Gündem
  • 8.6.2003 10:30

EMEKLİ ORAMİRAL'DEN İLGİNÇ AÇIKLAMA!...

Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Salim Dervişoğlu, Kendisi gibi Türkiye'nin laik anayasal düzenini savunanların ''muhafazakâr'' olduğunu, din istismarcılığına yönelenlerin ''devrim'' amaçladıklarını belirten Dervişoğlu'nun değerlendirmeleri şöyle: ESKİDEN TÜRBAN YOKTU 1940'larda, 50'lerde türban yoktu. Başörtüsü vardı. Anneannem de başörtüsü takardı ama gerektiğinde başını açmakta tereddüt etmezdi. Türban 60'lı yılların sonu, 70'li yıllardan itibaren dini siyasete alet etmek isteyen kesimin çabasının ürünüdür. Bugün türban denilen şekilde başını örten herkesin gerici olduğunu, herkesin siyasi amaçla taktığını savunmuyorum. Ancak bunu başlatanlar, dini siyasete alet etme amacıyla yola çıktılar, konuyu bir insan hakları, ferdi özgürlük meselesi olarak lanse edip uzun vadeli strateji çerçevesinde göze ve dini duygulara hitap eden bir slogan yarattılar. ZORLAMAYLA ÇÖZÜLMEZ Şiddetli zorlamalarla hiçbir şey kabul ettirilemez. Evinde, sokakta istediğini giyer. Hürriyetini kısıtlamaya hakkımız yok. Ananeler, âdetler var. Ancak tersi zorlama da olmaz. Birçok yerde türban takılması zorlanmaktadır. Bir başka zorlama da, 200 senedir Batı kültürüne yönelmiş bir ülkenin cemiyetinin zorlanmasıdır. Resmi görevlerdeki kıyafet kodları belirlenmiştir. Bazı yerlerde usullere bağlıdır, bazı yerlerde o sosyal ortamın belirli kıyafet kodları vardır. Bunlar delinmeye çalışılmamalıdır.'' Üniversiteler de zorlanmamalıdır. Meseleye sadece kişisel özgürlük diye bakmak çok yanlış. İki üniversite öğrencisi müracaat ettiğinde AİHM, çevresindeki diğer öğrencilere baskı unsuru olarak gördüğü için insan hakkı ihlali görmedi. Siz türban takıp 'ben dindarım' diyorsunuz. Yanınızdaki 'demek ki ben dinsizim' diyor. Hayır hiç alakası yok. TSK TEPKİLİ ÇÜNKÜ... Anketiniz türbana bakışın, eğitim ve kültür seviyesiyle orantılı olduğunu gösteriyor. TSK da Türkiye'nin çok iyi yetişmiş, bilinçli ve almış olduğu eğitim içinde Atatürk ilkelerine sadık, laikliği cumhuriyetin temel ilkesi olarak gören bir topluluk. O kitlenin reaksiyonu, inancından başını örtenlere değil. Halkın aldatıldığı husus şu: Başörtüsüne kimse karşı değil. Türbana simge olduğu için muhalefet ediliyor. Dinin siyasete alet edilmesini demokratik anlayışlarına aykırı gördükleri için karşı çıkıyorlar. Türbanı savunanlara 'muhafazakâr' deniyor. Hayır. Asıl muhafazakârlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, demokratik, özgür anayasal düzenini korumaktan yana olanlardır. Ben muhafazakârım. Öbürleri ise din istismarcılığı temelinde, yavaş yavaş birtakım usulleri delmek suretiyle, uzun vadede Türk toplumuna katılacak yeni nesillerin daha başka kültür çevresi içine yerleşmesini sağlayıp devrim yaratmak isteyenlerdir. Görev, basın ve örgütlerin Başını örten herkes, din esaslı devlet olsun inancında değil. O zaman yapılması gereken, doğru olan şekil neyse -ki Türkiye Cumhuriyeti'nin yerleşik usulleridir - o şeklin halka izah edilmesidir. Biz ne tarafa gitmek istiyoruz? Nedir amacımız? İktidar partisinin, tabanının arzularına karşı böyle bir hamle başlatabileceğine inanmadığım için bu görev önce basına, sonra da laik, demokratik, özgür Türkiye'ye inanmış olan sivil toplum örgütleri ve siyasi partilere düşer. milliyet Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:07

İLGİLİ HABERLER

Onceki Sayfa
Sonraki Sayfa