Asayiş
  • 21.8.2010 14:13

"CEM ERSEVER'İ SMİTH WESSON İLE ÖLDÜRDÜ"

Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar/ Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitabı olay yarattı. Avcı kitabında, büyük yankı bulan cemaatçi yapılanmaya ilişkin iddialarının yanı sıra JİTEM’in yapısı, Cem Ersever cinayeti ve Uzan operasyonu hakkında da gizli kalmış detaylar anlatıyor.

Susurluk olaylarında devletin içindeki çeteleri açıklayan, görev yaptığı her yerde yolsuzlukla mücadelede isim yapan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, 14 yıl sonra yazdığı kitapla Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Kitaptaki iddiaların geniş yankı bulmasının ardından İçişleri Bakanlığı, Avcı hakkında soruşturma başlattı. Emniyet teşkilatında teknik-elektronik istihbaratın kurucusu olarak bilinen Avcı, başta emniyet ve yargı olmak üzere devlet kurumlarındaki cemaatçi yapılanmala ilgili yazdığı kitapta Ergenekon’dan Balyoz’a ve Baykal’a kurulan gizli kamera tuzağına kadar birçok konuda inanılmaz iddialar ortaya attı. Dün medyada yayınlanan bu iddiaların yanı sıra, kitapta Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran operasyonlarla ilgili de gün yüzüne çıkmamış detaylar var. İşte kitaptan cinayete kurban giden JİTEM’in kurucusu Cem Ersever ile Uzan Ailesi hakkında yürütülen operasyonla ilgili iddialar...

CEM GÖZÜ KARA BİRİYDİ

1984 yılının son günlerinde bir grup arkadaşımla tayinim Diyarbakır’a çıktı. Siirt İl Jandarma Alay Komutanlığı bölgesinde çalışan Cem yüzbaşı (Ersever) tüm bölgeyi dolaşan, olup biten her şeyi kontrol eden gözü kara biriydi. Kabına sığmayan sürekli koşturan biriydi. JİTEM’in kurulmasıyla birlikte Cem’in ve bazı subayların kurucular arasında olduklarını duydum...

‘Her yol mübah’ derdi

Bir müddet sonra Cem, JİTEM Grup Komutanı olarak atandı ve bir yıla yakın burada görev yaptı. Bir gün bana illegal örgüt mensuplarının bazılarını gizli yakaladıklarını, sorguladıklarını söyleyerek, onlardan aldığı silah ve malzemeleri gösterdi. Sorgulanan bu insanların akıbetlerinin ne olduğu konusuna açıklık getirilemiyordu, fakat dolaylı olarak sonucunun ne olduğu tahmin edilebiliyordu. Cem, PKK ile mücadele etmek için kanun dışı her türlü yöntemin kullanılması gerektiğini, normal yol ve yöntemlerle bu işin başarılamayacağını ima etmeye, anlatmaya çalışıyordu... Ben anlattığı yöntemlerin doğru yollar olmadığını söyledim.

Burama kadar battım

“Burada suçlu kim? PKK’ya ekmek veren, onlara yardım eden köylü mü, yoksa burada rüşvet mekanizmasını çalıştırmak suretiyle yanlış uygulamalar yaparak toprak ağalarına ya da nüfuzlu insanlara karşı köylüleri yalnız bırakıp PKK’nın kucağına atanlar mı?” diye sordum. Cem, “Evet sen haklısın” dedi. Ama sonra elini boynuna götürerek, “Ben burama kadar bu işe battım, bana anlatma. Bu işte var mısın, yok musun?” dedi. Bir süre sonra HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın evinden polis görünümündeki kişiler tarafından Emniyet’e götürüleceği söylenerek kaçırılmıştı. O zamanlar Cem’in yanındakı bazı kişilere uyan bir eşkal tarif ediliyordu. Soruşturmanın başına o tarihte Emniyet Müdür Yardımcısı olan Hüseyin Kocadağ verilmişti.

Cem tehdit ediyordu

Vedat Aydın, kısa bir süre sonra Diyarbakır’dan 70-80 km. uzaklıkta kalaşnikofla öldürülmüş olarak bulundu... Asayiş Kolordu Kurmay Başkanı ile görüşmek için yanına gittiğimde Cem binbaşı oradaydı ve Kurmay Başkanı ile konuşuyorlardı. Cem, “Darda kalırsam ben de Güneydoğu’da Asayiş Kolordu Komutanı bölgesinde şu, şu, şu olaylar oldu, bu olaylardan şu, şu kişilerin bilgisi vardı derim” diyerek dolaylı yollu karşısındakini tehdit ediyordu... Göründüğü kadarıyla Cem binbaşı son dönemde kendi üstleriyle veya kendi teşkilatıyla çatışma içindeydi.

Komutanlar rahatsızdı

Jandarma yetkilileri, Cem’in Aydınlık gazetesinden Soner Yalçın’a Güneydoğu’daki infaz olayları ve başka kanunsuz işler dahil olmak üzere birçok gizli bilgileri vermesinden dolayı son derece rahatsızdı. Cem daha çok kuzeyde 8. Kolordu bölgesindeki Bingöl ve Tunceli bölgesinde Yeşil’in karıştığı olayları anlatıyordu. Fakat sıra Diyarbakır bölgesine gelirse diğer jandarma komutanlarının isimlerini de verebileceği korkusu vardı. Bu yüzden Cem’i ortadan kaldırmayı düşünüyorlardı.

Cinayet planları

Daha sonra öğrendiğimiz kadarıyla Cem’i öldürmek için aslında daha önce de epey plan yapılmış... İşte tam JİTEM’de Cem’i ortadan kaldırmanın yolları aranırken, Mustafa Deniz gelip Cem’e ait malzemelerin Kemal Sadık Uzuner’de olduğunu söyleyince, planlarını uygulayabilecekleri bir fırsat yakaladıklarını düşünüyorlar. JİTEM yöneticileri hemen Ali Balkan Metel’le görüşüyorlar, onun vasıtasıyla Kemal Sadık Uzuner’e ulaşıyorlar. Uzuner onlara Cem’in ne zaman geleceği hakkında bilgi veriyor... Kemal’in evine pusu kuruyorlar. Cem gelince hemen yakalıyorlar.

Şimdi inkar ederler

Ankara Emniyeti Cem’in kaybolmasıyla ilgili olarak Kemal’i Emniyete çağırdığında olay ortaya çıkacağı için hemen Emniyete bizim elemanımızdır dokunmayın diye baskı yapıyorlar... O zaman polis Kemal’in evine baskın yapmış olsa Cem kesinlikle kurtarılabilirdi, ama maalesef yapılmadı... Bugün bu olay yeniden konuşulsa adı geçen insanların hiçbiri şahitlik yapmaz. O tarihte JİTEM’i ve Yeşil’i bilen Emniyet görevlileri, Genel Komutanlığı’na gittiklerinde Yeşil ile karşılaşıyorlar. Yeşil elindeki Smith Wesson marka tabancayı göstererek, “Bununla ateş ettim, gerekirse size de ateş ederim” diyecek kadar rahatlıkla cinayeti kabul ediyordu. Bu olay bana o tarihte buna şahit olanlar tarafından anlatılmıştı. Ama bugün sorsanız hepsi gördüklerini kesinlikle inkar edeceklerdir.

Cesedi 11 gün sonra bulundu

‘Efsane Binbaşı’ olarak ün yapan ve JİTEM’in kurucu olarak anılan Jandarma Binbaşı Cem Ersever, 80’lerin sonu ve 90’ların başında Güneydoğu’da PKK ile ilgili tüm istihbari çalışmaları yönetmişti. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis‘in kuşkulu bir uçak kazasında ölümünden bir ay kadar sonra, binbaşı rütbesindeyken, 17 Mart 1993’de 30 arkadaşı ile birlikte görevinden istifa etmiş, kendisine bir şey olursa Hanefi Avcı‘ya haber vermesini istemişti. Ersever, Aydınlık gazetesine anlattıklarıyla ilgili olarak mahkemeye ifade vermek için 24 Ekim 1993’te Ankara’ya gitti ve bir daha kendisinden haber alınamadı. 1 Kasım’da Ankara Çamlıdere’de sevgilisi Neval Boz’un, 2 Kasım’da Ankara Polatlı’da itirafçı Murat Demir’in ve 4 Kasım 1993’de Ankara Elmadağ’da Ahmet Cem Ersever’in cesetleri jandarma tarafından bulundu. Birbirlerini tanıyan bu üç kişiyi kimlerin öldürdüğü bir sır olarak kald

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 04:14

İLGİLİ HABERLER