Gündem
  • 27.2.2013 17:40

"Darbecilik virüslerinden arınmış bir ordu..."

ANKARA - Çelik, Küresel Düşünce Topluluğu'nca TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde düzenlenen, ''Özgürlüğe Postmodern Müdahale: 28 Şubat'' konulu sempozyumda Türkiye'nin geçmişte ''öğrenilmiş çaresizliğe'' itildiğini ve bunun insanlara yakışmadığını söyledi.
      Çeşitli cumhuriyet şekilleri olduğunu ifade eden Çelik, ''Bizim cumhuriyetimiz bürokratik bir cumhuriyet olarak kuruldu. Bizim tek derdimiz, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırabilmektir'' dedi.
      Kendisinin aynı zamanda öğretim üyesi olduğunu hatırlatan Çelik, darbeler esnasında Türkiye'deki üniversitelerin çok kötü sınav verdiğini söyledi. Çelik, ''Darbeciler kendilerine müttefik ararken, yanlarına üniversite hocalarını almıştır. Üniversite adına bunun sorgulanması, bugünlerin geride kalması gerekiyor. Maalesef 28 Şubat'ta da farklı olmadı'' görüşünü savundu.
      Yarın Sivil Savunma Günü olduğunu ve ilginç bir şekilde 28 Şubat'a denk geldiğini söyleyen Çelik, ''sivil'' kelimesinin asıl manasının ''medenilik'' olduğunu bildirdi.
      ''28 Şubat'ta asker fiili olarak darbe yapmadı, müttefikler buldular kendilerine'' diyen Çelik, ''Medyadan, sivil toplum örgütlerinden müttefikler buldular. O Aczimendiler ne oldu sahi- Bütün bunlar kurgulanmıştı, Ali Kalkancı'nın bir uyuşturucu tüccarı olduğu ortaya çıktı, bilmem kız tele kız çıktı.Bunların hepsi senaryo olarak önümüze getirildi, toplum böyle şekillendirildi maalesef'' ifadelerini kullandı.
      Geçmiş yıllarda MGK'nın toplandığı her günün ''tarihi bir gün'' gibi görüldüğünü belirten Çelik, ''Çok şükür bunlar tarihe karışmıştır. MGK toplantıları artık, AK Parti MYK'sı, CHP MYK'sı kadar ilgi topluyor mu- Bu normalleşmedir. Dört kuvvet komutanımızdan kaçının adını biliyorsunuz- Bilmemeniz normal. Çünkü gerçek demokrasilerde bu böyledir. Bu coğrafyada bizim güçlü, yüksek teknolojiyle donatılmış bir ordumuzun olması gerekiyor. Bazıları karşı çıkabilir ama ben o romantiklerden falan değilim, ordu mutlak suretle bir gerekliliktir. Bizim güçlü ama bütün darbecilik virüslerinden arınmış, milletin iradesinin emrinde olan, milletin değerlerini paylaşan bir ordumuzun olması gerekir. Ordumuzun darbecilik şaibesinden yüzde 100 kurtulması gerekiyor. Bugün görülen Balyoz Davası'nı bu açıdan çok önemli bulduğumu ifade etmek isterim. Türkiye bir daha darbeler yaşamasın istiyorsak, bizim bu konularda son derece duyarlı olmamız gerekiyor. Uzun tutukluluk sürelerini asla istemeyiz. Ama kimsenin yaptığı yanına kar kalmamalı.''
     Darbe günlüklerinde ''Yakamoz, Sarıkız...'' gibi romantik darbe isimlerinin ortaya çıktığını belirten Çelik, ''İsimler çok hoş ama ümit ederim ki bunlar geride kalmıştır'' dedi.
      Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde, Ankara'daki kutlamaların da yapıldığı Hipodrom alanının rekreasyon alanına dönüştürmek için Melih Gökçek'in bir projesinin olduğunu ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de başkanlığındaki bir oturumda bunu konuştuklarını anlatan Çelik, şöyle devam etti:
      ''Melih Bey, 'burada törenler yapılıyor, bunu yaptığımız zaman tankların buraya girmemesi gerekiyor. Çay Yolu'nda Zırhlı Birlikler Komutanlığı önünde 100 bin kişiyi alacak şekilde, kutlama alanı yapayım' dedi. Bir üniversite öğretim üyesi, profesör danışman söz alarak 'Asla bu yapılamamalı çünkü tanklar Cumhuriyet'in sembolüdür. İrade size ait ama bunu yapsanız bile orada dört köşeye tank maketi yapılmalı' dedi. Güler misin ağlar mısın-''
     
     -''Tanksavar Hasan...''-
    
     Kendisinin ise tankların bir askeri araç olarak ilerleyen yıllarda işlevini yitireceği yönünde bir konuşma yaptığını anlatan Çelik, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün de kendisine katıldığını belirterek, ''Şimdi 110 santim çeliği delen tanksavarlar var, tankların şimdiden bir hükmü kalmadı'' dediğini aktardı.
      Konuşmasının bu bölümünde kendisinden sonra sempozyumda söz alacak Hasan Celal Güzel'in içeri girdiğini işaret eden Çelik, ''Ağabey tank üzerine geldin, biz de tanklardan bahsediyorduk. Kendisine, 'Tank Hasan' deniyor biliyorsunuz. Ama Hasan Abi'ye darbeci tanklara karşı, 'Tanksavar Hasan' demek daha doğru olur'' diye espri yaptı.
     
     -Kurtulmuş: ''28 Şubat sadece askerlerin işin içinde olduğu süreç değil...''-
     
     AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da aynı sempozyum kapsamında gençlere hitap etti. Türkiye'nin geçmiş dönemlerinden bahseden Kurtulmuş, ''Çok partili siyasi hayatta 5 tane darbe var. Sonuçları itibarıyla Türkiye'nin siyasi, ekonomik, sosyal yapısını etkilemiş darbeler bunlar'' dedi.
      Söz konusu darbelerden en az anlaşılmış olanın ''28 Şubat'' olduğunu ifade eden Kurtulmuş, ''28 Şubat sadece siyasete müdahale eden bir darbe değil, Türkiye'nin doğrudan doğruya sosyolojik yapısına müdahaledir'' ifadelerini kullandı.
      ''28 Şubat, iç ve dış aktörlerin birlikte tezgahladığı ya da birlikte alet olduğu konsorsiyumdur'' diyen Kurtulmuş, medya, üniversiteler ve iş dünyasından etkin aktörlerle, bazı bürokratların da süreçte rol aldıklarını belirtti.
      O dönemde, ''28 Şubatçılara'' destek verenlerin şimdi demokrat görünmeye çalıştıklarını ifade eden Kurtulmuş, ''Tatlı su demokratlığının pek önemi yok, o zaman demokrat olacaktınız'' değerlendirmesinde bulundu.
      Kurtulmuş, konuşması sırasında dönemin büyük gazetelerinin attığı manşetleri sinevizyondan gösterdi.
     
     -''MGK bir anayasal kuruluş olmaktan çıkarılmalıdır''-
    
     Türkiye'de bir daha darbe olmayacağına inandığını belirten Kurtulmuş, ''Türkiye'nin bundan sonra işlerinin düzelmesi için mutlaka anayasal reforma ihtiyacı var'' diye konuştu.
      AK Parti'nin iktidarı sürecinde, siyasi reform alanındaki attığı en önemli adımın cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
      ''Çünkü elitlerin elindeki bir imkan alınmıştır. Millet kendi oyuyla kimi istiyorsa seçecek. Bu çok önemli bir adımdır ama yetmez. Ama Türkiye'de 12 Eylül sisteminin koruyucusu olan müesseselerin de mutlaka değişmesi lazım. Bunlardan bir tanesi de MGK'dır. Şimdi çok güzel asker ve sivil karışık oturuyor. Çok güzel bir manzara doğrusu bu ama yeter mi- Yetmez, MGK bir anayasal kuruluş olmaktan çıkarılmalıdır. Tabii ki her devletin güvenliğiyle ilgili ihtisas kurumları olur, MGK evet bugün elinde belki gücü olmadığı için, daha doğrusu Türkiye'nin iç ve dış şartları bir askeri müdahaleye, darbeye müsaade etmediği için şu anda böyle bir tehlikeden bahsetmiyoruz. Ama Allah muhafaza yarın şartlar değiştiğinde, bugünkü yapısıyla MGK, anayasal bir kuruluş olarak durursa her zaman paralel bir hükümet gibi hareket etme hakkına sahip olur. Onun için MGK'yı revize etmek durumundayız, inşallah bu adımlar atılacaktır.''

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 17:39

İLGİLİ HABERLER