Medya
  • 19.3.2002 11:48

DEMİREL, ÇÖLAŞAN'A 70 CENTİN HESABINI VERDİ

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/Geçenlerde "Demirel'in ayıbı" diyerek eleştiri yüklü bir yazı yazan, Hürriyet Gazetesi yazarı Çölaşan'a Demirel'den cevap geldi.Demirel cevabında şunları dedi:1975 senesinin ‘‘hac’’ mevsiminde 136 bin kişiye hacca gitme imkánı sağlanmıştır. Bu rakam, uzun seneler içerisindeki en yüksek rakamdır. Bunun için 70 milyon dolar tahsis edilmiştir.Buna rağmen, yeni talepler gelmeye devam etmiş bilhassa otobüs şirketleri bu taleplerin öncülüğünü yapmıştır. Bunlara verdiğimiz cevap: ‘‘Ülkenin 70 cente ihtiyacı varken, bu hizmete 70 milyon dolar verilmiştir. Bunu takdirle karşılayın, daha fazla talepte bulunmayın.’’ Bu bir üslup meselesi idi. Bu bir beyan tarzı idi. Demirel'in açıklaması 6 Mart 2002 tarihli ‘‘Demirel'in Ayıbı’’ başlıklı yazınızı okudum. Birinci yanılgı: Türkiye'nin, bizim idaremizde bulunduğu hiçbir dönemde, ne benzin kuyruğu olmuştur, ne herhangi bir malın yokluğu söz konusudur. Fevkalade zor şartlara rağmen Türkiye'nin çarşısında pazarında her şeyi bulunmuştur, hiçbir malın karaborsası olmamıştır. İkincisi, 1975-77 dönemidir. Bu bir ‘‘koalisyon’’ dönemidir. Fevkalade zor bir dönemdir. Çünkü, Kıbrıs ambargosu vardır. Petrolün varili 2 dolardan 35 dolara kadar yükselmiştir. Buna rağmen, bu dönemde enflasyon yüzde 15-20 olmuş, büyüme ise 1975'te yüzde 6.1, 1976'da yüzde 9, 1977'de yüzde 3.4 olmuştur. Kıbrıs ambargosu Türkiye'yi mallarını satamaz duruma getirmiş, bütün kaynakları tıkamış, hatta ellerindeki altını rehin edemez duruma sokmuştur. Yine de, hiçbir malın yokluğu söz konusu değildir. Üçüncüsü, 1979 Kasımı ile 1980 Eylül dönemidir. Bu bir ‘‘Azınlık Hükümeti’’dir. 1979 Kasımı'nda ülkede, anarşi ve sıkıyönetime ilaveten aşağıdaki sıkıntılar yaygındı. Yokluk, işsizlik, sekteye uğramış yatırım hamlesi, hemen hemen kilitli Merkez Bankası kasası, büyük açıkları olan Devlet Hazinesi, zarara batmış İktisadi Devlet Teşekkülleri, felce uğramış sağlık hizmetleri... Mart 1980'de Türkiye'de kuyruk namına hiçbir şey kalmamıştı. 100 gün zarfında ülkede şartlar, normale yakın duruma döndürülmüştür. Ağustos 1980'de Türkiye'de enflasyon eksiye düşmüş, her şey kontrol altına alınmış, ülke dışarıdan borç alacak kredibiliteye ulaşmıştır. Görülüyor ki, iddia edilidiği gibi, ülkeyi yokluklara götüren biz değil, onlardan kurtaran, benim başında bulunduğum hükümettir. 1991 Kasım-1993 Mayıs dönemi: Bu dönemin hesabı da parlaktır. 500 günlük DYP-SHP koalisyonu ülkeyi rayına oturtmuş, yeniden kalkınmaya ve yatırımlara yönlendirmiştir. İkinci yanılgı: ‘‘Cent’’ meselesindedir. ‘‘70 Cent’’ meselesi şudur: 1975 senesinin ‘‘hac’’ mevsiminde 136 bin kişiye hacca gitme imkánı sağlanmıştır. Bu rakam, uzun seneler içerisindeki en yüksek rakamdır. Bunun için 70 milyon dolar tahsis edilmiştir. Ülkenin yukarıda anlatılan pek çok sıkıntısına rağmen, Türk vatandaşlarının İslam'ın farzlarından olan ‘‘hac’’ ibadetlerini yapabilmesi sağlanmıştır. Bunu çok önemsediğimi ifade edeyim. Zira, devlete yakışan bir görev yerine getirilmiştir. Buna rağmen, yeni talepler gelmeye devam etmiş bilhassa otobüs şirketleri bu taleplerin öncülüğünü yapmıştır. Bunlara verdiğimiz cevap: ‘‘Ülkenin 70 cente ihtiyacı varken, bu hizmete 70 milyon dolar verilmiştir. Bunu takdirle karşılayın, daha fazla talepte bulunmayın.’’ Bu bir üslup meselesi idi. Bu bir beyan tarzı idi. Üçüncü yanılgı: ‘‘1 Cent’’ meselesidir. Türkiye'nin, Cumhuriyet'in kurulduğu tarihten bu yana en önemli meselesi, ödemeler dengesi olmuştur. Türkiye'nin döviz kazancı, hayati önemi haizdir. Bunun için Türkiye, sanayileşmeye gidecekti. Sanayileşmenin birinci şartı elektrik, ikinci şartı ulaşım, üçüncü şartı ise sermaye ve teknolojidir. 1965 Türkiyesi'nin bütün döviz kazancı, 450 milyon dolar iken, 2000 yılındaki döviz kazancı 45 milyar dolardır. Tam 100 misli. Buna rağmen Türkiye'nin döviz ihtiyacı karşılanamamaktadır. Döviz ihtiyacını borçlanarak karşılayan her ülke, 1 cent'e muhtaçtır. Anlatılmak istenen odur. Bu ihtiyacın böylece ortaya konması, yine bir üslup mes'elesidir. Ayıp olan bu değil, bunu anlayamamaktır. Bu yazının içinde ‘‘garaz’’ ve ‘‘düşmanlık’’ kokan diğer bir paragraf; ‘‘Kendisini sevenler elbette vardır ama, kendisinden nefret edenlerin sayısı daha fazla’’ şeklindedir. Buna sebep de ‘‘ailesi’’ gösterilmektedir. Burada gazetecilik değil, tam bir yargısız infaz vardır. Zira 50 sene devlete hizmet ettim. Devletin katrilyonlarını harcadım. 3 defa askeri müdahaleye maruz kaldım. Hiç kimse bana, benimle beraber hizmet gören siyaset arkadaşlarıma, yine bizimle beraber devlet hizmetinde olan yüksek görevlilere ve bizim kadrolarımızdan herhangi bir kişiye ne bir kör kuruşun, ne bir damla gözyaşının, ne de bir damla kanın hesabını sormadı. Memuriyet dışında, her geldiğim yere seçimle geldim. 12 sene başbakanlık, 7 sene cumhurbaşkanlığı yaptım, 21 sene parti başkanlığı ve milletvekilliği yaptım. Ailem yine aynı aile idi. Onlar da Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları idi, kanunların kendilerine tanıdığı hakları kullanacaklardı. Kim suç işlemişse, suçlu o idi. İşlenmemiş suçlardan dolayı da, kimse suçlu sayılmayacaktı. Herkese uygulanan buydu. Hukukun temel prensibi, suçun şahsiliğidir. Hiç kimse, varsa bir yakınının işlediği suçtan dolayı veya bir başkasının işlediği suçtan dolayı, keyfi olarak ve hele yakını olduğundan dolayı suçlanamaz. Suç kimin ise, suçlu odur. Halbuki yazarınız, bu temel kuralı tümü ile aşarak beni suçluyor. Bu, kişilik haklarını ihlal eden bir durumdur. Berat-ı Zimmet asıldır. Herkesin söyleyeceği ne varsa, bana söylenmelidir. Bende bulamadığı kusuru, başka yerde aramamalıdır. Çünkü halkın önünde olan bendim. Demirel hikáyesi bir başarının adıdır. Eğer bütün bu başarılar, ‘‘nefret’’ üzerine kurulu ise, o zaman halkın sevgisini değil, nefretini kazanmak lazım. Bana ne yapacağımı tarif edenlerin şundan emin olmalarını isterim ki, geçen 50 sene zarfında ne yaptı isem, onu yaparım. O demokrat büyük Türkiye'ye, onun aziz halkına, yüce Türk milletine, canla başla hizmetti. 50 sene, hiçbir şey bunu gölgelemedi. Nereye çekerseniz çekin, güneş balçıkla sıvanmaz. Üst tarafı laf. En iyi dileklerimle. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 15:52

İLGİLİ HABERLER