Gündem
  • 10.12.2006 10:02

DENİZ AKKAYA BANA 'SESİN YAŞLI' DEDİ!..

Şenay Gürler, 'Avrupa Yakası'ndan sonra 'İlk Aşk' ve 'Çinliler Geliyor' isimli sinema filmleriyle gündemde: 'Fatoş'un aksine ben çok sade bir kadınım. Dizide peruk taktığım için insanlar beni tanımakta zorlanıyor!.

Bugüne kadar aralarında 'Çılgın Bediş', 'İkinci Bahar' ve 'Eyvah Kızım Büyüdü'nün de bulunduğu birçok dizide ve sayısız tiyatro oyununda rol alan 'Avrupa Yakası'nın 'Fatoş'u Şenay Gürler, bu sezon iki ayrı sinema filmiyle birden beyazperdede boy gösteriyor. Kendisiyle özdeşleştirilen Fatoş karakterinden çok farklı bir kadın olduğunu belirten Gürler, "Ben ondan çok daha mütevazı ve sadeyim. Kesinlikle onun kadar şuh değilim" dedi. 18 Aralık'ta Kenter Tiyatrosu'nda galası yapılacak 'Kocasını Pişiren Kadın' adlı oyunla da hayranlarının karşısına çıkmaya hazırlanan Şenay Gürler, "Bana göre oyunculuğun er meydanı tiyatrodur. İleride bir gün sahnede ya da ekranda bir şizofreni ya da dedektifi canlandırmayı çok isterim" şeklinde konuştu. "Oyunculuk çocukluk hayalimdi. Buralara tırnaklarımla geldiğim için çok mutluyum" diyen Gürler'le filmleri ve aşk üzerine konuştuk:

ÜLKEMİZ ÇOK DEĞERLİ

* Önce 'Çinliler Geliyor'dan bahsedelim... Neydi sizi bu projede rol almaya iten neden? Her şeyden önce Zeki Ökten faktöründen etkilendim. Sinema mezunu biri olarak yaptığı teklif beni çok heyecanlandırdı. Ayrıca senaryonun Türkiye'nin şu anki durumuna tekamül etmesi de ilgimi çekti.

* Filmde Türkçe yer isimlerinin Çince olarak değiştirilmesi, Ceza'nın 'İstanbul Bizim Kalacak' şarkısına yer verilmesi gibi milli değerlere vurgu yapan sahneler de var... Filmin milliyetçi bir mesajı olduğunu söyleyemem ama bence toplumumuzda Osmanlı döneminden beri süregelen bir yabancı hayranlığı var. AB'ye girmeye çalışıyoruz, oraya girince başka bir şey olacağımızı sanıyoruz. Oysa bu ülke; kendi değerleri içinde dostluğuyla, toprağıyla o kadar değerli ki! Çok değerli bir ülkemiz var, onu niye satalım ki? Filmin afişinde bile bir mesaj var; afişteki çay misafirperverliğimizi simgeliyor ama üzerine tabağı kapatınca şapkalı bir Çinli'ye dönüşüyor.

AMAÇ PARA KAZANMAK

* Siz filmde 'Bankacı Ayşe'yi canlandırıyorsunuz Ayşe gözünü para hırsı bürümüş, hırsları doğrultusunda insanları her şeyi yapabilecek bir kadın. Film, küçücük bir kasabada geçmesine rağmen insanların hırslarını, para için herkesi satabileceklerini gözler önüne seriyor. Maalesef bizim halkımızın böyle bir yanı da var!

* Böyle şeyler biraz da özendiriliyor bence... Kesinlikle. Özellikle televizyonlar bu konuda olumsuz etki yaratıyor. İnsanlar için artık hayatın amacı sadece para kazanmak oldu. Bu ülkede bankalar hortumlanıyor, töre cinayetleri oluyor. Tinerci çocuklar, hırsızlıklar var. Ama ben bir gün her şeyin düzeleceğine inanıyorum.

* Diğer filminiz 'İlk Aşk'a geçelim... İlk aşk hiç unutulmaz derler. Siz hatırlıyor musunuz ilk aşkınızı? Tabii ki. Benim ilk aşkım çok uzun süreliydi. Hiçbir zaman yüzleşmedik, sadece telefonla konuştuk. Henüz 12 yaşındaydım. Bir daha hiçbir zaman kalbim o kadar güçlü atmadı, elim ayağıma o şekilde dolanmadı. Onu hiç unutmadım.

HOŞUMA GİTSİN YETER

* 'İlk Aşk'ta ilk aşkı başka bir kadınla evlenen ama gizliden gizliye onunla da görüşen 'Kısmet'i canlandırıyorsunuz. Kısmet'in yerinde olsaydınız ne yapardınız? Büyük konuşmayayım ama ben evli bir insanla ilişkiye girmekten kaçınırdım. Ne kadar aşık olursam olayım başkasının mutluluğu üzerine mutluluk kurmayı denemezdim. İkinci kadın olmak da istemezdim. Sevdiğim adamı başkasıyla paylaşmak bana çok acı verir. Ama etrafımda evli insanlarla birlikte olan çok arkadaşım var.

* Peki aşk hakkında neler düşünüyorsunuz? Aşk; çok zor rastlanan ve bir kez bulduktan sonra sahip çıkılması, mücadele verilmesi gereken bir duygu.

* Hayatınızda biri var mı peki? Benim hayatımda şu sıralar yalnızca iş var. Hayatta zaman ve kesişmeler çok önemli. Birine rastlamak ve tak diye kalabilmek gerekiyor. Biraz da cesur olmak lazım ama o bende biraz eksik. Ben aşkı yakalamak için kendimi açamıyorum.

* Nasıl biri olmasını isterdiniz? Samimi olsun. Bence aşk iki insanın korkmadan, birbirlerine güvenerek el ele tutuşup yürüyebilmesidir. Zorluklara birlikte göğüs gerebilmek, güzellikleri birlikte görebilmek çok önemli. Zeki olsun, yakışıklılıkta çok gözüm yok. Benim hoşuma gitsin yeter.

* Siz aynı zamanda bir dublaj sanatçısınız. Bir oyuncunun kendi sesiyle oynaması şart mıdır sizce? Kesinlikle gerçek bir oyuncu kendi sesiyle oynamalıdır. Ben beni başkasının seslendirmesini istemezdim. Ses, tonlama, vurgular bir oyuncuyla birebir örtüşen şeylerdir. Ama maalesef televizyonda kendi sesini kullanamayan arkadaşlarımız olduğu için dublaj sanatçıları devreye giriyor ve bu sayede o isimler çok iyi oynuyor gibi gözüküyor. Ben de bugüne kadar birçok ünlü ismin dublajını yaptım. Aralarında iyi oynayanlar da vardı, kötü oynayanlar da!

* Ünlülerden kimleri seslendirdiniz? Demet Sağıroğlu, Yeşim Salkım, Ebru Şallı... Sesim benimle örtüştüğü için artık yerli dublaj yapmıyorum. Dublaj sanatçıları, yeterli oyunculuk güçleri olmayan insanlara sesleriyle çok şey katar. Ama sesini kullanamasa da oyunculuğu iyi olan isimler de var. Mesela Özcan Deniz kendini çok geliştirdi, mutlaka kendi sesiyle de konuşmalı. Bir de Deniz Akkaya gibi nasıl konuşurlarsa konuşsunlar ekranda çok güzel duran kadınlar var. Ben kendisini bir dizide bir bölüm konuştum ama sesim uyuşmadı onunla. Sonra bir yerde karşılaştık, bana "Senin sesin bana yaşlı kaçtı" dedi. "Haklısın" deyip çok güldüm bu yorumuna... SABAH

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 23:38

İLGİLİ HABERLER