İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, Foça-Karaburun ve Midilli üçgeninin 7 dolayında bir deprem üretebileceğine dikkat çekerek, ''''İzmir''in gerçek depremi bu olacaktır'''' dedi.
Ege Denizi''nde meydana gelen depremleri değerlendiren Prof. Dr. Ercan, ikinci sarsıntının birinci depremin artçısı olduğunu öne sürdü.
Ege Denizi''nde kuzey-güney ve doğu-batı doğrultularında 2 farklı fay sistemi olduğunu anlatan Prof. Dr. Ercan, kuzey-güney doğrultusundaki fay sisteminin yaşlı bir kırılma düzeni olduğunu ve ancak 6 büyüklüğüne kadar deprem ürettiğini belirterek, ''''Bugünkü deprem, bu yaşlı kırık üzerinde oldu'''' dedi.
Doğu-batı uzantılı genç kırılma düzeninin ise 7''ye kadar deprem üretebileceğine dikkati çeken Prof. Dr. Ercan, ''''Bu, Foça-Karaburun-Midilli arasında yer alıyor. Bu yarımada, yani Foça-Menemen Yarımadası, uzaydan yaptığımız ölçümlere göre
güney-batıya doğru hızla sürükleniyor. Bu bir kırılmayla sonuçlanacaktır. Bunun şu anda depremcikler biçimindeki öncü depremleri Foça-Karaburun-Midilli üçgeninde oluşuyor. Burası 7 dolayında bir deprem üretecektir. İzmir''in gerçek depremi bu
olacaktır'''' şeklinde konuştu.
OLASI BİR DEPREMDE YIKILABİLECEK YERLER
Seferihisar''da gerçekleşen depremin, İzmir''in içinde olmadığı için çok hasar yapmadığını anlatan Prof .Dr. Ercan, ''''Bu, İzmir''in yıkım yapma açısından en alt eşikteki depremidir. Ama küçümsenmeyecek bir depremdir. Orta büyüklükte deprem diyoruz'''' dedi.
Ancak diğer kırılma hattındaki depremin İstanbul depremi gibi beklenmesi ve önlem alınması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Ercan, İzmir''in zemini sağlam olmasına rağmen, kötü yapıların bulunduğu Kadifekale, Tepecik, Bayraklı ve Şirinyer''in olası bir depremde büyük yıkıma uğrayabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Ercan, şunları kaydetti: ''''Buralar, bir İzmir depreminde yıkılacaktır. Buraların aynı İstanbul''un Zeytinburnu ilçesi gibi deprem gelmeden yıkılması ve taşınması gerekiyor. Bu hemen yapılabilir. İzmir''de en acil olan yer burasıdır. Kadifekale, Tepecik İzmir''in göbeğidir. Yani İzmir''in en çok yıkımı göbeğinde olacak. Buraları ayrıca arkeoloji ve turizm sahasıdır. Bu bölgeyi bizim kurtarmamız gerekiyor. İzmir''de de İstanbul''daki gibi aciliyet var. Bu söylemiş olduğum üçgen içinde, Foça-Karaburun-Midilli üçgeni içinde deprem her an olabilir.''''
PROF. DR. IŞIKARA TEMKİNLİ
Afete Hazırlık Derneği (AHDER) Genel Başkanı ve BÜ Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü eski Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara ise sabahki depremin ardından aynı yerde daha büyük bir deprem gerçekleşmesine ilişkin, ''''Aynı yerde üst üste deprem olması ilginç. Bunu bir süre takip etmekte ve dikkatli olmakta fayda var'''' dedi.
Türkiye''de her 1-1.5 ayda bir bu büyüklükte depremlerin olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Işıkara, bunları olağan karşılamak gerektiğini vurgulayarak, ''''Bu, Türkiye''nin deprem gerçeğinin bir yansıması. (Deprem olacak mı?) sualini sormak yerine (deprem olacak) gerçeğini kabul edip, korunma kültürü bilincini yaygınlaştırmalıyız'''' şeklinde konuştu.
PROF. DR. EZEN
Sismoloji alanında çalışmaları da bulunan İstanbul Ticaret Üniversitesi Mühendislik ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülben Ezen de, bugün meydana gelen depremlerin 10 Nisan 2003 tarihinde Urla''da Seferihisar yakınlarında oluşan 5.6''lık depremin olduğu yere yakınlığına işaret ederek, şöyle konuştu: ''''Bunlar aynı rejimin karakteri olarak üretilen depremler. Farklı bir şey değil. Bir kere bunu zihinlere açıklayıcı bir şekilde söylemek lazım. Derinliğin ve coğrafi mesafenin bu kadar yakın olması, bu depremi üreten rejimin 2003''deki depremle aynı karakterde olduğunu gösteriyor. Peki ne bekleyeceğiz? Yine aynı şeyleri bekleyeceğiz. 2003''deki depremdeki artçıların karakteri neyse, buradaki artçıların karakteri de aynı olacak. Genel olarak İzmir ve civarındaki son 50 yıldaki depremlere baktığımızda, buradaki depremlerin ortalama büyüklüğü 5.7''dir. Bir aralık vererek söylersek, 5-6 arasındaki depremler İzmir''in tipik depremsellik büyüklüğüdür.''''
Prof. Dr. Ezen, burada daha büyük bir deprem beklemediğini, çünkü Kuzey Anadolu Fayı''nın aksine, buradaki faylarda doğrultu atımlı değil yanal hareketlerin baskın olduğunu dile getirdi.
KANDİLLİ RASATHANESİ''NDEN YAPILAN AÇIKLAMA
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat, Ege Denizi''nde meydana gelen iki depremin aynı fay sisteminden kaynaklandığını söyledi.
Kalafat, yaptığı açıklamada, Ege Denizi''nde aktif fay sistemlerinin bulunduğunu kaydederek, zaman zaman bölgede olan depremlerin bir dizi şeklinde seyrettiğini belirtti.
Bu depremlerin bir müddet daha devam edeceğini ifade eden Kalafat, ancak bu konuda zaman verilemeyeceğini söyledi.
Kalafat, ''''İki deprem de aynı fayların neticesi. Bu bölgede olan faylar, yakın tarihe bakıldığında büyük depremler üretmiyor. Ama bu bir doğa olayı. Kesin bir şey söylemek doğru değil'''' dedi.
İki deprem arasındaki mesafenin boylamda 5 kilometre olduğunu kaydeden Kalafat, aynı bölgede birçok aktif fay bulunduğunu sözlerine ekledi.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:52