EMNİYETTE YOLSUZLUKLARIN ÜZERİNE GİDİLMESİNİ ENGELLEYEN KADROLAR VAR
TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu nihayet kendine geldi ve asıl 'mesele' üzerinde durmaya başladı. Doğru adamlarla, doğru adımlar atmaya başladı. Daha önceki uygulamaları nedeniyle bu köşede hayli eleştirdiğimiz Komisyon Başkanı Azmi Ateş ve arkadaşları geç de olsa gerçeği görmeye başladığı için bir yurttaş olarak teşekkür ediyorum.
Yolsuzluk Komisyonu'nun tek başına çalışması yetmiyor. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun bugün görev başında tuttuğu kadroların bir kısmı kaldığı sürece yolsuzlukların üzerine gidilemez. Kaçakçılık Dairesi Başkanlığı tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gönderilen ve 130 kilo eroin olayının üzerine gidilmesi bir yana, bu dosyayı birilerinin 'sümenaltı'nda tuttuğunu bilmeyen yok.
Coşkun Hayal, birinci sınıf Emniyet Müdürü olmamasına rağmen yıllarca Rize Emniyet Müdürlüğü görevini vekaleten yürüttü. Terfi ettikten ve il emniyet müdürlüğüne asaleten atama hakkı elde ettikten sonra Bilecik Emniyet Müdürlüğü'ne atandı. Orada kısa bir süre görev yaptı. Asayiş Dairesi Başkanlığı'na getirildi. Bu dairede 10 gün bile çalışmadan bu kez Kaçakçılık ve Organize Suçlar Dairesi Başkanlığı'na verildi.
Soruşturan yükseldi
Merih Kiter, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde polis başmüfettişi olarak görev yapıyordu. İstanbul Organize ve Mali Şube Müdürlüğü'nde bazı görevliler hakkında başlatılan soruşturma için görevlendirildi. Bu soruşturmayı kendisinden önce yürüten polis başmüfettişleri Mehmet Ali Kantar Trafik Dairesi Başkanlığı'na, Ömer Eser ise İzmir Polis Okulu Müdürlüğü'ne terfi ettirildiler. Yani iki müfettiş de etkili göreve getirildiler.
Soruşturma görevi Merih Kiter'e verildi. Hakkında soruşturma yürüttüğü kişilerin yakın arkadaşı olan Merih Kiter'in soruşturma bitmeden önemli bir göreve getirileceğini bu köşede açıkladım. Kantar ve Eser'in önemli göreve getirileceği konusunda yanılmadığımız gibi, Kiter'in de önemli göreve getirilmesi konusunda yanılmadık.
Emniyet'te 'birader' adı sıkça geçer. Bu kişinin atamalarda söz sahibi olduğu öteden beri söylenir. Etkisinin olduğu da herkes tarafından bilinir. Nitekim bu kişinin isteğiyle geçen yılın Ağustos ayında Emniyet'te büyük bir değişiklik gerçekleştirildi. İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun görevinden alındı. Niçin alındı? Bazı siyasi partilerin genel başkanları hakkında, bu kişilere yönelik operasyon yapılabilmesi için 'özel bilgi' istenmişti. Yalnız Uzun'a değil, Kaçakçılık Dairesi Başkanı İsmail Çalışkan'dan da bu kişilerin 'açıkları'nı bulmaları istenmişti.
İstenilen olmayınca İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun, Kaçakçılık Dairesi Başkanı İsmail Çalışkan başta olmak üzere bu birimlerin kritik şubelerinde çalışanlar da ilgisiz yerlere gönderildi. Örneğin Kaçakçılık Dairesi Başkan Yardımcısı Şevket Taşdelen, Teknik Şube Müdür Yardımcısı Metin Aşık, Narkotik Müdürü Ünal Uysal, Organize Suçlar Müdürü Özer Özmen, önemli operasyonlarda görev alanlar dağıtıldı. Kimisi Köpek Eğitim Merkezi'ne, kimisi Ankara dışına gönderildi.
Ne mi oldu? Kaçakçılık Dairesi Başkanlığı'na Coşkun Hayal, İstihbarat Dairesi Başkanlığı'na Merih Kiter getirildi. Telefon dinlemenin, her türlü gizli bilgilere ulaşmak için 'teknik takip'lerin kullanıldığı bu dairenin başkanlarını İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu değiştirmedi. Bakanın bu konuda bir bildiği var demektir...
TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu, sırası gelmişken İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun'u, Kaçakçılık Dairesi eski Başkanı İsmail Çalışkan'ı da dinlemeli. Kendilerinden kimin ne istediği sorulmalı.
Tantan'dan uyarı
Şerafettin Bural'ı bazı meslektaşlarımız 'komplocu' diye ilan ettikleri zaman, onun komplocu değil, komploya kurban gittiğini bu köşede sıkça dile getirdim. Nitekim yazdıklarımız yargı kararları, idari soruşturmalarla doğrulanmış oldu. Ancak 'komplo'nun içinde yer alanlar hala Emniyet'te görevlerinin başında. Asıl soruşturma onlar için yapılmalı, 'komplo' olayı tüm boyutlarıyla soruşturulmalı.
TBMM Yolsuzluk Komisyonu'nda verdiği ifadeyle dikkatleri üzerine çeken Ankara Organize Suçlar eski Şube Müdürü Şerafettin Bural'a yapılmadık eziyet kalmadı. 'Balina', 'Beyaz Önlük', 'Örümcek Ağı' operasyonlarını yaptığına yapacağına bin pişman ettiler. İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan, Ankara eski Emniyet Müdürü Hasan Yücesan da bundan nasiplerini aldılar. Allah'tan bu ülkede gerçekleri yazan, dürüst, görevlilerine zor günlerinde sahip çıkan gazeteciler de var.
Bursa Emniyet Müdürü Aydın Genç niçin görevden alındı dersiniz? Aydın Genç, ünlü bir kişinin kardeşine yönelik önemli ip uçları elde etmişti. İz peşinde olduğu dönemde görevden alındı. Hem öylesine bir alınma ki aşağılanarak, lojmandaki eşyalar tek tek sayılarak... Böyle bir bürokratın eşi ne yapar acaba? Bunalıma girerse kimse şaşırmasın. Aslında Genç'in TBMM Yolsuzluk Komisyonu'na verdiği ifadelerde çok şeyler yer alıyor...
Dün İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan'la konuştum. O da, 'kritik bazı görevlerde bulunan' bazı kişilerden söz etti. Onların bu görevlerde kalması halinde bazı olayların ortaya çıkarılamayacağını belirtti. Ben de biliyorum ki bazı 'ünlü' kişilerle ilgili ortaya çıkarılmayan bazı dosyalar 'çok emin ellerde' tutuluyor ve zamanı gelince onlar ortaya çıkarılacak ve gereği yapılacaktır...
Saygı Öztürk
Star
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:07