En iyi Süleyman Demirel röportajlarından birini, yayın hayatına geçen perşembe atılan 'Haftalık' dergisinde okudum. Mizahçı, gazeteci Vedat Özdemiroğlu ile komedyen Cem Yılmaz, Demirel ile sohbet etmişler. Sonuç; Bu stand-up ya da modern meddahlık denen işi Demirel, Cem Yılmaz'dan daha iyi biliyor. Hem de sadece pratik açıdan değil teorik açıdan da!.. İşte stand-up'çı olmak isteyen gençler kadar politikacıların da hatmetmesi gereken söyleşiden birkaç Demirel incisi... Özetliyorum
* Çok değişik insanlar vardır Anadan doğma kötümserler... İyimserler... Gülmesini hiç öğrenememiş olanlar... En basit mesele karşısında yılgınlığa düşenler... Kendisiyle barışık olmayanlar... Bunu homojen yapmak mümkün değil; olduğu gibi kabul edeceksin.
* İnsan zordur. Alacalıdır. Onu güldürmek zordur. Meyus etmek, kederlendirmek kolaydır. Gayrı memnun etmek kolaydır, memnun etmek zordur.
* Özdemiroğlu bir olayı hatırlatıyor. Demirel, Isparta'da konuşurken "Artık buradan Ankara'ya üç buçuk saatte gitmek mümkün" diyor. Bir kadın dinleyici itiraz ediyor "Üç buçuk değil altı saat." Demirel üç buçukta, kadın altıda ısrar ediyor. Bunun üzerine Demirel lafı yapıştırıyor "Altı saatte giden, Afyon'a uğruyor, alışveriş yapıp öyle gidiyor." Demirel'in bu olaya yorumu "Benim söylediğim doğru; üç buçuk saat. Ben bir defa bir şeyi söyledim mi ondan dönmem. Ben karşımdakini ona uyarak memnun etmem.
* Ben kalabalığın karşısına bir saat konuşmak için 10 saat çalışarak çıkarım.
* Sanatçı gibi siyasetçi de hep adı geçsin ister. Ama siyasetçi kendini ekranın büyüsüne kaptırmışsa, onun meczubu olur. Ve hep ekranda görünmek ister. Her önene gelene laf söylediğin zaman, o ekranlık değildir. Bir yerden sonra saçmalamaya başlarsın. Siyasetçi manşete kendini kaptırırsa, her yerde yine manşetlik laf bulmaya çalışır. Bir yerden sonra abuk sabuk konuşmaya başlar. Çünkü manşet orta lafı kaldırmaz. Ve her zaman iyi laf bulamayacağına göre, manşet hastalığına tutulduysanız saçmalarsınız.
* Meclis kürsüsünde konuşan politikacıya laf atılır. Eğer sataşana onunkinden daha güçlü bir cevap veremiyorsa, morali bozulur, devam edemez. Sataşana, İngiltere'de 'hackler' denir. Churchill der ki, "Hackler'ı sigara kağıdına çeviremeyen hatip, hatip değildir."
* Bana laf atmaya çalışanlara parti yöneticileri tembih ederdi 'Demirel'e bulaşma fena olursun' diye...
Röportaj bitiyor. Dışarıda Cem Yılmaz, Özdemiroğlu'na hayretle soruyor "Eee, hiç 'binaenaleyh' demedi."
(EMRE AKÖZ/ SABAH)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:50