
DAHA AZ KONUŞ, DAHA ÇOK SEKS YAP...
Dondurucu bir ekim sabahı Donatella Versace Waldorf Astoria’nın saray süitinin geniş arka odasına yavaşça süzülüyor.
Altın rengi kanepeye zarifçe oturup günün son sigarasını yakıyor. Baştan aşağı siyah giyinmiş olan bu ufak tefek tasarımcı devasa odada inanılmaz şekilde ufak görünüyor. “Sigara içmemin sakıncası var mı?” diye soruyor, kanepenin üzerindeki işlemeli yastıklara yayılarak. Aslında bu bir soru değil, Amerikan hassasiyetine verilen bir ödün. Meyve suyundan bir yudum alıyor. “New York’u seviyorum” diyor, “bence harika bir şehir, enerji dolu özellikle de bu ekonomik kriz sırasında. Her zaman yeni bir şeylerin gerçekleşme ihtimali var.”
Odanın bir köşesinde kısa kuyruklu bir piyano duruyor, sıcak havada yoğun bir gardenya kokusu var. Her boş yüzey taze çiçek dolu vazolarla kaplanmış. Bu sabahın erken saatlerinde Versace’nin asistan ordusundan biri Whitney Müzesi galası ve Studio Partisi için bir haftalığına şehre gelen tasarımcı için odaya çakmak, sigara ve kristal bir kül tablası bırakmış.
SHAKIRA’YA ODAKLANDI
Donatella, Versace imparatorluğunun başı ve bu görevi kardeşi Gianni 12 yıl önce öldürüldüğünden beri başarıyla yürütüyor. Birkaç hafta önce nefes kesen ölçüde kısa ve dar elbiselerle eteklerden oluşan bahar koleksiyonunu eleştirmen ordusuna tanıttı. Geçtiğimiz şubat ayında İngiliz tasarımcı Christopher Kane’in direktörlüğünde Versace Versus serisini piyasaya sürerek moda dünyasını sevindirmişti. Kısa bir süre önce ilham perisi ve yakın dostu Madonna ile birlikte üç reklam kampanyası sürdüren tasarımcı bu aralar Kolombiyalı şarkıcı-söz yazarı Shakira’ya odaklanmış durumda. Önümüzdeki hafta bir moda etkinliği için Brezilya’ya gidiyor. Kısacası oldukça yoğun bir sonbahar geçiriyor.
Fakat 54 yaşında, bir ömre bedel trajedi ve ihtişamı geride bırakmış olan, aşırılığıyla tanınan tasarımcı şu anda beklenmedik şekilde sakin ve huzurlu. “Rapçilerin sizden daha ışıltılı olmalarına izin vermeyin” diyen kadın, karşımda siyah pantolon, siyah topuklu ayakkabılar ve dar siyah bir bluzla karşımda oturuyor. Her bir eline birer yüzük ve sol koluna 15 santim uzunluğunda bilezikler takmış. Saçı platin rengi, sıkı atkuyruğu yapılmış.
Versace Amerika seyahatlerine bayıldığını söylüyor ve bu ülke ile anavatanı İtalya arasındaki farklar onu eğlendiriyor. Ona göre Amerikalılar kafayı sekse takmış durumda - hem modada hem de gündelik yaşamlarında- hâlbuki İtalyan kadınları bu konuda biraz daha zeki ve incelikli. “Burada seksi olmak üzerine çok konuşuluyor. Belki gereğinden çok” diyor. “Biz ise daha az konuşuruz. Ve belki de gereğinden fazla yaparız.”
Versace, modanın ünlülerle sürdürülen bir meslek olduğu fikrinin yaratıcısı. Markasını aktörler ve rock starlarla donatıyor, Amerika’nın önde gelen, özellikle de politikada etkin olan, birçok kadını hakkında güçlü duygular besliyor.
HILLARY’YE HAYRAN
Hillary Clinton’u çok seviyor: “Güçlü, çok güçlü bir kadın. Ona hayranım. Nasıl mı giyiniyor? Hep derim ki, Hillary elbise giymeli çünkü bence kıyafete çok önem veren birisi olmamasına rağmen çok güzel bir kadın.”
Michelle Obama’ya saygı duyuyor: “Bence o da akıllı bir kadın; en az kocası kadar akıllı. Şu anda kendi stilini bulmaya çalışıyor.”
Kendi kıyafetleri tasarımcıyı o kadar ilgilendirmiyor. “Stilim hakkında fazla düşünmem” diyor, ünlü derin, kadife sesiyle. “Çalıştığım zamanlarda genellikle pantolon giyerim çünkü rahat olmak isterim. Özellikle kışın koyu renkleri tercih ederim, çünkü kendime değil yaptığım işe odaklanmak istiyorum. Yoksa kıyafetleri gerçekten sevdiğim için, kendim hakkında çok düşünmeye başlayabilirim. Bu da dikkat dağıtıcı olur.”