Adnan Şimşek
KERKÜK - Saddam Hüseyin'in devrilmesiyle birlikte yeni bir dönemin başladığı Kuzey Irak'taki gelişmeler, İran, Suriye ve Türkiye tarafından dikkatle takip ediliyor. Türkiye, özellikle Kerkük'teki Türkmenler'in güvenliğinden endişe duyuyor. Kürk grupların Kerkük üzerinde hak iddia etmesi ise bölgede zaman zaman tansiyonu yükseltiyor.
İşte, İHA muhabiri Adnan Şimşek'in Kerkük izlenimleri:
Nasıl Irak Orta Doğu'nun küçük bir örneklemi ise Kerkük de Irak için öyle. Yer altı zenginlikleri, karmaşık etnik yapı, kültürel ve sosyal çatışmalar, güç odakları ve güç talepleri Kerkük'ü Irak'ın adeta bir özeti olarak yorumlama imkanı sunuyor.
KYB Lideri Celal Talabani'nin Kerkük'ün idaresi için Kürtler'in, Türkmenler'in ve Araplar'ın eşit olarak temsil edildiği bir komite kurulması fikri, teoride eşitliğe dayansa da pratikte KYB'nin Kerkük'te hükümranlığı anlamına geliyor. O nedenle Araplar ve Türkmenler pek sıcak bakmıyorlar.
Ayrıca Talabani'nin Kerkük'teki yerel idareye kendi örgütünden isimleri ataması da kendisini Kerkük'ün valisi veya başkanı olarak gördüğü anlamına geliyor.
ABD makamları, Talabani'nin bu girişimine tepki göstermedi, ama açıklamalarında "iplerin kendi ellerinde olduğunun" altını özenle çiziyorlar. Bir başka deyişle ABD, Irak'taki iktidarını özellikle petrol bölgelerinde Talabani ile paylaşma gereksinimi duymuyor.
Kerkük'teki gerilim sürse de ilk heyecanın bitmesinin ardından düşmeye başladı. ABD askerlerinin Bağdat'ta olduğu gibi, ilk günlerin yoğun heyecanının bitmesinin ardından Kerkük'te de sokaklara hakim olma çabasına girmesi ve kentlerle ilgilenmeye başlaması, ABD'nin "tek otorite" olduğunu vurgulama ihtiyacı duyduğunu gösteriyor.
Kuşkusuz bu durum, Kerkük'te ABD'ye güvenenler için umut verici bir gelişme. Ama ABD'ye kaç kişinin güvendiği sorusunun ABD'yi mutlu edecek bir yanıtı yok. Gerçi Iraklılar doğdukları günden itibaren "otoriteye tam itaat" içinde büyüyorlar. Ama hepsi "işgale uğradıklarının" da farkında. Ayrıca ABD'nin vaatleri bütün Iraklılar'a demokrasi sözü veriyor. Haliyle kimse de "canımız ruhumuz feda" şeklinde sloganlara artık iltifat etmiyor.
Şu ana kadar Kerkük'te görev yapan Türk koordinasyon timleri herhangi bir sistematik saldırı tespit etmedi. Türkiye'nin kırmızı çizgileri yerinde duruyor. Ama ABD'nin kırmızı çizgileri henüz netleşmedi.
Talabani ve Barzani, Kuzey Cephesi'nde görevini yerine getirmiş olmanın rahatlığıyla, bütün görevleri boşalan mevzilere girmekti, savaştan önceki ayrıcalıklı konumlarını güçlendirmek istiyorlar.
ABD ile cephe arkadaşlığı, Afganistan'da yarı bağımsız savaş ağalarının Afganistan'ın istikrarını suya düşürmesine neden oldu. ABD belki Afganistan'da bu durumdan rahatsızlık duymadı, ama Irak'ta duyabilir. O nedenle, bilhassa Kerkük'te yarınların kurtarılması için daha atılması gereken bir çok adım bulunuyor.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:52