
CEM VAKFI'NDAN BAŞBAKANLIĞA DAVA...
EDA HAN
ANKARA - Cem Vakfı, cem evlerine ibadethane statüsü verilmesi, ibadet için genel bütçeden pay ayrılması ve Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Alevi inanç önderlerine kadro tahsis edilmesi taleplerini reddeden Başbakanlık kararının iptali istemiyle, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne dava açtı.
Vakfın avukatları, 2 bin kişi adına hazırlanan dava dilekçesini bugün öğleden sonra Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne verdi.
Dava dilekçesinde, Türkiye'de 20-25 milyon civarında Alevi yaşadığının tahmin edildiği, kentleşme nedeniyle cem evlerinin yapımında ve inanç önderleri temin edilmesinde Aleviler'in kendi kaynaklarını kullandıkları belirtildi. İdarenin inanç önderlerinin yetiştirilmesi için hiçbir katkıda bulunmadığının kaydedildiği dilekçede, Aleviler'in idare tarafından neredeyse tamamen yok sayıldığı öne sürülerek, cem evlerinin ibadethane olarak kabul edilmediği ve din hizmetlerine ayrılan paylardan mahrum kılınmak için sadece kültür merkezi olarak görüldüğü iddia edildi. Yüzyıllardır yapılan cemlerin birer kültürel faaliyet olarak kabul edildiği, ibadetin en önemli unsurlarından biri olan semahın ise folklorik bir gösteriye indirgendiği öne sürülen dilekçede, böylece idarenin yurttaşların ibadet biçimlerini, yerlerini ve içeriğini tayine kalkıştığı, din ve vicdan özgürlüğünün en temel unsurlarının açık bir biçimde ve pervasızca ihlal edildiği iddia edildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na Anayasa ile laiklik ilkesi doğrultusunda hareket etme, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalma ve milletçe bütünleşme ve dayanışmayı amaç edinme görevi verildiği belirtilen dilekçede, "Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam dininin tamamıyla ilgili görevlendirilmiş olmasına rağmen, kendisini bir tek Sünni mezhebi ile ve hatta Sünnilik içindeki Hanefi mezhebi ile sınırlandırmış ve İslam içindeki diğer mezhep ve tarikatları görmezden gelerek yok saymıştır. Genel bütçenin en önemli kalemi bütün vatandaşların ödediği vergilerden oluşmaktadır. Bütçenin oluşturulmasında vatandaşlar arasında herhangi bir din veya mezhep ayrımı gözetilmemekte, vatandaşlık esası üzerinden vergi toplanmaktadır. Genel bütçeden yaklaşık katrilyonlarca lira pay alan Diyanet İşleri Başkanlığı ise kamu hizmetini bir tek mezhebe hasretmektedir. Bu uygulama Anayasa'nın başlangıç kısmının 7. paragrafında belirtilen 'nimet ve külfetlerde ortaklık' ilkesine aykırı olduğu açık ve aksi ileri sürülemeyecek kesin bir gerçektir" ifadelerine yer verildi.
Dilekçenin sonunda Başbakanlığın verdiği kararın "ağır hizmet kusuru" nedeniyle iptali istendi.