Eski Devlet Bakanı ve CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş, hükümetin, TBMM'de önemli bir çoğunluğa sahip olması nedeniyle koalisyon hükümetlerinin yaşadığı bir sürü olumsuzluğu teknik olarak yenebileceğini belirterek, ''Bunu başarmaları birliktelik içinde, yapıcı biçimde olur. Ama, maalesef o birliktelik hızlı bozuldu gibi gözüküyor'' dedi.
Ekonomistler Platformu'nun anketinde, üyeler tarafından ''Yılın Ekonomisti'' ve ''Yılın Onur Konuğu'' seçilen Derviş'e ödülü, İstanbul'da düzenlenen törenle verildi.
Derviş, yaptığı konuşmada, ekonomi politikalarının başarısı için arkasında güçlü politik ve toplumsal destek bulunmasının önemli olduğunu anlatarak, ''2000 yılında uygulanan programın arkasında politik, toplumsal destek yoktu. Dolayısıyla başarılı olması mümkün değildi. Bunun bedeli de 2001 yılında ödendi'' dedi.
Ekonomik programın başarısında, bakanlıklar, hazine-maliye arasındaki uyumun, özel sektörle ilişkinin de önemli olduğunu belirten Derviş, kendi siyasi tecrübesine değinerek, şunları dile getirdi:
''Maalesef bu uygulama düzeni koalisyon döneminde çok çok kötüydü. Uygulama düzenini doğru kurmak, parçalanmış siyasi yapı içinde mümkün değildi. 10 Eylül'de kara kara düşünüyordum; (Bu kadar parçalanmış bir yapıda ne kadar devam edeceğim, ayrılsam daha iyi olur) derken, 11 Eylül oldu ve 8 ay daha devam ettim.'' Türkiye'nin 1990'lı yıllardan beri kötü süreç içerisine girdiğini ifade ederek, yüksek enflasyon ve yüksek faiz nedeniyle gerçek büyümeye geçilemediğini ve bunun sonucunda gelir dağılımının bozulduğunu anlatan Derviş, ''Rantiye sınıfı çok büyük bir kayba uğramıyor, her şeye rağmen iyi para kazanabiliyor'' diye konuştu.
''DALGALI KUR FAHİŞ HATALARI ÖNLÜYOR''
Derviş, reel faizlerin düşmesi gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
''Krizi tam olarak yenmek gerekiyor. Dolayısıyla bir ekonomi yönetimi, (inanarak bu işi çözeceğiz, borç yükünü azaltacağız, sıkı maliye politikası uygulayacağız, yüksek enflasyonu bitireceğiz) demeden bu faizi indiremeyiz. Faizler, Kasım'da yüzde 50'nin altına indi. Sonra yine 15-20 puan arttı. Bir şey mi değişti arttı? Beklentiler, inançlar değişti ve maalesef aynen eski noktaya geldik. Uygulayıcı, programa sanki inanmıyor. O inanmıyorsa insanlar da inanmaz. Dolayısıyla dalgalı kurun her şeyi halletmesi mümkün değil. Dalgalı kur çok büyük fahiş hataları önlüyor. Ama işin esasını çözemiyor. Sıkı maliye programına ihtiyaç var.'' Küreselleşmeye de değinen Derviş, dünyada tarımdan barışa kadar her sorunu küresel çerçevede düşünerek çözmek gerektiğini belirtti. Derviş, ''Dünyamız uluslararası dayanışma içinde olmazsa, herkes tek başına hareket etmeye kalkarsa, süper güç her istediğini sadece gücüne dayanarak yapmaya kalkarsa büyük bir kargaşa içine gireceğiz ve sorunlar, terör çok daha büyüyecektir. Uluslararası işbirliği önemli'' diye konuştu.
Derviş, Türkiye'nin küreselleşme sırasında AB içinde yer almasının son derece önemli olduğunu kaydetti.
''HÜKÜMETİN KENDİ PROGRAMINA İNANMASI LAZIM''
Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Derviş, bir soru üzerine, 18 aylık siyaset döneminde yaptıklarından pişman olmadığını söyledi.
Derviş, ''Ekip olarak belli katkılarımız oldu. 2002'de büyüme oldu, enflasyon düştü. Dolayısıyla bazı şeyleri başardık. Fakat aynı zamanda köklü bir değişiklik getirmek siyasal bir olaydır. Biz ancak yangını söndürebildik, Türkiye'nin uçuruma yuvarlanmasını durdurabildik'' dedi.
Hükümetin arkasında güçlü toplumsal destek olup olmadığının sorulması üzerine Derviş, hükümetin, TBMM'de ciddi bir çoğunluğa sahip olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
''Bu nedenle koalisyon hükümetlerinin yaşadığı bir sürü olumsuzluğu bu hükümet teknik olarak yenebilir. Bunu başarmaları birliktelik içinde, yapıcı biçimde olur. Bu şekilde Türkiye'nin sorunlarını çözerlerse muhalefette olmamıza rağmen bunu destekleriz. Ama, maalesef o birliktelik hızlı bozuldu gibi gözüküyor. Belki de uluslararası meseleler ağır yük oluşturdu. Bunu görmek için beklememiz lazım. Ama iyi yönetim olması, her kafadan bir ses çıkmaması gerekir. Bir de kendi programına inanması ve bu inancı topluma vermesi lazım. Eğer yüzde 6.5 faiz dışı fazla Türkiye için iyiyse, o zaman bunu uygulamalı. Değilse uygulamamalı. Ama hem uyguluyor, hem inanmıyoruz. Bu çok yanlış bir şey. Bu geçmişte de oldu. Bu sefer de aynı şey biraz devam ediyor. Borç yükü ciddi biçimde indirilmeli. Burada hükümetin inançlı şekilde hareket etmesi lazım.''
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:24