Yaşam
  • 23.8.2006 18:05

EGE KIYILARINDA ZEHİRLİ DENİZANASI PANİĞİ...

EGE kıyıları son haftalarda, denizanası istilasına uğradı. Bodrum Belediyesi ve Türk Deniz Vakfı, broşürlerle halkı uyarırken, zehirli ve tehlikeli olan deniz canlılarından uzak durulmasını istedi, temas halinde yapılması gerekenleri sıraladı.
      Gökova Körfezi'nin özellikle Sedir, Boncuk, İngiliz Limanı, Marmaris, Hisarönü, Orhaniye, Turgut sahilleri ve Datça kıyılarına açık denizlerden gelen yüzbinlerce denizanası bu yörelerdeki tatilciler arasında sıkıntı yarattı. Denizalarının plajlara kadar girmesi tedirgin etti.
      Muğla Tarım İl Müdürlüğü Su Ürünleri Şubesi yetkilileri son bir haftadır Muğla sahillerini istila eden tehlikeli deniz canlılarıyla ilgili açıklama yapmazken, bir yetkili Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden gelecek uzmanların yörede araştırma yapacaklarını belirtti.
      Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nde görevli Doç.Dr. Mustafa Erdem, Muğla sahillerinde denizanalarıyla ilgili geniş kapsamlı bir araştırma yapılması gerektiğini belirtti. Doç.Dr. Erdem ayrıca denizanası bulunan yörelerde denize girenlerin dikkatli olmalarını istedi, temas halinde alerjisi olanların etkilenebileceğini söyledi. Denizanasının ölüsüyle bile temas edenlerin zehirlenmesinin mümkün olacağını belirtti.
      Türk Deniz Vakfı ve Bodrum Belediyesi tarafından hazırlanan, üzerinde denizanası fotoğrafıyla Türkçe ve İngilizce uyarı yazısının bulunduğu broşürlerden 5 bin bastırılarak dağıtılmaya başlandı. Denizanasının türü, zararları ve denizanası çarpması durumunda yapılacak ilk müdahale anlatıldı, vatandaşlar uyarıldı.
      Broşürde, mantar şeklinde, vücudundan sarkan 8 küçük ve ağız çevresinde bulunan 4 büyük tentaküller (duyarga) ile hoş bir görüntü oluşturan 10-15 santimetre boyundaki denizanasının, zehirli ve tehlikeli olduğu vurgulandı. Broşürde, “Fosforesans özelliğinden dolayı suyun altında hafif bir ışık yayar. 50 metre derinliğe kadar görülebilir. Rengi kırmızımsı sarıdan mora doğru değişebilir. Bu hayvana Ege ve Akdeniz kıyılarında özellikle yaz aylarında sıkça rastlanabilir. Duyargalar (tentakül) etrafında bulunan yakıcı kapsüller ile insana dokunduğunda vücutta acılara neden olabilir. Bu tentaküller 50 santimetre uzunluğa kadar olabildiğinden hayvandan uzak durmak gerekmektedir. Hayvana dokunduğunuzda vücutta şişme, yanma, kızarıklıklar ve ateş görülebilir. Bu gibi durumlarda acıyan veya şişen organı zaman kaybetmeden sirke veya limonla yıkayınız, yarayı kaşımayınız, tatlı su ile yıkamayınız veya silmek için bastırmayınız. Acı ve şişlik devam ederse en yakın sağlık merkezine gidiniz'' denildi. Acil durumlarda 112'den yardım istenmesi de önerildi.
      Uzmanlar, mevsime, deriye nüfuz eden nematosist miktarına, zehirleyen türün büyüklüğüne, bireyin bağışıklık sistemine ve yaşına göre değişiklik gösteren zehirlenmeler konusunda uyarılarda bulundu. Genel olarak hidroid kaynaklı zehirlenmelerin lokal deri tahrişleriyle kendilerini gösterdiğini, ilk anda ortaya çıkan kaşıntı hissinin birkaç saat içinde sona erdiğini kaydeden uzmanlar, “Ciddi zehirlenmeler kas krampları, karında sertlik, dokunma hissinde ve sıcaklığın algılanmasında azalma, mide bulantısı, kusma, ciddi sırt ağrısı, konuşma zorluğu, istemsiz kas kasılmaları ve nefes alma zorluğuna neden olabilir. Ölüm olaylarına ender olarak rastlanır, fakat Akdeniz'de yaşayan türler çok kuvvetli toksinler içermediklerinden böyle bir tehlikenin olmadığı varsayılır'' dedi.
     
     60 YENİ TÜR AKDENİZDE, ZEHİRLİLER DE VAR

      Hint Okyanusu’nda bulunan yaklaşık 60 yeni deniz canlısının Akdeniz’e girdiği ve bunlar arasında zehirli türlerin de mevcut olduğu belirlendi.
      İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk başkanlığında, 9 kişiden oluşan bilim ekibi ve 9 gemici, araştırmanın 16’ncı gününde, Türkiye-Suriye-KKTC üçgenini oluşturan bölgede incelemelerini sürdürüyor.
      Üniversiteye ait "R/V YUNUS" araştırma gemisiyle Marmara Denizi’nden başlayarak Ege ve Akdeniz kıyılarındaki 65 noktadan incelenmek üzere su örnekleri alan ekip, araştırmanın 16’ncı gününde Suriye sınırında çalışmaya başladı.
      Prof. Dr. Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Asi Nehri’nin denize döküldüğü ve Suriye sınırındaki bölgelerden numune aldıklarını belirterek, şunları söyledi:
      "Bu çalışmayla, balıkçılığımız için yeni üretim alanlarının saptanmasını, teknelerin evsafına uygun olup olmadığının araştırılmasını, deniz suyu kalitesinin her bölgede nasıl olduğunun ve Türk kara sularında petrol kirliliğinin olup olmadığının belirlenmesini amaçlıyoruz" Küresel ısınmanın etkileri denizlerde de kendini gösteriyor.
      Araştırmalarımız sırasında, Hint Okyanusu’nda yaşayan yaklaşık 60 yeni canlı türünün Akdeniz’e girdiğini ve burada yaşamaya başladığını belirledik. Bunlar arasında zehirli olanlar da mevcut. En ilginçlerinden biri de iri gövdeli deniz anaları. Araştırmamızda bu yeni türlerin Türk balıkçılığına etkilerini inceliyoruz." Kıyı boyunca hemen her yerde yapılaşma görüldüğünü, bir çoğunda da arıtma olmadan atıkları denize boşalttığını gözlemlediklerini belirten Öztürk, "Bu durum özellikle yaşlılarla çocukların hastalanmasına neden olurken, turizm için de tehdit oluşturuyor" diye konuştu.
      Türk balıkçılığının daha iyi yere ulaşabilmesi için açık denizde de incelemelerde bulunduklarını ifade eden Öztürk, çalışmanın 45 gün süreceğini kaydetti.
      Öztürk, 16 günde 65 ayrı noktadan numune aldıklarını, bunu 150’ye tamamlayacaklarını belirterek, yaklaşık bir ay sonra çıkacak sonuçları, ilgili bakanlıklar ve yerel yönetimlerin yetkililerine de ileteceklerini ifade etti.
     
     BATI KARADENİZ SAHİLLERİNDE DENİZANASI ARTTI

      Batı Karadeniz'in önemli turizm merkezlerinden Düzce'nin Akçakoca ilçesi sahillerinde son günlerde denizanası sayısında artış olduğu bildirildi.
      Akçakoca İlçe Tarım Müdürü Ayhan Ünal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Akdeniz ve Ege sahillerinde bir süredir görülen denizanalarının son günlerde Karadeniz sahillerinde de görülmeye başlandığını bildirdi.
      Denizanası artışının hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesinden kaynaklandığını ifade eden Ünal, "Deniz suyu çok ısındığı için denizanaları da beslenmek için kıyaya geliyorlar. Sahillerdeki denizanası artışının en önemli faktörü budur" dedi.
      Karadeniz'de görülen denizanası türlerinin zehirsiz olduğunu tespit ettiklerini ifade eden Ünal, şunları kaydetti:
      "Deniz suyunun geçen yıllara oranla daha fazla ısınmasından dolayı bu canlılar denizde beslenmelerini sağlayamıyorlar. Kıyıda bulunan besin değerinin en küçük birimi olana planktonu yemek için kendilerini kıyıya atıyorlar. Biz Akçakoca İlçe Tarım Müdürlüğü olarak görünen deniz anası artışının sebepleri ve bu canlılara başka türler eklenme ihtimaline karşı ekip kurduk araştırmalarımıza devam ediyoruz." İlçe Sağlık Gurup Başkanı Dr. Kurtuluş Arat da konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçe sahillerinde görülen denizanalarının zehirsiz türden olduğunu belirterek, ancak hassas tenlerde söz konusu canlıların alerjiye yol açabileceğini ifade etti.
      Şu ana kadar küçük alerjik vakalar dışında vatandaşlardan denizanası konusunda şikayet gelmediğine işaret eden Ünal, ''Ancak vatandaşlarımız bu canlılarla temas etmesinler. Temas olması halinde ise o bölgeye buz tedavisi uygulasınlar’' diye konuştu.
      Akçakoca sahillerinde denize giren vatandaşlar ise son günlerde artış gösteren denizanalarının kendilerinde suya girme konusunda bir ürperti yaşattığını kaydettiler.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 03:55

İLGİLİ HABERLER