Gündem
  • 1.11.2003 13:08

DENKTAŞ: ''YUNANİSTAN, TERÖRLE, SAVAŞLA ALAMADIĞI KIBRIS'I GÜLERYÜZLE ALAMAYACAĞINI ANLAMALI''

AYHAN GONCA - SAFFET KASIM SAMSUN- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Yunanistan'ın, dün terörle, savaşla alamadığı Kıbrıs'ı bugün güleryüzle alamayacağını anlaması gerektiğini belirterek, Türkiye'nin de Kıbrıs konusundaki hissiyatının dünya tarafından anlaşılması gerektiğini söyledi. Tokat'ta, ''Kıbrıs'ta Son Durum'' konulu bir konferansa katılmak için THY'na ait tarifeli uçakla Samsun'a gelen KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, havaalanında samsun Valisi Mustafa Demir, Büyükşehir belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Sahra Sıhhiye Eğitim Merkez Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurbay Kıdemli Albay Mithat Sürenoğlu, askeri ve mülki erkan tarafından karşılanırken, Kamu-Sen ve Türk Ocağı üyeleri de pankartlarla karşılandı. VİP Salonu'nda dinlenirken basının sorularını cevaplandıran Denktaş, Türk milletinden, Kıbrıs'ı feda ederek uzlaşmaya yanaşacak tek kişi görmediğini söyledi. ''KIBRIS SORUNUNU BAŞLATAN DA SORUNU ÇÖZMEYEN DE RUM TARAFIDIR'' Her şeyden önce Kıbrıs'la ilgili baskıların yersiz ve haksız olduğunu ifade ederek, Kıbrıs meselesini başlatan tarafın Rumlar olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, ''Terörizme tevessül eden, uluslararası anlaşmalarla ortaya konmuş olan bir ortamda cumhuriyeti yıkıp buna sahip çıkmak isteyen, bunca yıldır meseleyi halletmeyen Rum tarafıdır. Çünkü, yanlış bir kararla, bu yıkımdan sonra kendilerine meşru Kıbrıs Hükümeti oldukları söylenmiş, bu muamele yapılmıştır. Buna dayanarak Kıbrıs meselesini halledilmiş bir yoldan, 'Kıbrıs meselesi 1974'te başladı' yalanını söyleyebiliyorlar ve 'Mesele Türk askerinin adadan çıkması ve göçmenlerin geri yerlerine dönmesi demektir' şeklinde takdimde bulunuyorlar. Bunu da kabul ettirmişlerdir. Bu Annan Planı diye önümüze konulan planda Klerides'in halkına söylediğine göre ki biz de katılıyoruz, Türk askerini adadan çıkarıyor ve bütün göçmenlerin geri dönmesini sağlıyor. Yani 100 bin insanımızın, halkımızın yarısının yeniden göçmen olmasını öngörüyor'' dedi. Yunanistan ve Kıbrıs Rum'unun, Kıbrıs meselesinden sorumlu olduğu halde AB'nin Türkiye'ye, ''Hallet de gel'' dediğini ve Kıbrıs meselesini bahane olarak kullandığını açıklayan KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, ''Türkiye'nin önüne Kıbrıs'ı, AB'ye girmekteki engel olarak koyuyorlar. Kıbrıs meselesi eğer herhangi bir tarafın AB'ye girmesine engelse, Rumlar'ın AB'ye girmesine engel olması lazım. AB'nin evvela Yunanistan ve Rumlar'a, 'Siz meseleyi halledin hukukun üstünlüğüne riayet edin. Kıbrıs Anayasası'nı siz yırttınız, attınız. Türkler'e eşit haklarını tanıyın ve ona göre meseleyi hallettikten sonra birlikte müracaat edin' demeleri lazımken bunu söylemiyorlar. AB, Kıbrıs Rum kesiminin yasadışı bir müracaatını kabul etti. Bizim de bu AB havucunu görerek, yasadışı muameleyi imzamızla yasalaştıracağımızı zannettiler, aldandılar. Çünkü, bizim imzamızı koymamız demek, Türkiye'nin Kıbrıs'tan çıkmasını, garanti anlaşmasının ortadan kalkmasını kabul etmemiz, kabul ettirmemiz anlamına gelir. Biz bunu yapmadık diye bütün dünya tarafından Rumlar ve bizdeki muhalifler de dahil, 'uzlaşmaz adam' diye ün saldık. Ama bu da bir baskı metodudur. 'Uzlaşır' desinler, 'Aferin' desinler diye kabul edilmeyecek şeyleri kabul edeceğimizi zannediyorlar'' şeklinde konuştu. ''GERÇEKLER ÜZERİNE ANLAŞMAYI İSTİYORUZ'' Türk hükümetinin de ortaya koyduğu gibi gerçekler üzerine anlaşmayı istediklerini vurgulayan Denktaş, ''Gerçekler nedir? Sayın Başbakanımız bunları sıralamıştır. 'Kıbrıs'ta iki halkın, iki demokrasinin, iki devletin varlığıdır ve Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devamıdır'. Bunları Annan Planı'nın içine monte etmeleri lazım ki mesele halledilsin. Ama Rum bunu kabul etmez, ne zaman eder, kendisine şimdi bizim seçimlerimizden sonra halkın iradesi, bu söylediğimiz gerçekleri de vurgulayınca eder. Eğer Rumlar'a bunca yıldır 'Meşru hükümetsin' diyenler ciddiyse, gerçekçiyse Rumlar'a, 'İşte iradeyi gördünüz, artık Kıbrıs'ın tamamen hükümeti olmadığını anlayınız. Türkler'in hükümeti olamayacağınızı kabul ediniz' derlerse, o zaman mesele hal yoluna girer. Ama Türkiye'nin haklı davasını Türk basınının yeterince desteklememesi bizi çok üzüyor. Türk basını, 'Türkiye Kıbrıs'ı verirse derhal AB'ye alınacakmış, kapılar açılacakmış' gibi bir hava içersinde. Türkiye'nin 1960'ta elde etmiş olduğu, 'Kıbrıs Türkiye'siz bir yere giremez' tedbirini yok farzediyorlar. Bu konuyu hiç ele almıyorlar. AB'yi, Yunanistan'ı suçlamıyorlar ve sanki Türkiye suçluymuş, Türk tarafı taviz vererek meseleyi halledebilirmiş gibi davranıyorlar. Bunlar bizi çok üzüyor'' diye konuştu. Türk ulusundan Kıbrıs'ı feda ederek uzlaşmaya yanaşacak, haysiyetsiz bir anlaşmaya ''Evet'' diyecek ve Türkiye'nin Kıbrıs'tan çıkmasını isteyecek tek kişi görmediğinin altını çizen Rauf Denktaş, ''Dün Türkiye, Yunanistan tarafından mecbur edilmiştir. Evlatlarını şehit etmek zorunda bırakılmıştır. Bir savaşa sürüklenmiştir. Bütün bunlar unutulmuş, Yunanistan sanki hiçbir şey yapmamış, Kıbrıs meselesinde duhulü yokmuş gibi Yunanistan'a hiçbir şey söyleyen yok. Herkes Türkiye'ye yükleniyor. Artık zannedersem basın hiç olmazsa Türk Hükümeti'nin yanında olduğunu göstermeli ve Yunanistan'ın Kıbrıs meselesindeki suçunu öne getirerek Yunanistan'ı doğru yola davet etmelidir. Yunanistan da Türk halkının bu güleryüzlü yaklaşımının Kıbrıs'ı yutmak için olduğunun anlaşıldığını anlamalıdır'' açıklamasını yaptı. ''TÜRKİYE'Yİ AB'YE ALMAMAK İÇİN NEDEN ARIYORLAR'' Bir gazetecinin sorusu üzerine, KKTC'nin Türk Hükümeti ile görüş ayrılığı olmadığına dikkat çeken Denktaş, Türkiye'nin Kıbrıs meselesi dahil bütün meselelerine, tabiatıyla Türkiye'nin yüceliğinden bakıp çalışmak mecburiyetinde olduğunu vurguladı. Denktaş, ''Türkiye ile temelde hiçbir ayrılık yoktur. Temel gerçeklerdir. Gerçekler de iki devletin varlığı, Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki haklarıdır. Bu hakkın varolduğunu kimse altını çizerek yazıp, söylemiyor. Dünya da zannediyor ki; Türkiye'nin böyle bir hakkı yoktur veyahut Türkiye bu hakta ısrar etmeyecektir. Halbuki her defasında Türkiye dünyaya nota vermektedir. Demektedir ki dünyaya; 'Benim bu hakkım vardır. Bensiz Kıbrıs'ı alamazsınız.' Bu tema işlendiğinde göreceksiniz ki, Türkiye'nin daha çabuk AB'ye alınmasının yolu açılacaktır, eğer AB Türkiye'yi üye yapmakta kararlıysa ve ciddiyse. Türkiye'yi istemeyen üyeler vardır. Bana o Türkiye'ye yardımcı olan üyelerin temsilcileri bu gerçeği söylüyorlar. Kıbrıs meselesini bir neden olarak kullanıyorlar. 'Onun için Sen yumuşa' diyorlar bana. Peki ben burada yumuşadım, Türkiye'de gözünü kapadı, Kıbrıs'tan Türkiye çekildi. Türkiye'nin AB'ye girmesini istemeyenler başka neden bulmayacak mı? Arkasından Ege gelmeyecek mi, arkasından diğer konular gelmeyecek mi? Gelecek tabii. Madem maksat, neden arıyorlar, çok bulacaklar. Onun için Kıbrıs meselesi Türkiye'nin bu haklarının kabulü ile halledilebilir. Yani Türkiye'siz Kıbrıs bütünüyle AB'ye giremez. Bu hakkını ümit ederim ki basın kamuoyuna mal eder ve kamuoyu Kıbrıs üzerindeki heyecanı bu gerçeği de kavrayacak bir şekle girer. Dünya da Türkiye'nin bu konudaki elinin çok kuvvetli olduğunu görür'' şeklinde konuştu. KKTC'de yapılacak olan seçimler konusundaki tarafgirlikle ilgili soruyu da cevaplandıran Denktaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''SEÇİMLERDE DIŞ ETKİLER VAR'' ''Seçimler konusunda dış etkiler maalesef var. AB para saçıyor ve taraf tutmuştur. Amerika, İngiltere taraf tutmuştur. Gözle görülür bir şekilde bunlar müdahale etmektedirler ve hiç sıkılmadan da Türkiye'ye 'Aman müdahale etme, seçimler şeffaf olsun' demektedirler. Türkiye'nin müdahale ettiği ve edeceği yok. Buna da gerek yok. Çünkü, halkımızın büyük bir çoğunluğu, mayası sağlam, Anavatanı'na bağlı, Annan Planı'nın kendilerini nereye götürebileceğini bilen bir halktır. Bunu zaten Simitis açıklamıştır Rum tarafına. 'Merak etmeyiniz, Annan Planı Ulusal Rum Konseyi'nin 1989 kararını içermektedir' demiştir. O karar 4-5 paragraflık bir karardır. Bunlar dan iki tanesi Türk askerinin adadan çıkması, Türk garantisinin ortadan kalkmasıdır. Bütün göçmenlerin geri dönmesidir. Türkiye'den gelenlerin tümünün adadan çıkmasıdır. Tek devlettir. Tek egemenliktir. Yani biz neye 'hayır' diyorsak hepsini içermektedir. Bu nedenle bunca zamandır bu mesele halledilemiyor. Bu karar orada olduğu sürece hiç bir Rum lideri bizimle uzlaşamaz. Bizim istediğimiz kriterlere gelemez. Bunu kimse görmüyor. Düşünmüyor. 'Kıbrıs meselesini hallediniz' Nasıl halledelim? 'Rumlar'ın meşru hükümet olduğunu, meşru hükümet olarak AB'ye müracaat ettiklerini kabul ediniz, yamalanınız, gidiniz, bu işi bitiriniz. Türkiye'nin elini ayağını, askerini de Kıbrıs'tan çıkarınız' demektedirler. Kıbrıs meselesi daima milli meseledir. 1960 anlaşmaları bu yüzden Türkiye'yi garantör devlet olarak almıştır. O garantörlüğün gereği yapılmıştır, şehitler verilmiştir. Türkiye, Kıbrıs için dünyanın parasını harcamıştır, harcamaya devam etmektedir. Allah hepinizden razı olsun. Türkiye kararlılığını göstermektedir. Şimdi bu Yunanistan'ın da süttün ak çıkmış kaşık olmadığı meselesi de artık iyice işlenmelidir. Yunanistan da terörle savaşla alamadığı Kıbrıs'ı, güleryüzle alamayacağını anlar. Dünya da Kıbrıs meselesinde Türkiye'nin hissiyatını anlamış olur.'' Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:58

İLGİLİ HABERLER