ÇETİN ALTAN'IN BU YAZISI DOKTORLARI KIZDIRACAK!...
Doktorluk üstüne çeşitlemeler...
NİHAYET bizde de, bazı hekimlerin sakıncalı boş vericiliği, yahut yeteneksizliği, yani şarlatanlığıyla; uzun ve sağlıklı bir yaşam için çeşit çeşit öğütler ve hatta biraz da ukalalık ön plana çıkmaya başladı.
Yeni kuşak hekimler arasındaki dostlarla da, arada sırada konuştuğumuz oluyor bu konuları...
Rahmi Bey dahi geçenlerde şöyle diyordu:
- Şayet zenginsen, o kadar iyi bakıyorlar ki doktorlar, ölemiyorsun bile; sürünüp kalıyorsun...
Sigortalı hastalar içinse yöntem biraz daha değişik. Göğsündeki sıkışıklıkla, nefes darlığından kaygılanan bir hasta geldiğinde, rutin bir muayeneden sonra hemen ilk öneri:
- Derhal bir tallium testi yaptırın, içimiz rahat etsin.
Tallium testi ortalama 2 milyar TL...
Tallium testinin sonucu geldiğinde doktordan ikinci bir öneri:
- Bir de anjiyo yaptırın da, içimiz rahat etsin...
Hastalarını, birtakım çok pahalı testler için gönderdikleri laboratuvarlardan, yüzde 30 komisyon alanların bulunduğu söyleniyor...
Doğru, yalan... Vebali söyleyenlerle yapanların boynuna...
***
Hasta - hekim ilişkileri, politik ilişkileri dahi geride bırakan, evrensel bir gerçeği insanlığın... O nedenle de bin bir fıkra çiçeklenmiş bu konuda...
Bir mantar açacağı doktora gitmiş:
- Doktor, demiş, tuhaf bir hal oldu bana; ne zaman bir şişeye yaklaşsam, başım dönmeye başlıyor.
Doktor:
- Merak etme, demiş, salt tirbuşonlara özgü bir şey değil bu. Politikacılar da ne zaman iktidar koltuklarına yaklaşsalar, aynı şeyi hissederler; başları dönmeye başlar...
***
Hastanın biri de, doktora gitmek yerine kendini okutmak için Nasreddin Hoca'ya gitmiş:
- Hoca, demiş; ne zaman bir fincan çay içmeye kalksam, sağ gözüm müthiş sızlamaya başlıyor; nazara mı geldim ne oldu, beni şöyle bir okuyup üflesene...
Nasreddin Hoca:
- Okuyup üflemeye gerek yok, demiş; önemli bir şey değil çay içerken sağ gözünün sızlanması. Bundan böyle çay içerken, kaşığı çıkarıver fincandan...
Van'da uyuşturucuyla ilgili aşiret haberlerini okurken, yüreğiniz mi sızlıyor?..
Okuyup üflemeye gerek yok, aşiretleri çıkarıverin demokrasiden...
***
Em. Büyükelçi Yalım Eralp berraklığında bir diplomata sormuşlar:
- Türkiye - AB ilişkilerini nasıl görüyorsunuz? Her iki tarafın da karnı biraz ağrıyormuş gibi...
Diplomat bir fıkrayla yanıt vermiş bu soruya:
Adamın biri doktora gitmiş:
- Doktor, demiş, hayatımda ilk kez bir midye dolması yedim. Midem müthiş ekşimeye, yanmaya başladı...
Doktor:
- Besbelli ki, demiş, midyeler bayattı... Midye dolmasının üst kabuğunu açtığınızda, keşke içini şöyle bir koklasaydınız...
Adam şaşkın:
- Yerken, açmak mı gerekiyordu midye dolmasının üst kabuğunu, demiş.
Türkiye - AB ilişkileri, militer demeçleri ve aşiret gerçekleri hatırlandığında; zaman zaman üst kabuğu açılmadan yenmeye çalışılan midye dolması...
***
20 katlı umacı apartmanlardan birinde oturan bir hastaya, telefonla alelacele doktor çağrılmış.
Doktor gelmiş ve sormuş kapıcıya:
- Arşın beyler kaçıncı katta oturuyor?
Kapıcı:
- 18'inci katta demiş, ama asansörler bozuk, çalışmıyor.
Doktor:
- Yok, demiş, 18 kat merdiven çıkamam ben, zaten kalbim by - pass'lı...
Ve merdiven boşluğuna yaklaşıp, bağırmaya başlamış:
- Bayan Arşın, Bayan Arşın...
Üst katlardan ince bir ses duyulmuş:
- Siz mi geldiniz, doktor?
Doktor var gücüyle bağırmış yine:
- Evet, nesi var kocanızın?
- Ateşi 41.5... Ter içinde, adeta sayıklıyor...
- Bakın, asansörler bozuk. Yukarı çıkacak halim yok benim de... Hastanın alnına buz torbası koyun. Akşam yine uğrarım...
Doktor akşam tekrar geldiğinde, asansörler hala bozuk olduğu için, yine bağırmaya başlamış merdiven boşluğundan:
- Bayan Arşın, Bayan Arşın.
- Doktor, siz misiniz?
- Evet, hasta nasıl?
- Bu sefer de iyice soğudu, eli ayağı buz kesiyor...
- Tamam peki, benim yukarı çıkacak halim yok. Asansörler hala yapılmamış. Sıcak su torbası koyun karnının üstüne... Yarın sabah yine uğrarım...
Ertesi sabah, asansörler hala onarılmadığı için, doktor merdiven boşluğuna yaklaşıp, yine bağırmaya başlamış:
- Bayan Arşın, Bayan Arşın, kocanız nasıl?
Kadının hıçkırıklı sesi duyulmuş:
- Kocam öldü, sizin hatanız, yukarı kadar çıkıp bir bakmadınız bile, Allah belasını versin sizin gibi doktorun...
Doktor, homurtulu bir sesle yanıt vermiş:
- Benim hatam, benim hatam... Hekimliğin de bir sınırı var hanım... Başbakan Tayyip Bey de, bir çare bulabiliyor mu işsizlere... Tıpkı onun gibi...
Çetin Altan
Milliyet
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:33