Gündem
  • 10.1.2004 14:13

DIŞİŞLERİ BAKANI GÜL: KAFKASYA BÖLGESİ STRATEJİK ÖNEMİNİ KORUMAKTADIR

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye'nin Orta Asya'ya açılan kapısı olan ve tarihte İpek Yolu ile önem kazanan Kafkasya bölgesinin, günümüzde de Doğu-Batı enerji ve ulaştırma koridorlarıyla stratejik önemini koruduğunu bildirdi. Gül, Bakü Devlet Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, Kafkas bölgesindeki istikrasızlığın bölge ülkeleri açısından olumsuz etkiler yarattığına işaret ederek, kalıcı istikrar ve işbirliği ortamının Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan tarafından gerçekleştirilebileceğini belirtti. Türkiye'nin, SSCB'nin dağılmasından sonra bölge ülkelerinin bağımsızlığını ayrım gözetmeden tanıdığına dikkati çeken Gül, bölge ülkeleriyle ilişkiler konusunda da Azerbaycan'a kendi ekonomik sorunlarına rağmen yardım ettiğini vurguladı. Gürcistan ile ilişkilerin de sağlam dostluk ve işbirliği zemininde yürütüldüğünü anlatan Gül, ''Türkiye, Gürcistan'ın toprak bütünlüğünün korunmasına ve ülkede istikrarın sağlanmasına büyük önem atfetmektedir. Bu komşumuzun içinden geçmekte olduğu zor dönemde, geçmişte olduğu gibi elimizden gelen yardımı yapmaya devam etmekteyiz'' dedi. Ermenistan ile diplomatik ilişkinin herkes tarafından bilinen nedenlerle kurulmadığını, ancak iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine karşı olmadıklarını belirten Gül, şöyle devam etti: ''Ermenistan, uluslararası hukuk kurallarına riayet etmelidir. Geçmişiyle barışma yönünde nihai seçimini yaparak tarihi yargılamaktan vazgeçmeli. Komşularıyla sorunlarını çözmek için ciddi bir irade göstermelidir. Ermenistan, bu yönde bir yaklaşım benimsediğini açıkça ortaya koyarsa bu ülkeyle ilişkilerimizin yanı sıra Azeri-Ermeni ilişkileri ve bölge barışı, istikrarı ve refahı açısından herkesin yararına somut getirileri olacaktır.'' Gül, Türkiye'nin BTC ve BTE gibi enerji projeleri, KEİ gibi uluslararası kuruluşlardaki faaliyetler ve bölge ülkeleriyle zirve toplantıları düzenleyerek, Güney Kafkasya bölgesinde istikrar ve refah ortamının yaratılması için üstüne düşeni yaptığını da kaydetti. TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI Konuşmasında Türkiye'nin dış politikasına da genel hatlarıyla değinen Abdullah Gül, ''Türk dış politikasının birinci önceliği, kendi coğrafyasında barış ve istikrarın korunması ve geliştirilmesine katkıda bulunmak, komşu ülkeler ve bölgedeki devletlerle bir refah ve işbirliği kuşağı yaratmaktır'' dedi. Türkiye'nin Akdeniz, Karadeniz, Balkanlar, Kafkasya, ve Ortadoğu gibi birden fazla coğrafyaya ait olduğuna işaret eden Gül, ''Bu durum, çok boyutlu, dengeli ve dinamik bir dış politika izlenmesini gerekli kılmaktadır'' diye konuştu. Gül, Türkiye'nin ABD ile işbirliğinin yanı sıra AB'ye üyelik sürecinin devam ettiğini, Balkanlar, Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeyi sürdürdüğünü ve ''birbiriyle çelişen değil, birbirini tamamlayan boyutlarla işbirliği kuşağı oluşturma gayreti içinde olduklarını'' bildirdi. ''AB'ye katılım sürecinde 2004 belirleyici bir yıl olacaktır. Beklentimiz ve gayretlerimiz 2004 yılı sonunda ülkemizle tam üyelik müzakerelerine başlanması kararının alınması yönündedir'' diyen Gül, bunun gerçekleşmesi durumunda AB'nin sınırlarının Kafkaslara kadar uzanmış olacağını ve bölgenin istikrar ve kalkınması için ayrı bir değer oluşturacağını kaydetti. Dışişleri Bakanı Gül, Kıbrıs konusunda ise adil ve kalıcı bir çözüm bulunmasının Türkiye ve KKTC'nin ortak arzusu ve hedefi olduğunu söyleyerek, ''Türkiye'nin bunun için gerekli iradeye sahip olduğunu, KKTC'deki hükümet kurma çalışmalarından sonra Ada'daki Türk ve Rum toplumları arasındaki müzakere sürecinin tekrar başlamasını kuvvetle teşvik ettiklerini'' dile getirdi. Abdullah Gül, Türk dış politikasında Rusya'nın önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, ''Avrasya bölgesindeki dinamikleri etkileme kapasitesine sahip bu ülkeyle ilişkilerimizin karşılıklı menfaatlere hizmet edecek şekilde geliştirilmesine önem veriyoruz'' dedi. Ortadoğu'nun siyasi sorunlardan, kitle imha silahlarından, terörizm ve sosyal ekonomik sorunlardan arındırılmasının herkesin çıkarına olduğunu anlatan Gül, Irak'taki durumun da bir an önce normale dönmesi ve bu ülkenin uluslararası platformlarda hak ettiği yeri alması gerektiğini ifade etti. IRAK VE ORTADOĞU Türkiye'nin Irak konusunda sorunun başlamasından itibaren ilkeli bir siyaset izlediğini, öncelikle savaşın önlenmesi için çalıştıklarını, savaşın kaçınılmazlığının ortaya çıkmasından sonra da en az can ve mal kaybıyla atlatılması için çaba harcadıklarını anlatan Abdullah Gül, şöyle dedi: ''Türkiye, Irak'ın geleceği şekillendirilirken vazgeçilmez olarak gördüğü toprak bütünlüğünün, siyasi birliğinin ve egemenliğinin her koşulda korunması, Irak'ın doğal zenginliklerinden halkın tüm kesimlerinin ortak yararlanması ilkelerinin gözetilmesi gerektiğin düşünmektedir. Irak'a insani yardımların ana arteri olan Türkiye, bu komşu ülkenin insani yardım ihtiyaçlarının karşılanmasına ve yeniden imarına katkıda bulunmaya devam etmektedir.'' İsrail ile Filistin arasındaki gerilimin bölgesel ve Küresel istikrarı tehdit edecek soyutlara ulaştığına dikkati çeken Abdullah Gül, bu konuda ''yol haritası''nı desteklediklerini belirtti. Her iki tarafın güvenine sahip Türkiye'nin bölgedeki şiddet sarmalının sona erdirilmesi ve barış sürecinin rayına oturtulması için çabalarını sürdürdüğünü dile getiren Gül, ayrıca Filistin halkının ekonomik sorunlarının azaltılmasına yönelik yeni girişimiler başlatıldığını kaydetti. Konuşmasından sonra izleyicilerin sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Bakü Devlet Üniversitesi diplomalarının denkliğinin tanınmamasıyla ilgili bir soru üzerine, dönüşünde konuyu YÖK'e ileteceğini belirtti. Gül, ayrıca üniversiteler ve ilgili kuruluşlarla birlikte yeni bir YÖK taslağı hazırlandığını, yeni düzenlemeden sonra eğitim düzeyinin aynı olmasının belirlenmesiyle bu tür sorunların çözümünün daha kolay olacağını kaydetti. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:25

İLGİLİ HABERLER