Gündem
  • 28.6.2016 10:13

Deniz Baykal 6 yıl sonra ilk kez kürsüye çıktı

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Türkiye'de en büyük tahribatı yaşayan alanın adalet ve yargı alanı olduğunu savunarak, 2010 referandumundan sonra yargının, iktidar tarafından hedef olarak seçildiğini ileri sürdü. 

Baykal, şöyle devam etti: 

"Bu dönemde tabii hakim ilkesi tahrip edilmiştir. Sulh ceza hakimlikleri kurulmuş, DGM, özel yetkili mahkemeler, son olarak sulh ceza hakimlikleri ihdas edilmiştir. Masumiyet karinesi ihlal edilmiştir. Tutukluluk tedbir olmaktan çıkmış, cezaya dönüşmüştür. Delilden sanığa değil, sanıktan delile gitme yöntemine geçilmiştir. Gizli tanık üretilmiştir. Hükümlülerle pazarlık yapılmıştır. CD'ler ve ıslak imzalar imal edilmiştir. İddianameler emniyette hazırlanmış, emniyet savcılıkta ve hatta mahkemelerde davaları yönlendirmiştir. Sonucunda Genelkurmay Başkanı terör örgütü yöneticisi olarak suçlanmış ve müebbet hapse mahkum olmuştur. Yargı, TSK, Deniz Kuvvetleri ve aydınlarla hesaplaşmanın aleti haline getirilmiştir." 

HSYK'nın, siyasi talimatla işleyen bir kurum haline getirildiğini savunan Baykal, "O nedenle, Gezi davasında Beşiktaş Futbol Kulübü taraftarlarına dava açılmakta, bir gazetecilik faaliyeti casusluk suçlamasına sokulmakta, akademisyenler düşünce açıkladıkları için, gazeteciler bir yayın organına destek verdikleri için tutuklanabilmektedir." ifadesini kullandı. Baykal, düzenlemenin "yargıya yönelik müdahalelerin en kabası" olduğunu savunarak, artık hakimlik teminatı veya yargı bağımsızlığının kalmadığını ileri sürdü.  Düzenlemenin, hukukun temel ilkelerine ve anayasaya aykırı olduğunu ifade eden Baykal, Anayasa Mahkemesi karar alıncaya kadar "sıfırlanan üyeliklere" yeni atamaların yapılacağını kaydetti. 

"Hukuk, temel almak zorunda olduğumuz bir çerçevedir" 

Deniz Baykal, şunları vurguladı: 

"Elbette cemaatten talimat alan bir yüksek yargı mensubu hiçbir şekilde kabul edilemez. Ne yazık ki böyle bir durumun var olduğu da bir gerçektir. Tabii Türkiye bu noktaya kimler tarafından, hangi hesaplarla, hangi iş birliğiyle taşınmıştır? konusunu günü gelince ele alırız ama bugün, yargıdaki cemaat etkisinin kırılması gerektiği açıktır. 'Hukuk bir ihtiyaç varsa askıya alınabilir. Ancak bir ihtiyaç yoksa uygulanabilir' diye bir ilke olamaz. Hukuk, tüm sorunların çözümünde temel almak zorunda olduğumuz bir çerçevedir. Cemaat sorununu hukuk içinde çözmenin geçerli yolları vardır. Anayasa'nın 139'uncu maddesindeki 'meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler' ibaresi bireysel inceleme, soruşturma ve disiplin uygulamalarıyla bu sorunun çözülebileceğini gösteriyor."

"Gereken cevap vesayetçilere verilmiştir" 

AK Parti Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül ise Türkiye'nin AK Parti iktidarında hukukun hakim olduğu, her vatandaşın hakkını arayabildiği bir ülke olduğunu belirterek, AK Parti'nin icraatlarıyla, Türkiye'nin artık kanun devleti değil, hukuk devleti olma yolunda emin adımlarla ilerlemekte olduğunu söyledi. Gül, tasarıyla, yüksek mahkemelerin bir hukuki denetim yaparak, amacına uygun bir şekilde içtihat müessesesi haline gelmesinin amaçlandığını kaydetti. 

Tasarının amaçlarını anlatan Gül şöyle devam etti. 

"Türkiye köklü bir seçim ve demokrasi geleneğine sahiptir. Bu geleneğe vurulan ilk darbe 27 Mayıs 1960 darbesidir. Bu darbe ve 1961 anayasası ile tesis ve tahkim edilen vesayetçi anlayış birçok alanda olduğu gibi yargı alanında da milli iradeyi yok sayan tavır içinde olmuştur. 

Bu tavrın en önemli misyonu da sivil siyasetin alanını daraltarak, seçilmeden iktidar olmak isteyen bürokratik oligarşi ve vesayet odaklarını egemen kılmak olmuştur. Bu mücadeleye en güçlü cevabı AK Parti'nin iktidara gelişiyle, 3 Kasım 2002'de birAnadolu ihtilali ile gereken cevap vesayetçilere verilmiştir." 

"İktidar sandıktan çıkar" 

Vesayetçi anlayışın kendi gücünü pekiştirmek ve sivil siyasetin alanını daraltmak için en çok yargı kurumunu kullandığına dikkati çeken Gül, siyasi tarihi partiler mezarlığına çeviren anlayışın da bu anlayış olduğunu ve zaman zaman yargı kurumunun bir kısmının bu anlayışla ittifak halinde olduğunu söyledi. Gül, Sincan'da yürüyen tank kadar, yürekleri ve vicdanları yaralayan hukuk katliamlarına bütün Türkiye'nin şahit olduğuna işaret ederek, "İktidar, milletin irade koyduğu sandıktan çıkar ancak, yargıçların cübbesinden, cuntacıların silahından değil." diye konuştu. 

İktidarın yargısı olmayacağını, milletin yargısı olacağını ifade eden Gül, şunları vurguladı: 

"Yargı ve bürokrasi içerisine gizlenerek, Türkiye'de illegal yapı içerisine giren bir paralel yapı vakası var. Paralel yapının, yargı dahil hiçbir alanda faaliyet göstermesine asla müsade etmeyeceğiz. Bu AK Parti'nin meselesi değildir, Türkiye'nin beka meselesidir. Bütün muhalefet partilerine paralel yapıyla mücadelede, birlikte mücadele etme konusunda çağrıda bulunuyorum. 2002'den bugüne kadar gerçekleştirilen reformlarla çok önemli adımlar atılmıştır. Bu atamaları HSYK yapacak. Anayasada yazan bir hakkı Ahmet Necdet Sezer kullanınca anayasaya uygun oluyor daRecep Tayyip Erdoğan kullanırken niye rahatsız oluyorsunuz? Neden zorunuza gidiyor?"

Güncellenme Tarihi : 28.6.2016 10:14

İLGİLİ HABERLER