
ECZANELERE DESTEK İÇİN HÜKÜMETE KARŞI DAYANIŞMA KARARI
Türk Eczacılar Birliği Genel Sekreteri Özgür Özel, Başbakan Erdoğan'ın, marketlerle ilaç satışına izin verilebileceği yönündeki açıklamasını, eczacıların örgütlülüğünü kırmaya ve teker teker sözleşme yapmak için zorlamaya dönük bir hamle olarak değerlendirerek, ABD'nin yanlış ilaç kullanımında dünyaya fark atan bir ülke olduğuna dikkat çekti.
ZAFER ÇAKMAK/ANKARA
Sağlık çalışanlarına ve eczacılara yönelik haksız uygulamalara karşı dayanışma kararı alan sağlık örgütleri bugün Türk Eczacılar Birliği'nde ortak basın toplantısı yaptı. Basın toplantısına Türk Tabipler Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Hemşireler Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği yöneticileri katıldı.
Türk Eczacılar Birliği Genel Sekreteri Özel, vatandaşlarına sağlık hizmeti sunma zorunluluğu bulunan hükümetin eczanelerle yaptığı sözleşmeleri feshederek halkın ilaca erişiminin kısıtlanmasını doğuracak ve eczacılık mesleğinin geleceğini tehdit edecek uygulamalarını şaşkınlıkla karşıladıklarını söyledi.
Eczacılar ile eczacıların örgütü olan Türk Eczacılar Birliği arasındaki örgütsel bağı kopararak bir mesleğin mensuplarını örgütsüz bırakma girişimini demokrasi ayıbı olarak değerlendirdiklerini ifade eden Özel, bu tavrın, örgütlenme özgürlüğüne karşı girişilen anti demokratik bir uygulama olduğunu savundu.
Özel, sağlık alanındaki gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatmak üzere bütün sağlıkçılar olarak bir arada seslerini yükselteceklerini ifade etti. Sağlık örgütleri olarak 2010 yılında da mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini söyleyen Özel, "2010 yılını sağlığın hak olduğu bir ülke yaratmak ve özlük haklarımıza sahip çıkmak üzere sağlıkçıların mücadele yılı olarak ilan ediyoruz" dedi.
Özel, açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Başbakan Erdoğan'ın, büyük marketlerde ilaç satışına izin verebilecekleri yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Özel, ABD tipi market eczanelerinin, eczacılardan çok halk sağlığını tehdit ettiğini vurguladı. Bu örneğin, anlatıldığı biçimiyle sadece ABD'de ve sadece 17 eyalette mevcut olduğuna işaret eden Özel, her geçen gün ABD'deki eyaletlerin bu sistemi terk ettiklerini bildirdi. Özel, Avrupa'da reçetesiz ilaçları markete çıkarmış ülkelerin son 3 yıldır bunları tekrar eczanelere geri çağırdığını ifade etti. Özel şunları kaydetti:
"Olmayan bir talebi yaratmak, mevcut talebi artırmak ya da mevcut talebi öne çekmek gibi uygulamalar, pazarlama ve reklam stratejileri halk sağlığını tehdit eder. Biz bu anlamda eczacılar ve sağlıkçılar olarak buna karşıyız. Bizler Amerika'nın yanlış ilaç kullanımında, gençlerin ilaç bağımlısı olmasında, yanlış ilaç kullanımına bağlı sağlık sorunları ve bunların tedavisinde bütün istatistiklerle dünyaya fark atmış, halk sağlığı bilinçsiz ilaç kullanımıyla tehdit altında olan en ileri ülkedir. Bu duruma Türkiye'nin getirilmesini doğru bulmuyoruz."
'Eczacılara gözdağı veriliyor olabilir mi?' sorusu üzerine ise Özel, 4 Aralık günü 24 bin eczacının sorunlarının çözümü için kepenk kapattığını, bütün şehirlerde bir elin parmakları kadar eczanenin eyleme katılmadığını hatırlattı. Eylemin ardından hükümetin, teker teker eczanelerle sözleşme yapılacağını açıkladığına işaret eden Özel, "23 bin eczane tek tek sözleşmeye karşı olduğunu hem söyledi, hem resmi yazıyla bakana gönderdi. Bu sefer de mesleğinizi elinizden alırız gibi bir söylemle karşı karşıyayız.
Biz bunun eczacıların örgütlülüğünü kırmaya, teker teker sözleşme yapılması için zorlamaya bir destek olarak görüyoruz. Bizim yeni sorunlara değil mevcut sorunların çözümüne ihtiyacımız var" şeklinde konuştu.
Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Dr. Eriş Bilaloğlu ise Başbakan Erdoğan'ın, ilaçların marketlerde satılmasını gündeme getirirken başka seçeneği olmadığı için ABD ile birlikte bunu söylediğini savundu. Doktorlara Tıp Fakültelerinde sağlık alanıyla ilgili örnekler verilirken en kötü örnek olarak ABD'nin gösterildiğini vurgulayan Eriş, marketlerde satılanların o noktadan sonra artık ilaç değil halk sağlığını tehdit eden bir ürün olduğunu söyledi. Hükümetin ilaç alanında sermayeyi belli ellerde toplamayı hedeflediğini öne süren Bilaloğlu, bunun tekeller oluşturmak için ortaya atılan bir düşünce olduğu iddiasında bulundu. Sağlık alanındaki meslek örgütlerinin giderek daha fazla bir arada olmaya başladıklarını söyleyen Bilaloğlu, 2010 yılının bu alanda bir itiş kakışın yaşanacağı bir yıl olarak görüldüğünü ifade etti.
Yeni bir eylem planı bulunup bulunmadığı yönündeki soru üzerine Bilaloğlu, hastanelerde kepenk kapatan bir eylem yapmalarının söz konusu olmadığını dile getirdi. Bilaloğlu, bu konuda kendi aralarında bir değerlendirme yapacaklarını ifade ederek, "Biz bunları eylem yapmak için değil sağlık haklarını savunmak için yapıyoruz" dedi.
Eczacılar Birliği Genel Sekreteri Özeli ise yaşamak için yaşatmak zorunda olduklarını dile getirerek eczanelerin SGK ile tek tek sözleşme yapmayacaklarını vurguladı. 4 Aralık günü yapılan eylemin bir günlük uyarı eylemi olduğuna işaret eden Özel, 15 Ocak gününe kadar sorunlara çözüm üreten bir sözleşmenin takipçisi olacaklarını ama tek taraflı sözleşme imzalamayacaklarını belirtti. Özel, bu sözleşmenin gerçekleşmemesi halinde 16 Ocak'ta Türkiye'de büyük bir kaos ortaya çıkacağını, sözleşme olmadığı için eczanelerin hastalara ilaçlarını ücret karşılığı vermek durumunda kalacağını belirtti.