EMİN ÇÖLAŞAN, SERDAR TURGUT'UN KAFASINI KARIŞTIRDI...
EMİN ÇÖLAŞAN'IN TERCİHİ NE?
Yazınızın konusu ne kadar bilinir olursa olsun yazı tekniği açısından yine de biraz açıklama yapmanız, bilgi vermeniz beklenir sizden o konu hakkında.
Genelde bunu yaparım da bugün bu kurala uymayacağım.
Çünkü okuyucuya Emin Çölaşan'ı tanıtma diye bir şey yapmak teknik açıdan bile anlamsız geliyor bana.
Basının en etkili kalemlerinden bir tanesi.
Seveni de çok sevmeyeni de. Seveni de sevmeyeni de etkileniyor onun tavırlarından, fikirlerinden bir şekilde.
Kamuoyunu yönlendirme açısından son derece etkili bir kalemi olduğu da kesin.
Dolayısıyla bu kadar önemli bir yazarın Türkiye hakkında fikir bildirmekte olan her insan tarafından ciddiye alınması ve tartışılması gerektiğine inanıyorum ben.
* * *
Durup dururken nereden çıktı bu yazı diyeceksiniz belki de.
İnanınız bir polemik ihtiyacının sonucu değil bu yazı.
Sadece yıllar süren büyük bir merakın sonucu bugünkü satırlar.
Ben yıllardır Çölaşan'ı hem de çok dikkatli okurum.
Her gelen iktidarla bir mücadelesi olmuştur onun.
Hem de haklı bir mücadeledir bu.
Bir anlamda kronik muhalefette olduğunu da söyleyebiliriz.
Bugüne kadar beğendiği bir iktidar da fazla olmamıştır. Burada da haklı bana kalırsa, pek matah bir şey yoktu ortada bana da göre.
Ancak burada bir sorun var. Emin Çölaşan'ın kafasında nasıl bir Türkiye projesi olduğu konusunda en azından bu dikkatli okurunun bir fikri yok.
Bu konuda net değil yazıları.
Şimdi 'Nasıl bir Türkiye' istiyor diye sorduğumda belki genel bir cevap gelecek siz okurlardan.
İşte sapına kadar namuslu, dürüst, halkı kandırmayan, halkın yanında olan falan filan.
Tamam da bunu hangi siyasi düşünce yapacak, hangi parti yapacak?
Yazar kimden yana, kimin bu işi becereceğini düşünüyor?
Veya böyle bir siyasi parti de yok da kafasında acaba başka türlü bir hareketlenmeden mi yana?
Özetle Emin Çölaşan'ın var olan iktidarlarla ilgili tespitleri tamamen doğru ama bu var olanlardan çıkıp da nasıl bir yeni Türkiye kurulacağı konusunda netlik yok yazılarında.
* * *
Dünkü yazısı uzun zamandır aklımda olan bu yazıyı yazdırdı bana sonunda.
'Türkiye'ye doğru dürüst bir iktidar gelmiyor ki, bu şaklabanlığa ve tek taraflılığa karşı ağırlık koysun ve gerekeni yapsın' diyor yine yazısında.
Yani bugüne kadar kendisini tatmin etmiş bir iktidar olmadığını yine söylüyor.
Aynı yazısının son satırları da şöyle:
'Aşağılayıcı günler yaşıyoruz.
KURTULMAK ELİMİZDE, HİÇBİR ŞEY YAPMIYORUZ'.
İşte asıl kritik, sorunlu olan da son cümle. Onun için bunu büyük harfle yazdım.
Bildiğim kadarıyla Çölaşan şu anda var olan hiçbir partiye sıcak bakmıyor.
Beni gerçekten meraklandıran şu 'Kurtulmak elimizde' lafı. Hiçbir şey yapmıyoruz da ne yapalım.
Elimizde olup da kullanmadığımız bu imkan nedir?.
O kadar emin bir şekilde söylüyor ki bunu herkesin bu sırrı bildiği gibi bir sonuç çıkabilir ortaya.
Ama en azından onun bu sadık okuyucusu elimizde olanın ne olduğunu, neyi yapmamız imkanı varken yapmadığımızı anlamıyor.
* * *
Bakın şimdi mesele şu.
Bu köşenin yazarı da en azından üç yıldır Türkiye siyaseti hakkında bir karara varmış durumda.
Bunu sürekli yazıyorum, fırsat çıktığında da insanlara anlatıyorum.
Ben Türkiye'nin iç koşullarına, muazzam sorunlarına, ekonomik krizine, dış tıkanıklıklarına baktığımda bu ülkenin bir süreliğine bilinen, alışılmış siyasi süreçlere bir ara vermesi gerektiğini.
Ve ülkeyi tekrar düzlüğe çıkaracak bir 'teknokratlar hükümeti' ile bilinen demokratik süreçlerin bir süre askıya alınmasının ve yıldırım hızıyla sorunların üzerine gidilmesinin doğru olacağını yazdım.
Hala daha aynı fikirdeyim ve dahası önümüzdeki dönemde yaşanacak özellikle dış tıkanıklıklar nedeniyle bu alternatifin kaçınılmaz hale geleceğini de düşünüyorum.
Gayet tabii ki bu fikrin muhalifi çok. Aslında yandaşı da tahmin edileceğinden çok fazla ama bunların çoğu malum nedenlerden dolayı, bir şekilde damgalanmaktan korktukları için bunu açıkça ifade edemiyorlar.
Demek istediğim şu ki ben bir tavır aldım, bu tavrı saklamadım, ne diyorsam açıkça söyledim, elimi taşın altına soktum ve gelecek saldırıları da baştan kabul ettim.
Aynı tavrı cesur bir yazar olduğunu bildiğim Emin Çölaşan'dan da okuyucusu olarak bekliyorum.
Gayet tabii ki aynı çıkış yolunu sahiplenmesini filan beklemiyorum aman beni yanlış anlamayın.
Ama kendi çıkış yolunu bize açıkça anlatsın artık bence.
Kendisinin ümit bağlamış olduğu bir parti mi var, ismini söylesin.
Başka bir formül mü düşünüyor bunu açıklasın.
Elimizde olduğunu söylediği bu kurtuluşumuzu gündeme sokmak için ne yapmamız gerektiğini bize anlatsın.
Buna zorunlu da şu anda, biz okuyucularına karşı bir yükümlülük haline geldi bu dünkü yazısından sonra.
Çünkü anladığım kadarıyla bu formül onun kafasında net ama bize açıklamıyor.
* * *
Türkiye çok ama çok kritik bir döneme giriyor.
Cumhuriyetimiz saldırı altında.
Türk halkının tercihleri belli, iktidar belli, muhalefet belli.
Bunlar belli diye bu vatanı sevenler olan bitenden memnun olmak zorunda gayet tabii ki değiller.
Ancak ne diyorsak açık olmamız, tavrımızı net koymamız gerekiyor. Çünkü eğer yanılmıyorsam Türkiye'nin kısa süre içinde 'çözümü bildiklerini' ima edenlerin fikirlerini net olarak duymaya ihtiyacı büyük olacak.
(Serdar Turgut/ Akşam)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:34