Ekonomi
  • 30.4.2002 11:33

DERVİŞ'İN ENFLASYON SIKINTISI

KAYNAK : Haber Vitrini Devlet Bakanı Kemal Derviş, enflasyonun düşmekte, yüksek enflasyon beklentilerinin de kırılmakta olduğunu bildirdi. Derviş, International Herald Tribune ve Financial Times tarafından düzenlenen ''Türkiye'de Yatırım Olanakları'' konulu uluslararası konferansın açılışında yaptığı konuşmada, 2 ay öncesi Bursa, Adapazarı bölgesinde fabrikalara, iş çevresine yaptığı gezi sırasında enflasyonda yüzde 55-65 gibi rakamlar verildiğine işaret etti. Merkez Bankası'nın son araştırmasında, beklentilerin yüzde 37'ler düzeyinde olduğunu hatırlatan Derviş, bu oranın yüzde 30-35'lere, hatta daha aşağılara gideceği görüşünü dile getirdi. Bunun büyük fırsat verdiğini belirten Derviş, ''Önümüzdeki yaz ayları var. Düşük enflasyon gündeme geliyor. Türkiye'nin kaçırdığı fırsatları yakalama şansı olacak. Biz bu fırsatı yakalamak durumundayız. Temel mesaj, enflasyonun inmekte, beklentilerin kırılmakta olduğu'' dedi. Derviş, bunun tarihi fırsat olduğunu belirterek, Türkiye'nin enflasyonu yüzde 35'in altına indirilirse, önümüzdeki yıl inandırıcılığın artacağını vurguladı. Bağımsız bir Merkez Bankası'nın düşük enflasyonun en iyi garantisi olduğunu belirten Derviş, bu yılki büyüme hedefinin yüzde 3 olduğunu hatırlatarak, bu hedefe ulaşılabileceğini düşündüğünü söyledi. Bunun taleple de doğru orantılı olduğuna dikkat çeken Derviş, çok hassas denge oluşturmak, enflasyonu artıracak herhangi bir bir politika gütmemek gerektiğini vurguladı. Kemal Derviş, ''Talebin canlandırılmasının ucuz bir yöntemle yapılması lüksüne sahip değiliz'' dedi. Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye'nin yine bu yıl müthiş bir dinamizm ve esnekliğe sahip olduğunu kanıtladığını belirterek, ''Bu öyle bir dinamizm ve esneklik ki Türkiye'nin dışında pek az ülkede görüyoruz. Ben geleceğin çok çok parlak olacağına inanıyorum'' dedi. Derviş, International Herald Tribune ve Financial Times tarafından düzenlenen ''Türkiye'de Yatırım Olanakları'' konulu uluslararası konferansta yaptığı konuşmada, programın zorlukları ve kazanımları üzerine bilgi verirken bütün sorunların aslında temel nedeninin, yaşanılan kronik yüksek enflasyondan kaynaklandığını ifade etti. Kemal Derviş, son 10 yıllık döneme bakıldığında kronik enflasyonun hükümetin harcamalarından kaynaklanan temel bozukluğa dayandığının görüldüğünü vurguladı. Türkiye'deki enflasyonun yıllar içerisinde kendisine ait bir momentuma sahip olduğunu görmenin önemine işaret eden Derviş, şunları kaydetti: ''Mali dengeleri gözden geçirdiğimiz zaman özellikle 1990'lı yılların ortalarından itibaren Türkiye'nin çok önemli mali açıktan şikayetçi olmadığını görürüz. Çünkü Türkiye'deki devalüasyon-enflasyon zinciri kendi kendini finanse eden bir momentuma kavuşmuştu ve bu öyle bir hale gelmişti ki yüksek enflasyon oranı yüzünden beklentiler açık değildi ve enflasyonun artışı nedeniyle parayı kullanan insanların bu yüksek enflasyon oranına göre davrandıklarını gördük. Dolayısıyla müthiş bir iç borçlanma yoluna gidilmişti. Bu her zaman aklımızda tutmamız gereken bir veridir. 90'lı yılların ikinci yarısında olan biteni hep aklımızda tutmamız gerekir. Çünkü hiç bir ülke yüzde 20'yi aşan reel faiz oranlarıyla sürekli yaşamayı başaramaz. Dolayısıyla programımızda bu faiz oranlarını olması gereken yüzde 6 gibi bir reel düzeye geri çekmek zorundaydık. Meksika örneğine de baktığımız zaman reel faiz oranlarının yüzde 10'u aşmaması gerekir.'' REEL FAİZ ORANI AŞAĞI ÇEKİLMELİ Enflasyonu aşağı çekmeden reel faiz oranının yüzde 10'un altına düşürülemeyeceğini belirten Derviş, özellikle makro ekonomik düzeyde kur politikasını saptarken reel faiz oranının aşağı çekilmesi gerektiğini kaydetti. 2000 yılının programına bakıldığında enflasyonu aşağı çekmek gibi önemli bir hedefe kilitlenmek zorunda olunduğunu ifade eden Derviş, enflasyonu düşürmenin pahalı bir işlem ve kurda çıpa politikasını uygulamadan enflasyonu aşağı çekmek istenmesi durumunda bunun daha da masraflı bir süreç olacağına dikkat çekti. Kemal Derviş, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''2000 yılında Türkiye'nin pozisyonunu gözden geçirirsek kur tavsiyelerini gözden ırak tutmamalıyız. Son derece ortodoks, mali ve finans politikalarını uygulamadan enflasyonu aşağı çekmek için nominal kur çıpası politikasını uyguladık. Böylece makro ekonomik düzeyde uyguladığımız bu politika Türkiye'yi resesyondan uzak tutarak enflasyon oranını aşağı çekme yoluna götürmüştür. 2000 yılında böyle düşünülmüştü ama detayları açıklamaya sıra gelince aslında istediğimizi elde edemedik. Çünkü 2000 yılında uyguladığımız fiskal politikalar olması gerektiği kadar sert değildi. Çünkü kur çıpası politikasını benimserseniz, kur çıpasını geçerli kılmak için sürekli piyasaya likidite pompalamanız gerekir. Türkiye'de 2000 yılındaki bankacılık sektörünün durumu, o sırada kararlaştırılan makro düzeydeki bu politikanın sürekli kılınmasını desteklemedi. Bu sorunu yaşayan tek ülke biz değiliz. Pek çok ülke de aynı sorunu yaşadı. Kur çıpası politikasının uygulandığı ülkelerde istenen sonuç elde edilemedi. Bulgaristan'a bakın ve bütün diğer bu ülkeler aynı tür yeni bir krizin içine düştüler.'' Kemal Derviş, şu sırada makro ekonomik dinamikler dikkate alındığında önemli bir noktada bulunulduğunu, dalgalı kur politikasını uygulayarak bazı kazanımlar elde edildiğini anlattı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:42

İLGİLİ HABERLER