. Alaattin Çakıcı ile bir süre sohbet ettik. Çakıcı Fransa'da çok sıkıntılar çektiğini, kendisine çok acılar yaşattıklarını söyledi. Şu anda da devletle bir probleminin kalmadığını, arandığı suçlardan gerekli cezalarını yattığını, bütün davalarının düştüğünü anlattı. Bu sırada kendisi ile oturduğumuz salondan kalkarak hava almak için balkona çıktık, bir süre balkonda dolaştıktan sonra bahçeye indik hava serin olduğundan tekrar salona geldik. Kendisi ile konuşurken Yavuz Ataç da geldi. Yavuz Ataç geldikten sonra bir süre daha oturup sohbet ettik. Bu sırada biz Çakıcı'ya bundan sonraki hayatında gayrimeşruyu bırakmasını, işadamı olup iyi bir hayat yaşaması yönünde telkinde bulunduk. Bir süre sonra ben ayrıldım. Alaattin Çakıcı'nın yanından ayrıldıktan sonra ertesi gün Romanya'ya gitmek üzere bilet aradığımda bir hafta boyunca bilet olmadığını öğrendim ve tekrar İzmir'e döndüm. İzmir'e geldikten sonra oğlumun üniversite konusundaki problemi çözüldü ve bu nedenle de yeniden Romanya'ya gitme ihtiyacı duymadım. Çakıcı'dan şikayetçi Benim hayatım boyunca gayrimeşru insanların hiçbirisiyle bir irtibatım olmamıştır. Alaattin Çakıcı ile de yukarıda anlattığım üzere teşkilatımın verdiği görev nedeniyle olmuştur. Bir diplomat ve teşkilatın üst düzeylerinde çalışmış birisi olarak görevim haricinde gayrimeşru insanlarla bir ilişki içersinde olmam da mümkün değildir. Faruk Meral ifadesinde pasaportuyla ne Rusya'ya gittiğini ne de bunun için vize aldığını söyledi. Tutuklanarak Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ne konan ve ''çeteye yardım yataklık'' suçundan hakkında İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılan Meral, cezaevinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe göndererek pasaportunu izinsiz kullandığını söylediği Çakıcı'dan şikayetçi oldu.'' VATAN Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:46