
ERDOĞAN’DAN TARİHİ AÇIKLAMALAR!
ERDOĞAN'IN KONUŞMASI
Başbakanlık'taki zirve sonrası TBMM'ye geçen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında konuşuyor.
Başbakanlık'taki zirve sonrası TBMM'ye geçen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında konuştu
Dün iki saldırı düzenlendi. Hain terör saldırısında 6 askerimiz şehit oldu 7 askerimiz yaralandı. İkinci saldırı İsrail'de meydana geldi. Yardım gemileri zorbalıkla engellendi.
Yükü merhamet olan gemiler menziline ulaşamadı. Gazze'ye özgürlük filosuna tamamen hukuksuz bir şekilde saldırıda bulundu, masum insanların kanını döktü. Ölü ve yaralıların olduğu bu saldırıda gemilere de el konuldu.
Kadınların, çocukların, din adamlarının ve tamamen sivillerin olduğu bu gemiye yapılan saldırıyı bir kez daha şiddetle lanetliyoruz. İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere yaptığı katliam her türlü lanetlenen bir katliamdır. İnsanlığın vicdanına yapılmıştır, dünya barışına yapılmıştır. insanlığın vicdanına diyorum. Zira o gemilerde her milletten ve her dinden insanlar sadece ambargo altındaki gazzeye insani yardım götürüyorlardı. Gemiler hareket etmeden önce bütün dünyaya yüklerini niyetlerini deklare etmişti. Bunun şahidi olarak dünyadan ve ülkemizden 60 gazeteci Gazze'ye hareket eden yardım filosu ile birlikte gemiye binmişti. Açık denizde mazlum yoksun insanlara, aç bırakılmış Filistinli'lere karşı yapılan bu saldırının BM'nin temel felsefesine yapılmış bir saldırı olduğu açıktır.
İVEDİLİKLE GEREKEN ADIMLARI ATTIK
Gerek Türkiye'den gerek diğer ülkelerden hareket eden gemiler insani amaçla yola çıkmışlardı. Aynı zamanda gemilerde sivillerden yardım gönüllülerinden başka yolcu bulunmamaktaydı. Gemilere beyaz bayrak çekilmişti. Tüm bu şartlara rağmen gemiler silahlı saldırıya maruz kaldı. Bildiğniz gibi biz o sırada Latin Amerika programındaydık. Hatay'da meydana gelen menfur terörist saldırı ve İsrail'in hukuksuz saldırısı sebebiyle Şili'deki temaslarımızı yarıda keserek ülkemize döndük.
Olayın ilk anından itibaren gelişmeleri yakından izledik. Gereken adımları Türkiye'de arkadaşlarımla müşterek atmaya başladık. Dün sabah 06:30'da sayın Bülent Arınç, ilgili bakanlar ile meseleyi tüm boyutları ile ele aldık. İlgli kurumlarımız ve silahlı kuvvetlerimiz gelişmeleri çok yakından takip ettiler.
Savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanımız İsrail Savunma Bakanı ile görüşerek tepkimizi dile getirdi. Bu arada uluslararası camiaya da irtibatlar kurdum ve bu süreç devam ediyor. Bu çerçevede yapılması gerekenleri masaya yatırıyoruz. Hemen Büyükelçimizi geri çağırdık.
BİZE YARALILARINIZI GETİRELİM DEDİLER, AMA BİZ REDDETTİK
BM Güvenlik Konseyi İsrail'i kınayan bir açıklama yapmıştır. Açıklamada soruşturma açılması, sivillerin ve yaralıların derhal serbest bırakılması belirtilmiştir. Genç futbolcularımızın yapacağı maçlar iptal edilmiştir, NATO Konseyi bugün olağanüstü toplantıya çağrılmıştır. İKT Pazargünü toplanacaktır. İnsani yardım konvoyunun ve konvoyda bulunan vatandaşlarımızın güvenliklerinin sağlanması için gerekenler yapılmaktadır. İsrail yaralıları biz gönderelim demiştir biz kendi yaralılarımızı alacak irade ve güce sahibiz diyerek bu teklifi reddettik.
İki askeri ambulans uçağı hareket etmiş ve yaralılarımızı almış bu yöne dönmüşlerdir. Sivil uçaklarda sağlık bakanlığımızın uçakları oraya varmak üzeredir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşların iadesi ve el konulan gemilerin serbest bırakılması çağrısı yapılmıştır. Gereken girişimlerde bulunulmuş ve ülkemizde tedbirler alınmıştır. Olayın yaşandığı ilk andan itibaren uluslararası toplumun bilgi almasını engelleyen İsrail'in kamuoyunu doğru bilgilendirmekten kaçınmaması gerekmektedir, yanlış yapmaya devam etmemesi gerekmektedir.
İsrail'in takındığı tavır dünya tarafından ibretle izlenmektedir. İsrail Gazze'ye yönelik insanlık dışı ambargoyu derhal kaldırmalıdır.
Biz bildiğiniz gibi İspanya ile birlikte medeniyetler ittifakını yürütüyoruz. Medeniyetlerin, kültürlerin bir arada barış ve hoşgörü içerisinde yaaşabileceklerini güçlendirmekteyiz. Dün yaşanan olaydan insanlığın ortak medeniyeti açısından kara bir leke olmuştur. Büyük bir ayıp olarak kayda geçmiştir. İnsani yardım gemilerine silahlarla saldırıda bulunmak, masum insanları katletmek insanlık açısından büyük bir sükuttur, alçakça bir pervasızlıktır.
Biz biliyoruz ki savaşında barışında bir hukuku vardır. Savaşta çocuklara saldırılmaz. Savaşta kadınlara yaşlılara saldırılmaz, savaşta sivillere din adamlarına, beyaz bayraklılara, yardım görevlerine saldırılmaz. Savaşta değil barışta bunlara saldıranlar ise insanlığı ayaklar altına almış insanlıktan çıkmış olurlar.
İSRAİL ÇEVRESİNE İSTİKRARSIZLIK YAYAN BİR ÇIBAN BAŞI GİBİ ORTAYA ÇIKIYOR
İsrail 32 milletten gönüllünün bulunduğu bir gemiye saldırarak dünyaya meydan okumuştur. Dünya barışı çok büyük bir yara almıştır. İsrail hükümetinin bu sorumsuz, pervasız, hak hukuk tanımayan ayaklar altına alan saldırısı mutlaka ama mutlaka cezalandırılmalıdır.
Yalan söylemeyi devlet politikası gibi gören, yaptığından yüzü kızarmayanlar hukuki karşılığını mutlaka vermelidir. Türkiye olarak bu işin arkasını bırakmayacağız. Türkiye köksüz bir devlet değildir. Bir kabile devleti hiç değildir. Kimse Türkiye ile aşık atmaya Türkiye'nin sabrını test etmemeye kalkmamalıdır. Türkiye'nin dostluğu ne kadar kıymetli ise düşmanlığı da o kadar şiddetlidir. Türkiye'nin dostluğunu kaybetmek bile başlı başlına bir bedeldir. Biz İsrail halkı ile her zaman tarihi dostluk ve işbirliği içinde olduk. Bu kanlı saldırıyı şiddetle eleştiren israilli insanlar bu olayın insanlık onuruna yakışmayan ne kadar büyük bir yanlış olduğunu, ne kadar ağır bir darbe olduğunu çok iyi anlamaktadır. Mesele Türkiye ile İsrail arasında yaşanan bir mesele değildir. Mesele mevcut yönetimin insanlık dışı uygulamalarla kan dökmesidir. Türkiye her zaman Ortadoğu'da barıştan yana olmuştur. Yakın geçmişte İsrail'in Filistin, Suriye Lübnan ile çaba gösteren ülke olmuştur.
İSRAİL BİR YERLERDEN ALDIĞI GÜÇ İLE BUNU YAPIYOR
İsrail artık yaptığı haksızlıkları güvenlik gerekçesi ile anti semitizm ile izah etmekten vazgeçmelidir. Artık mızrak çuvala sığmamaktadır. Zulüm yapmayı kendisine mübah gören bir yönetim anlayışı bulunuyor. İsrail yönetiminin hukuksuzluklarının örtülecek, görmezden gelinecek hali kalmamıştır. Uluslararası toplumun yeter artık deme zamanı gelmiştir. BM Güvenlik Konseyi'nin verdiği kararları tanımayan İsrail'dir. Öyleyse BM'de bu akşam aldığı kararla da yetinmemelidir. Az önce BM Genel Sekreteri ile görüştüm o da New York'a geçiyor. Akşam 8'de obama arayacak onunla da görüşeceğim. Onunla da paylaşacağım. İsrail'in bu yaptıkları bir yerlerden aldığı güçten kaynaklanıyor. Bayan Merkel ile dün görüştüm, diğerleri ile de bugün İngiltere'nin yeni Başbakanı ile de görüşeceğim.
İsrail yönetimine her yaptığın senin yanına kardır diyemeyiz. Herşeyin bedeli var ve bunun bedeli ödenmek durumundadır. İnsan yaşamına değer vermeyen bir anlayışın insana saygı duyması mümkün değildir. İsrail etrafındaki savunma kalkanlarını bir bir yok etmekte ittifak noktalarını bir bir kaybetmekte ve kendisini yalnızlaştırmaktadır.
Uluslararası toplum bu gidişe müdahale etmelidir. İsrail halkına da seslenmek istiyorum. Biz her zaman anti semitizme karşı olduk. İsrail halkının Ortadoğu'da barış ve güvenlik içinde yaşamını sürdürmesi için katkıda bulunduk. Şimdi aynı insanı tavrı sergilemek şimdi sizdedir.
Devlet terörü yaparak devlet yönettiğini zanneden bu pervasız politikacılar öncelikle İsraile ve İsrali halkına kötülük yapmaktadırlar. Bu duruma öncelikle siz dur demelisiniz. Olanlara haklı tepkisini gösterenlere de teşekkür ediyorum. Musevi vatandaşlarımıza yönelik kimsenin kem gözle bakması, farklı bir davranış içerisine girmesi söz konusu değildir, olamaz, olmamalıdır. Bugün yeni bir gündür. Bir milattır. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı aşikardır. Alenen katliam yapan saldırgan bir devletin pişman olmadan kendini anlatması, uluslararası toplumun yüzüne bakması mümkün değildir. O gemiler birer merhamet gemisi idi.
Yükleri de insanlığın vicdanı idi. Kendi karasularından 72 mil uzakta, uluslararası sulardaki bir gemiye müdahalede bulunmak yolcuları alıkoymak bile başlı başına bir suçtur. Masum insanlara silahla saldırarak kan akıtmak, katliamda bulunmak ise açıkça devlet terörüdür. İnkar ediyorlar, bize ateş edildi. Artık sizin bu yalanlarınızdan bıktık. Dürüst olun dürüst. El konulan gemiler, personel ve gönüllüler ile birlikte derhal serbest bırakılmalıdır. Bu saldırı İsrail'in yıllardır Filistin ve Gazze'ye reva gördüğü insanlık dışı zulmü göstermiştir.
Kurşunladığı ağır yaralı masum insanları bile kelepçeleyen ağır anlayış. Bunun izahı olur mu? Bu insan hakları ile bunun evrensel değerlerle izahı var mı? İnhsanlıktan bunların ne kadar nasibi olduğunu dünyaya anlatmak mümkün değildir. Bu açık zulmü herkes lanetliyor. Ama kuru kuruya lanetlemek yetmiyor. Artık netice almalıyız. Yeryüzünün adalet isteyen bütün insanları bir gün gücün değil adaletin yerini bulacağını biliyoruz. Bunu istiyoruz. Türkiye uluslararası hukukun verdiği bütün imkanları kullanacaktır. Bütün insanlığın dikkatini şu noktaya çekmek istiyorum. Kan dökücü siyaseti ile İsrail hiçbir gerekçe ile bunu meşru gösteremez izah edemez. Hiçbir gerekçe ile elindeki kanı temizleyemez. Bu sorun sadece iki ülkenin değil artık bütün dünyanın sorunudur.
HİÇBİR GEAREKÇE İLE ELİNDEKİ KANI SİLEMEZ
Bu aşamadan itibaren İsrail'in kanlı saldırılarına her kim göz yumarsa bilmelidir ki bu kanlı saldırılarda onlarda bizzat suç ortağıdır. O insanların üzerine bomba yağdıracaksınız. O insanların üzerine fosfor bombaları deneyeceksiniz, camileri bombalayacaksınız, okullara saldıracaksınız, hatta BM ofisini hedef alacaksınız bu hukuksuzluk yetmez gibi o insanları her türlü ihtiyaçlarından mahrum bırakacaksınız. Herkes bunu görmezden gelebilir. Sinsice destekleyebilir altını çiziyorum ama İsrail'in Türkiye'yi başkalarına benzetmek gibi bir hatanın içerisine düşmesin.
BİZ FİLİSTİN'E SIRTIMIZI DÖNMEYECEĞİZ
Böyle bir hata yapmasın bedeli ağır olur. Açık denizde cinayet işleyen İsrail bu kanlı eylemi ile bütün dünyaya karşı yalnızlığı seçmiştir. Herkes sussa, herkes gözünü yumsa, herkes sırtını dönse bile biz Türkiye olarak Filistin'e Gazze'ye sırtımızı dönmeyecek, gözümüzü yummayacağız.
SİZ NE KADAR TERÖRÜN ARKASINDAYSANIZ, BİZ O KADAR BARIŞIN YANINDAYIZ
Milletimiz metin olmalıdır, milletimiz Türkiye'ye yakışır bir vakar içerisinde olmalıdır. Şehitlerimizi bağrımıza basacağız. Yaralarını hep birlikte saracağız. Türkiye genelinde vatandaşlarımızın büyük bir hassasiyetle yakından takip ettiğini memnuniyetle müşahade ediyoruz. Doğrusu insanımıza yakışan davranış tarzı da budur. Herkes bilsin ve emin olsun ki insanlığın vicdanından süzülen sevgi ve dostluk gemileri bir gün bütün engelleri aşarak menziline ulaşacaktır. Bu insanlık dışı hukuk dışı operasyonun arkasında olduğunu söyleyenlere de bir kez daha sesleniyorum. Siz ne kadar hukuk dışılığın arkasındaysanız biz o kadar hukukun arkasındayız. Siz ne kadar kanlı operasyonun saldırganlığın terörün arkasındaysanız biz o kadar barışın ve adaletin arkasındayız. Siz ne kadar sivillerin, Gazze'deki Filistin'deki kardeşlerimizin karşısındaysanız biz o kadar onların yanındayız.
İsrail yönetimi yaralıları, cenazeleri, yardım gönüllülerini bir an önce teslim etmelidir. Bu konuda takınılacak bir tavır daha büyük sorunların ve sıkıntıların yaşanmasına sebep olacaktır.
Malum dün gece yarısı İskenderun Deniz Üs Komutanlığı'na bağlı gerçekleşen terörist saldırıda 6 askerimiz şehit old u7 askerimiz yaralandı. Nöbet değişimi sırasında vuku bulan bu hain saldırıyı şiddetle bir kez daha lanetliyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. İskenderun ve Ankara'da tedavi altına alınan yaralılarımıza Allah'tan sağlık diliyorum. Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü hedef alan bu saldırı daha öncekiler gibi amacına ulaşamayacaktır.
BİZ DEMOKRASİ DEDİKÇE BİRİLERİ TERÖRE SARILIYOR
Kanlı saldırılardan medet uman terör örgütünü emellerine ulaşamayacaktır. Biz analar ağlamasın, akan kan dursun diyerek demokratik açılım, milli birlik ve kardeşlik projesinin bir sürece soktuk ve bir takvime bağladık. Özellikle son dönemde Türkiye her açıdan demokratik standartlarını yükseltiyor. Her alanda önemli gelişmeler yaşanıyor. türkiye ne zaman yükselişe geçse, ne zaman hak ve hürriyetler gelişmeye başlasa bir karanlık el devreye giriyor. Bu gelişme sürecini sabote etmeye devre dışı bırakmaya çalışıyor. Biz demokrasi dedikçe birileri teröre sarılıyor, biz hak hukuk refah dedikçe birileri kan dökmeye başlıyor. Soruyorum bundan kim kazanıyor kim kaybediyor?
Biz anayasa değişikliği yapıyor, kararı milletimiz versin diye referanduma gidiyoruz birileri kan döküyor. Milletim bunu çok iyi görmeli ve anlamalıdır. Biz terörle mücadeleden asla taviz vermeyeceğiz ama demokratikleşmeyi de aynı kararlılıkla yürüteceğiz.
Türkiye doğru bildiği yolda emin adımlarla yürümeye devam edecektir.
25 Mayıs Salı akşamı Brezilya, Arjantin ve Şili'yi kapsayan yoğun programı gerçekleştirmek üzere Bakan, milletvekili ve işadamlarımızla Brezilya'ya hareket ettik.
Ardından Brezilya'nın tüm dünyaya uçak üreten 3. firması konumundaki uçak fabrikasında temaslarımız oldu. Brezilyalı işadamlarının da katılımıyla iş forumu gerçekleştirdik.
Dünyamız ve geleceğimiz adına son derece umutlu mesajlar verdik. Rio'da uluslararası barışa zemin hazırlandığını görmek bizleri umutlandırdı.