Ekonomi
  • 30.4.2002 11:27

MERKEZ BANKASI FAİZ DÜŞÜRDÜ

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA- Merkez Bankası gecelik ve bir haftalık borçlanma faizi oranlarını düşürdü. Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamaya göre, gecelik borçlanma faiz oranı yüzde 51'den yüzde 48'e, borç verme faiz oranı da yüzde 58'den yüzde 55'e çekildi. Banka, ayrıca bir haftalık borçlanma faiz oranın da yüzde 52'den yüzde 49'a düşürdü. Merkez Bankası, enflasyonla mücadelede temel politika aracının kısa vadeli faiz oranları olduğunu belirterek, kısa vadeli faiz oranlarını sadece enflasyonu düşürme hedefi doğrultusunda kullandığını bildirdi. Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamada, Banka'nın aynı doğrultuda sürekli olarak yaptığı açıklamalara karşın, faiz oranlarının başka amaçlar doğrultusunda da değiştirilmesi gerektiğine ilişkin görüşlerin kimi çevrelerce zaman zaman gündeme getirildiği hatırlatıldı. Merkez Bankası'nın faiz politikasını enflasyon dışındaki değişkenlere bakarak saptamadığı ve yasası gereği saptamayacağı vurgulanan açıklamada, şöyle devam edildi: 'Farklı bir ifadeyle, dış ticaret dengesi, bankacılık sisteminde ve şirketler kesiminde oluşabilecek pozisyon açıkları, reel faizler ya da kurların düzeyi faiz politikamızı saptarken dikkate alınan temel büyüklükler değildir. Şüphesiz, enflasyon öngörülerimize dayanılarak yapılan faiz değişiklikleri bu ve benzeri değişkenleri etkilemektedir.'' ''ÖNEMLİ BAŞARILAR ELDE EDİLDİ'' Uygulanmakta olan programın temel amaçlarından birinin de mali sistemin gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sağlıklı bir yapıya kavuşturulması olduğu ifade edilen açıklamada, bugüne kadar bu amaç çerçevesinde yapılan uygulamalarda önemli başarıların elde edildiği bildirildi. Açıklamada, şöyle denildi: ''Şüphesiz, mali sistemini giderek güçlendiren ekonomilerde, diğer ekonomik değişkenlerde olduğu gibi, kurlarda da aşırı dalgalanma olasılığı azalmaktadır. Bu temel saptamadan yola çıkarak ve geçmişte yaşanan tecrübelerin ışığında, Merkez Bankası, diğer risklerin yanısıra döviz açık ya da fazla pozisyonu taşınmasının getirdiği risklere dikkat çekmektedir. Merkez Bankası tarafından kur riskine yönelik olarak yapılan uyarıların, kurların mevcut düzeyine yönelik bir rahatsızlığın ifadesi olarak yorumlanmaması gerekir.'' ''PİYASA YAKINDAN İZLENECEK'' Açıklamaya göre, Merkez Bankası, önümüzdeki dönemde de döviz piyasasını yakından takip etmeye devam edecek. Bu amaç doğrultusunda ''Döviz, Efektif ve Vadeli Döviz İşlemleri Takip Sistemi''nin hazırlandığı belirtilen açıklamada, yarından başlamak üzere Türkiye'de kurulmuş veya şube açmak suretiyle Türkiye'de faaliyet gösteren bankalar ve özel finans kurumlarınca gerçekleştirilen Türk Lirası karşılığı döviz ve efektif alım-satım işlemlerinin hacminin günlük bazda detaylı olarak izleneceği bildirildi. Açıklamada, ''Ayrıca, döviz açık pozisyonuna ilişkin gerekli denetimler Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nca yerine getirilmekte ve karşılaşılabilecek risklere ilişkin önlemler alınmaktadır'' denildi. Yüksek reel faizlerin döviz açık pozisyonunu teşvik ettiği, bu nedenle Merkez Bankası'nın faizlerinin düşürülmesi gerektiğine ilişkin görüşlerin ileri sürülebildiği hatırlatılan açıklamada, yüksek reel faizlerin, geçmişte yaşanan krizler ve uzun süreli yüksek ve dalgalı enflasyondan kaynaklanan risklerin bir sonucu olduğu bildirildi. Açıklamada, şöyle denildi: ''Reel faizler ancak ve ancak yapısal reformların kesintisiz yerine getirilmesi, mali disiplinin korunması, enflasyonun kontrol altına alınması ve Hazine borçlanmasının sürdürülebilirliğinin devamı ile kalıcı olarak daha düşük düzeylere inecektir.'' Merkez Bankası, gelecek dönem enflasyonuna ilişkin iyimserliğinin devam ettiğini bildirdi. Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada, yapısal reformların kesintisiz sürdürülmesi ile enflasyonu etkileyen temel değişkenlerdeki gelişmelerin bu iyimserliğin temel nedenleri olduğu belirtildi. Temel değişkenlerden girdi maliyetlerindeki gelişmelerin olumlu olduğu ifade edilen açıklamada, Kasım 2001-Mart 2002 döneminde aylık ortalamalara göre, Türk Lirası karşısında ABD Doları'nın yüzde 15,2, Euro'nun ise yüzde 18,2 oranında değer kaybettiği, girdi maliyetleri üzerinde önemli etkisi olan kamu fiyatlarının ise sadece yüzde 8,4 oranında artığı hatırlatıldı. Güncel veriler bulunmamakla birlikte, 2001 yılının son çeyreğinde imalat sanayi saat başı işçilik ücretlerinin sadece yüzde 6,5 düzeyinde artığı ve dönem enflasyonunun altında kaldığı ifade edilen açıklamada, şöyle denildi: ''Ücret artışlarının yılın ilk üç ayında da sınırlı artış gösterdiği tahmin edilmektedir. Bu veriler ışığında, girdi maliyetlerinin önemli bir enflasyonist baskı yaratmadığı, özellikle kurlardaki gerilemenin gecikmeli etkilerinin önümüzdeki dönem enflasyonuna da olumlu yansımalarının devam edeceği düşünülmektedir.'' ''İYİMSERLİK DEVAM EDİYOR'' Enflasyon bekleyişlerindeki iyileşmenin devam ettiği kaydedilen açıklamada, yasa ile konulan fiyat istikrarı temel amacı dışında kalan amaçlar için faiz değişikliklerine gidilmesinin, ekonomik birimlere Merkez Bankası'nın amaçları hakkında karışık sinyaller verilmesi anlamına geleceği, risk primini ve dolayısıyla reel faizleri yükseltecek yanlış bir uygulama olacağı hatırlatıldı. Merkez Bankası'nın ve uygulanan programın böyle bir ''yanlışlığa düşme lüksü'' olmadığı ifade edilen açıklamada, ''Bu noktanın herkes tarafından çok iyi anlaşılmasında büyük yarar vardır'' denildi. Diğer yandan, son dönemde, gerek talep gerekse arz tarafından olumlu işaretler alındığı, sanayi üretim endeksi ve kapasite kullanım oranlarında yükseliş eğiliminin devam ettiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi: ''Mart ayı özel sektör imalat sanayi kapasite kullanım oranlarının Kasım 2000 krizinden bu yana ilk defa yüzde 70 düzeyinin üzerine çıkarak yüzde 71,3 olarak gerçekleşmesi ve Mart ayındaki ithalattan alınan katma değer vergisindeki sıçrama, üretimdeki canlanmaya ilişkin işaretler olarak algılanmaktadır.'' TALEP ARTIŞI Üretimdeki artış işaretlerine paralel olarak, çeşitli firmaların açıklamaları talepte de canlanma işaretlerinin mevcut olduğu izlenimi verdiği kaydedilen açıklamada, ''Ancak, talepteki artışın şimdilik belirgin bir enflasyonist baskı yaratmayacağı düşünülmektedir'' ifadesine yer verildi. Açıklamada, şöyle devam edildi: ''Enflasyonla mücadelenin üretim kaybına neden olmaksızın yürütülebilmesinin, yapısal reformların kesintisiz sürdürülmesi yanında, kamu ve özel kesimin enflasyon hedefi ile uyumlu fiyat ve gelirler politikaları izlemeleri ile mümkün olabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Bu çerçevede, özel kesimin talepte meydana gelebilecek artışları, kısa dönemli bir bakış açısı ile kar marjlarını artırma fırsatı olarak görmemesi, ücret ve fiyat politikalarını enflasyon hedefi çerçevesinde belirlemesi önem kazanmaktadır. Bu husus, gelecek dönemdeki faiz oranlarının belirlenmesinde Merkez Bankası'nın enflasyonu belirleyen temel değişkenlerdeki gelişmeler ve enflasyon beklentileri yanında kamu ve özel kesimin fiyatlama davranışlarını da dikkate alacağı gerçeği çerçevesinde değerlendirilmelidir.'' FAİZ ORANLARI Açıklamada, bu değerlendirmeler ışığında, Merkez Bankası bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Repo-Ters Repo Pazarı'nda uygulanmakta olan kısa vadeli faiz oranlarının bugünden itibaren yeniden belirlendiği bildirildi. Buna göre, gecelik faiz oranlarından, borçlanma faiz oranı yüzde 51'den yüzde 48'e düşürülürken, borç verme faiz oranı yüzde 58'den yüzde 55'e düşürüldü. Bir haftalık borçlanma faiz oranı ise yüzde 52'den yüzde 49'a çekildi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:42

İLGİLİ HABERLER