
CÜPPELİ AHMET HOCA'NIN GİZLİ DÜNYASI!..
İsmailağa Cemaati’nin önde gelenlerinden, Cüppeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün gizli dünyasını, bir zamanlar çok yakınında duran, ancak vaazında söyledikleriyle, yaşadıkları arasındaki uçurumu görünce yollarını ayıran eski bir müridi anlattı.
Cüppeli Ahmet, Ortadoğu ve Avrupa’yı, bu eski dostuyla gezmiş. Malta sahillerinde denize girip jet-ski’yle gezmişler, Alpler’de dolaşmış ve ailece tatil yapmışlar.
İşte diğer cemaat üyelerine yasaklanan bir yaşamdan ’Cüppeli’ itirafları...
AVRUPA VE ORTADOĞU’YU ADIM ADIM GEZDİK
Cüppeli ile 1993-1994’te tanıştım. İsmailağa Cemaati’nin içinde oldu tanışmamız. Birkaç sohbete getire götüre bir yakınlaşma oldu. Avrupa seyahatlerimi biliyordu. "Seninle Avrupa’ya gidelim" dedi. Ben de "Olur" dedim. 1998’den itibaren Avrupa’nın ve Ortadoğu’nun hemen hemen bütün ülkelerine götürdüm onu. Avrupa’da, İsviçre, Almanya, Hollanda, Avusturya ve Malta’yı gezdik. Avrupa gezilerimiz hem sohbet, hem de gezi amaçlıydı. Avrupa’daki Milli Görüş camilerinde sohbet yapıyordu. Ağırlıklı olarak ikimiz giderdik, senede 2-3 defa da ailelerimizle yurtdışında tatil yapardık.
KADINA VE PARAYA AŞIRI ZAAFI VAR
Ben gittiğim tatil yörelerinde jet ski’ye biniyorum. Onu da davet ettim, bindi. Zaten eğlenceli şeyleri denemeyi sever. Kendisi yabancı kadınlarla bir arada olmamayı öğütler, ama tatillerimizde genelde kadınlı erkekli plajlarda denize girmekten kaçınsa da oralarda dolaşır. 1999’da Kıbrıs’ta Dome Otel’de kaldık, Magosa’da denize girdik. Salamis Bay diye bir otel vardı. Orada yemek yemek istedik. Yemek havuz başındaydı, insanlar kadınlı erkekli havuza giriyordu. Benim hanımım kızdı.
MOLDOVALI KIZLARLA GECELİK İLİŞKİLER
Tunus’ta gittiğimiz turda, bir ’Tunus gecesi’ düzenlendi. Dansözler çıktı, onları seyretmedi. Ama Arapça bildiği için bir şekilde onların telefon numarasını aldı ve onları Türkiye’ye davet etti. Onları burada 2 gün ağırladı. Cüppeli’nin paraya ve kadına karşı zaafı var. Cemaatten arkadaşları kendisine Moldovalı bir kız getirmişler. Kendisi nikáh yapıyor, beğenmedim deyip ertesi gün boşuyor. Buna muta nikáhı mı dersiniz, beğenmeyip ertesi gün boşadım nikáhı mı dersiniz, bilmem. Eşleri bilmiyor, bilseler buna asla müsaade etmezler.
TOPLADIĞI 150 MİLYARLIK YARDIMLAR NEREYE GİDİYOR
Cüppeli’nin geliri sadece İsmailağa Vakfı’ndan Kuran tefsiri karşılığında aldığı para. Tefsir adı altında vakıftan resmi olmamak kaydıyla 5-10 milyar arası bir para alıyor. Cemaate de "Ben bundan beş kuruş para almıyorum" diyor. Onlar da "Aslan Hocam" diyorlar. "Kayınbabam bana bakıyor" demesi de yalan. Kayınbabası çok cimri bir adamdır. Cemaatten bazıları bunun eline para sıkıştırır. Bir de toplanan yardımlar var. Mescide bir elektrik cezası gelir 10 milyar, elli yerde konuşuyor, toplanan para 150 milyar. Mağdurun biri gelir, fakirim, dulum, hastayım der. Para toplamak için bunu bir güzel kullanır. Milli Görüş’ün Köln’deki merkezinde Cüppeli’nin sohbet yapmasına neden izin vermiyorlar dersiniz. Yardım topladığı için.
Vaazında ne demişti
DOKTORLAR mecburen yüzme sporu vermişlerdir. Yüzme sünnettir. Biz denizlere gidemiyoruz. Karışık denizlerde, havuzlarda yüzemiyoruz. Sitelerin havuzuna giremiyoruz, erkek kadın karışıktır. Sırf erkek havuzuna da giremiyoruz, çünkü erkekler şortla yüzdükleri için avret yerleri açıktır. Erkeğe de bakmak haramdır. Bu sefer eve mecburen yüzme havuzu yapılmıştır. Kemik erimesi vardır ve bu sporları yapmazsam birkaç sene içinde hareket edemeyecek hale geleceğimi söylediler.
Cüppeli'nin lükse aşırı merakı var. Gittiğimiz ülkelerde hep en lüks otellerde kaldık. Mesela Dubai’ye gittiğimizde Kempinski’de kaldık. Ürdün ve Malta’da Intercontinental otellerinde, İsviçre’de Sheraton’da konakladık.
Cüppeli’nin gözlük çerçevesi altın kaplama. Pierre Cardin, Versace, Ferre marka gözlük takar. Cemaate de "Bunlar taklit" der. Eşinin çok aşırı harcaması var. Ne zaman Avrupa’ya gitsek, kolilerle alışveriş yapıyordu. Çok lüks markalardan eşya, giysiler, ayakkabılar alırdı. Bir keresinde Cüppeli, İsviçre’nin Cenevre Havalimanı’ndan hanımına 16 bin dolar civarında ’Chopard’ marka bir saat aldı.
Sensörlü musluk aradık
ACARKENT’teki lüks evine musluk almak için Almanya’daki cemaati seferber etti. "Sen benim hanımı bilmiyor musun, yabancı marka olsun da ne olursa olsun" dedi. Sensörlü musluk almış. Cemaate de "İsrafı önlemek için aldım" diyor.
Malta’da önce deniz sonra kilise gezisi
25 Ağustos 2005’teki Malta gezimiz sırasında Gozo Adası’nda denize girdik. Ardından tarihi kiliseyi merak etti. İçine girip inceledi, papazıyla Arapça sohbet etti. İsrail gezimiz sırasında Sina Çölü’ndeki bir kiliseyi de ziyaret ettik. Sohbetlerinde cemaatin kiliseyi merak edip gezmesini hoş karşılamaz, "İçine girip de merak etmeyin, ne işiniz var orada" deyip bağırır. 2005’te gittiğimiz Mısır gezisinde de, Şarm El Şeyh’te karışık plajda denize girdik.
İmam nikáhlı 2. eşi adını değiştirdi
CÜPPELİ’nin ilk eşinin adı Mine. O da cemaatten, çarşaflı. Resmi nikáhları var. Şimdi Acarkent’teki villasında beraber yaşadığı ikinci eşiyle tanıştığından beri Mine Hanım’la ayrı yaşıyorlar. Mine Hanım 5 çocuğuyla birlikte Fatih’te oturuyor. İkinci hanımı, 1992’de Hoca’yla tanışmak istemiş, Hoca bunu görüşme sırasında beğenmiş. Bu hanım, "Eşini boşamak şartıyla ben sana gelirim" demiş. Cüppeli, Mine Hanım’la boşanmadı, diğeriyle dini nikáhlı yaşıyor. İkinci karısının asıl ismi Mehrican Arabul. Cüppeli’yle karı-koca gibi görünebilmek için mahkeme kararıyla adını ve soyadını ’Büşra Mihrimah Ünlü’ diye değiştirdi. Büşra Hanım, 1971 doğumlu. Cüppeli’den 6 yaş ufak.
Sevmediğine ’Mason’ der
HOCA’yla ilgili olayları birkaç kişiye anlatınca, beni "Mason" diye suçladı. Cemaate, "Mason olduğundan uzaklaştırdık" dedi. Zaten hoşlanmadığı herkesi Masonlukla suçlar. Cemaatin önde gelenleri biliyor, ama cemaat zarar görür diye konuşmuyorlar.
Cemaatin çocukları medresede onunki kolejde
CEMAATE "Müzik dinlemeyin", "Televizyon seyretmeyin", "İçkili yerlerde oturmayın" diye nasihat eder. Ben de onun ilk vaazlarına göre hayatımda değişiklikler yaptım. Biz işadamıyız. Koltukları evden çıkardım, yerine sedir yaptım. Pantolon değil şalvar giymeye, duvarlarıma çok kaliteli olmasa da dua tabloları koymaya başladım. Televizyonu kaldırdık, paramız olsa da israf oluyor diye tüketimimizi kıstık. Kızım okul yaşında değildi, ama okula göndermeme kararı almıştım. 3-4 yaşındaydı, onu özel dikilmiş bir çarşafla kapattık. Bir gün hanımıyla bizim eve geldi. Bizim hanımda da bir değişiklik oldu. Bana, "Sen beni niye böyle yaşattırıyorsun. Şu hanımın giydiği ayakkabılara bak, çarşafının kumaşı değişik, motifli, dantelli. Sen bana Fatih Çarşamba’dan elbiseler alıyorsun, hanım yırtmaçlı etekler giyiyor" dedi. Onların evini görünce de kıyamet koptu. Son derece mükemmel halılar, mobilyalar, plazma televizyon. Dışında havuzu, içinde asansörü olan ultra lüks bir ev. Bu cemaatin ekolü çocukları okula göndermemektir, ama kızları kolejde hem de başı açık okuyor.
/Aslı SÖZBİLİR - Hürriyet
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 02:33