Gündem
  • 1.8.2009 17:52

CİNDORUK : AK PARTİ REJİMİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYOR

DEMOKRAT Parti (DP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, AKP iktidarının rejim değişikliğine doğru gitmekte olduğunu savunarak, “Bunu yapmak için önündeki tek engel Anayasa Mahkemesi'dir. Engeli aşmak için de Anayasa değişikliği ile Anayasa Mahkemesi'nin bünyesini, yapısını değiştirmeye uğraşmaktadır” dedi. Cindoruk, ‘Kürt açılımı’ ve Ergenekon soruşturması süreciyle ilgili de çarpıcı açıklamalar yaptı.

DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Ege Sanayici ve İşadamları Derneği Yüksek İştişare Konseyi'nin İzmir'in Çeşme İlçesi'nde yaptığı yaptığı toplantıya konuk konuşmacı olarak katıldı. Güncel siyasi değerlendirmeler yapan ve işadamlarının sorularına yanıt veren Cindoruk, AKP iktidarına sert eleştiriler yöneltti.

AKP'yle ilgili Anayasa Mahkemesi kararlarına dikkat çeken Cindoruk, “Siyasi iktidar, Anayasa'ya aykırı fiilerin odağı haline gelmiştir. Odak haline getirmenin kusurları Başbakan, Cumhurbaşkanı, bakanlar ve siyasi kadrolarınındır. Bu kararda der ki; bu parti kapatılmalıdır. O derece ağır ceza vermenin siyasi istikrarı bozacağı varsayımıyla para cezasına çevrilmiştir. Ama Anayasa Mahkemesi'ni bu kararı iktidarın sırtında bir uzay aracı gibi oturmaktadır. Bu karar iktidarı kusurlu yapmakta sakatlamaktadır” dedi. AKP iktidarının Anayasa'nın değişmez maddelerini de arkadan dolaşarak değiştirmeye teşebbüs ettiğini, laikliğe karşı tavır takındığını savunan Cindoruk, şöyle devam etti: “Bugünkü iktidar bir rejim değişikliğine doğru gitmektedir. Bunu istemektedir. Bu şekilde inandığı mağduriyetini önlemek istemektedir. Bunu yapmak için önündeki tek engel Anayasa Mahkemesi'dir. Engeli aşmak için de Anayasa değişikliği ile Anayasa Mahkemesi'nin bünyesini, yapısını değiştirmeye uğraşmaktadır. Bu çok önemli bir hadise. Önemli bir hukuka aykırılık fiilinin hukuk yoluyla ya da siyasi kurallar içerisine ortadan kaldırılmasıdır.”


‘YÜRÜTME VE YARGI ÇATIŞIYOR’
Bu duruma karşı çıkacak siyasi kuruma ihtiyaç olduğunu, bugüne kadar böyle bir kurumun görülmediğini söyleyen Cindoruk, yürütme ile yargı arasında gözle görülür çatışma olduğunu, bu çatışma ve kutuplaşmanın, Türk siyasi hayatının güçlü, merkez, liberal siyasi parti veya partileri sahip olamamasından kaynaklandığını söyledi.

Aykırı, radikal düşüncelere kimsenin itirazı olmadığını, demokrasinin unsuru olduklarını belirten Cindoruk, kendilerinin itiraz noktasının bunların iktidarda bu kadar büyük bir alanı kapsamaları ve orada durmayarak kendi çekirdek kadrolarıyla Türk halkına ve siyasetine fikirlerini kabul ettirme çabaları olduğunu söyledi.


‘İKTİDAR, LAİKLİKLE ÇATIŞMA HALİNDE’
Cindoruk, “Bu çabalar, başka faktörlerin girmesini temin ediyor. Bunlardan biri siyasi kimliği olmayan, ordu hadisesidir. Siyasetle kafi derece bu hamleye karşı koyamadığı için hamleyi yapanlar rakip gördükleri yargı ve silahlı kuvvetleri karşılarına almakta, onlarla çaba göstererek karşı karşıya gelmeye çalışmaktadır. Kutuplaşma artıyor. Abartmadan söylüyorum, Cumhuriyet'i korumak kollamamak görevi Türk halkına hiç bu kadar yakın olmamıştır. Yurttaşlar olarak üstlenmeliyiz. Aksi taktirde bu Cumhuriyet'in yerine kurulacak Cumhuriyet veya başka bir yönetim şekli laik olmayacaktır. Laikle çatışma halindeki bir iktidar bunca kuvvete sahipse, onu aşan başka dalgalar daha antidemokratik yollarla hedeflerini gerçekleştirmek isteyeceklerdir.”dedi.

Seçmenin hatası olmadığını, önünü alternatif konulmadığı için bulduğu partilere oy vereceğini belirten Cindoruk, demokratik merkez partisi oluşturmanın herkesin hedefi olması gerektiğini, bunun en iyi siyasi seçim olduğunu söyledi.

Böyle bir dönemin Türkiye'de ilk kez yaşandığına dikkat çeken Cindoruk, “Devlet devleti iktidar edenler tarafından değiştirilmek isteniyor. Seçim hükümeti değiştirme yöntemidir. Seçim devleti değiştirmek için kullanılamaz. Sadece hükümet etme değil devleti değiştirme hakkı olduğuna inanıyor. Bu yanlıştır. Hem Anayasal hem seçim hukukunun değiştirmek istiyorlar” dedi.


YARGI KENDİ GÜVENLİĞİNİ SAĞLIYAMIYOR
Bir ülke için güvenlik duygusunun çok önemliği olduğunu, demokratik ülkelerde de güvencenin yargı olduğunu belirten Cindoruk, “Yargı güven vermiyorsa, kendisinin güvenliği ve kendisine güven konusunda sıkıntı varsa, kutuplaşmanın muhataplarından biri olmuşsa işimiz zordur. Türkiye'deki yargının bağımsızlığı dışında güvenliği çok önemlidir. Yargı kendi güvenliğini sağlayamıyorsa vatandaşın güveninin nasıl sağlayacaktır. Devletin ve kendi güvenliğimizi sağlayacak kurumlar buna yapamıyorsa işleyen bir rejimden bahsedilemez. ‘Tanrı Türk'ü korusun’ derler. Tanrı hepimizi korusun” dedi.

Demokratik yolla Cumhuriyet'in korunması gerektiğini belirten Cindoruk, “Herkes kararını vermeli. Ilımlı İslam mı istiyorsun? ABD vesayeti mi istiyorsun? Irak Kürdistan Devleti'nden toprak alıp vermek mi istiyorsun? Yoksa AB ülkesi mi olmak istiyorsun? Demokratik çözüm bulunmazsa, ya emellerine ulaşırlar ya başka bir dalga çekirdek kadroyu aşar. Ya da geçmişteki bazı olaylar yeniden yaşanır. Her ikisinden de Allah korusun” dedi.


GEZİCİ MAHKEME OLUR MU?
Cindoruk, Ergenekon davasının görülme şeklinle yönelik de sert eleştirilerde bulundu. Bir cezaevinde mahkemesi olan başka ülke olup olmadığını soran Cindoruk, şöyle devam etti: “Gezici mahkeme olur mu? Gezici mahkemeler dönemi İstiklal Mahkemeleri dönemi kapanmıştır. Beşiktaş Adliyesi'ndeki bir mahkemeyi alıp, Silivri'de bir toplama kampında insanları yargılayacaksın, tutuklayacaksın ancak tahliyeyi zorlaştıracaksın. Tam 21 gün Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu atamaları yapamayacak. Yürütme ve yargı kavga edecek. Böyle bir demokrasi var mı? Bu önemli olayları hükümet sözcülerinin ağzından yorumlayarak geçemeyiz. Böyle şey görmedim. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 21 günlük karar alma süreci o kadar uzun ki, başbakanın oğlu bu sürede yani 21 günde askerliğini yaptı.” Cindoruk, soru üzerine ‘Kürt açılımı’ tabirini benimsemediğini, insan hakları, özgürlük ve demokrasi açılımı tabirini kullanmayı yeğlediğini söyledi. Önemli olan Kürt- Türk ayrımı yapmadan İzmir'deki vatandaş ile Doğu illerindekiler arasında hak ve özgürlükler açısından fark olmaması gerektiğini belirten Cindoruk, “Silivri hapishanesinde yatanlar Kürt mü? Orada Türkiye'nin en iyi organ nakli profesörü yatıyor. Laz oğlu laz. Demek ki önce yapmamız gereken insan hakları. Ayrımcılık yapan insanlara sesleniyorum. Siz niye Haberal'ın tutuklanmasına itiraz etmiyorsunuz? Niye dava sürecinde ölen, yaralananlarla, tutuklu oldukları halde mahkemeye çıkarılmayanlar hakkında konuşmuyor musunuz?” dedi.

Kürtçe konuşma, yazma, radyo- TV'lerin sevindirici olduğunu belirten Cindoruk “Kimlik haklarına kimse karşı değil. Ancak hadise sadece kürt kimliği, kürtçe özgülüğü için mi yoksa federalizm, Kürdistan için mi yapıyor? Yoksa Kürdistan Devleti kurmak isteyenler Kürt hareketine egemen mi oldular? Ayrılıkçı hareket Kürdistan hareketidir. Kürt hareketi değildir” dedi. TSK'nın 2000'li yıllarda burada zafer kazandığını ancak sivillerin yapması gerekenleri yapmadığına dikkat çeken Cindoruk, “Tek taraflı olmaz. Karşı taraftan da karşılığını görmelisiniz. Devlet, bir adadaki terörist başıyla müzakere edemez. Devletin muhatabı ya devlet yada siyasi partidir. Devlet kişiyle masaya oturmaz. TBMM içinde DTP adlı siyasi parti vardır. Çete ile çete müzakere yapar. Kürdistan meselesini çözmek için TC'nin muhatabı olarak terörist başını muhatap almasını kabul edemeyiz. Devletin devletliği kalmaz, aşiret olur” dedi.


İKTİDAR DEĞİŞECEK
Cindoruk, soru üzerine gelecek seçimlerde Türkiye'de iktidarın değişeceğini söyledi. AKP'nin oy kaybının artacağını belirten ancak oranını tahmin edemediğini dile getiren Cindoruk, “İddialı konuşmuyorum. Ancak bu iktidardan pay almayı hedefliyoruz. Türkiye koalisyon korkusundan kurtulmalıdır. İnönü- Demirel koalisyonu iyiydi. Avrupa'da başarılı koalisyonlar var. Parlemento istikrarı siyasi istikrar demek değildir. Tek parti iktidarı yasaları çıkarmakta kolaylığı var. Ama doğru yasa çıkarırsanız. Rejim istikrarı için paylaşma kültürü önemlidir” dedi.

Konsey toplantısında ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Deniz Taner ve Yönetim Kurulu Başkanı Sıtkı Şükürer de yaptıkları konuşmalrada AKP Hükümeti icraatlarını ve ekonomik durumu sert sözlerle eleştirdi. Toplantıyı ESİAD üyeleri işadamlarının yanısıra, AKP milletvekilleri Taha Aksoy ve Erdal Kalkan da izledi.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 15:59

İLGİLİ HABERLER