Gündem
  • 25.1.2010 12:32

ERDOĞAN, MEMURLAR KONGRESİNDE DÖKTÜRÜYOR...

 

İBB Belediye Başkanlığı'mın ilk yılında düzenlediğimiz sempozyum çok yararlı olmuştu. Üzülerek kaydetmek durumundayım Türkiye bir yandan hızlı bir şekilde değişim yaşarken diğer yandan bazı gündem maddelerini bir türlü aşamıyor. Neredeyse 100 yıldır hatta ondanda fazla süredir irtica kavramını tartışıyor. Laiklik kavramı anlamı belliyken yüz yıldır bizde hala tartışılıyor. Milli irade hala tartışma konusu yapılmak isteniyor. Demokrasiye yönelik kavramlar gündemden düşmüyor. Altını karıştırırsan altından hep belli tipler çıkıyor. Açıkçası bazılarının gündemi hiç ama hiç değişmiyor.

Son bir kaç haftadır bir tartışma başlattılar. Türkiye Sivil Diktatörlüğe gidiyor dediler. Bu tartışmalar varya ibretlik tartışmalardır. Merhum Adnan Menderes'i idam sehpasına götüren manşetlerle bugünkü manşetler arasında herhangi bir fark yok. O zamanki manşetlerle bugünki manşetler arasında fark bulamazsınız. 40 yıl önceki iftiralar senaryolarla bugünkülerin nasıl paralellik gösterdiğini şaşırarak izliyoruz. O günde bugünde siyaset sahnesinde olanların üsluplarını değiştirmeden aynı şekilde konuştuklarını sizlerde takip ediyorsunuzdur.

Türkiye gelişiyor büyüyor ilerliyor bunlar tekamül adına numune olacak bir tavır ortaya koyamıyor. Oysa çok partili siyasi hayatımız Menderes'e çok şey borçludur. Tek parti diktatörlüğüne gidiyor diyenler aynaya bir baksınlar. Bu ülke tek parti iktidarlığını yaşadı. CHP'le yaşadı. Bunları bu ülke gördü. Şimki onların hangi düşünce kurumları bunları söyleyebiliyor. Bu millet bunları artık yemez. Menderes'te bu kırıldı.

Onun için siyaset hayatımız bu noktada Menderes'e çok şey borçlu. Ekonomi hayatımız Özal'a çok şey borçlu. AK Parti döneminde Türkiye bir çok alanda yükseldi. Sessiz devrim diye anılan reformlarla siyasal alan genişledi.

Şu gerçeği görmeliyiz. 7 yıl boyunca kararlılıkla demokrasi mücadelesi veren bir hükümeti demokrasi karşıtlığıyla suçlamak vicdansızlıktır.

Bu ülkede yıllar yılı bir şey konuşuldu. Cumhurbaşkanını halka seçtirebildiler mi? Böyle bir yasal düzenlemeyi yapabildiler mi? Biz yaptık. Şimdi cumhurbaşkanını egemenliğin kendisinde olduğu halk seçecek. 5 yıl çok dediler. Herkes bu işe muhalefet ettiler. Bize kadarki herkes 5 yıl durdu. Bize gelince böyle oldu ama biz 4 yıla indirdik. Bunun adı nasıl tek parti diktası oluyor. Diğerlerinin böyle bir şeyi olmadı. Onlar 5 yıl kalın dediğiniz halde 3,5 yılda kaçıp gittiler. Bu iş başarı tahammül beceri ister.

Biz çok çirkin ithamlara maruz kaldık. İktidara geldiğimiz günden beri bizimle ilgili atılan iddiaların hepsi yalandır. Çok tipik ve güncel bir örneği paylaşalım.

2008 yılında İstanbul'da Muhsin Ertuğrul Sahnesi'ni yeniden yapmak için çalışmalara başladık. Kongre açtık. Bir kongre merkezimiz olsun dedik. 7 kat yerin altında 5 kat yerin üstünde devasa bir merkezi 13 ayda bitirdik. 300 trilyonun üstünde bir masrafımız oldu. Bunu yaparken Muhsin Ertuğrul'da yanımızda. O da yanımızdayken onu da yıkma kararı aldık. Geçen hafta açılışını yaptık. Türkiye'nin en donanımlı bir tiyatro sahnesi haline getirip inşa ettik.

Türkiye'yi yollarla örüyoruz. Biz 7 seneye 11 bin kilometre yol ağını yaptık. Başbakan böyle diyor ama yollar hep çukur. İnsaf be. Cumartesi günü Ankara Kırıkkale arası ölüm rampalarının açılışını yaptık. Bunu söyeleyenler buradan hep geçeceksiniz. Oralarda ne ocaklar söndü. Bunları yaşamadınız mı? Bunu biriniz yazın be. Yazamaz. Bu cibilyetin gereğidir.

Biz mutluyuz. Hamdolsun o yolların bazı yerleri 3 gidiş 3 geliş. At denize balık bilmezse halık bilir diyoruz. Bizim derdimiz bu. Dün kar bora fırtına demeden Bozöyük'e gittik. Orada Bozöyük Mekece Sakarya 127 km'lik yolun açılışını yaptık. İçinde 2 tanede tünel var. Oradada ölüm virajları vardı. Pamukova'dan gelip Bileciğe doğru tırmanırken orayı bir hatırlayın. Şimdi ise durum farklı. Bu hizmetler nasıl yapılıyor neydi ne oldu? Biz %80'ini bitirdik. Bütün bu bir azmin neticesidir.

Kitleler korkutuluyor. Kitlelere tedirginlik verilmek isteniyor. Buralardan siyasi rant elde edilmek isteniyor. Belediye başkanlığı yaptığım bölümde bile bana iftira atıldı. Otobüsleri değiştirecekler dediler. Otobüslerde kadınlar erkekler ayrı oturtulacak dediler. 7 yıl oldu neyin değişti? Yaşamında neyin değişti? Ekonomik olarak hayatın daha güzele gitti. Ülke şantiye haline geldi. Türkiye 26 sıradayken 16. ülke haline geldi. Enflasyon %30'ken 6,5'la kapattık. Bankalar iflas etmedi mi? 21 tane banka. Şimdi böyle bir şey yok.

Ülkemin belli bölgelerinde kara propagandanın etkisinde kalan yerler var. Bazı çevreler korkutmayı yöntem olarak seçmişler. Hangi meseleye el atsanız önünüze korku tüccarları çıkıyor. Bu ülkede bazı etnik grupların sorunları var mı? Var ama gelin çözelim dediğnizde ses çıkmıyor. O meseleden beslenenler zeminlerini kaybedeceği için ellerini çekiyorlar. Ülkemizde terör meselesi var gelin çözelim dediğimizde inat ediyorlar. Ülkemizde azınlıkların meseleleri var. Ayak bağı olan bir çok sorunumuz var. Çözelim dediğiniz anda ortada kimse kalmıyor. Bu ülkede anayasa sorunu var mı? Var. Anayasanın belli bölümlerinden herkes şikayetçi. Gelin çözelim diyoruz. Hayır sizi yanaştırmayız diyorlar.

Statükoyla bu ülke nereye gidebilir? Değişime dönüşüme direnerek bu ülke nereye gidebilir? Eline mikrofonu alan konuşuyor. Şuanda köşelerinde koalisyon dönemlerine özlem duyduklarını dile getiren siyasetçiler var. Bu ülkede aylarca bakanlar kurulu toplanamadı. Bakanlar kurulu toplantısını evde mi yapalım hastanede mi yapalım gazeteler hep bunu yazdı. Ekonomi deseniz uçurumun kenarına gelmişti. Dış politika deseniz hak getire. Kualisyonlar milletin derdine çözüm üretmeyi bırakın kendi derdine çözüm bulamıyordu. Kualisyon demek istikrarsızlık demektir. Bu ülkede 16 ayda bir hükümet kuruldu. Böyle bir ülkede istikrar olur mu? Yok böyle bir şey. Ne zamansa seçim o zaman olacak. Boşuna böyle bir özlemin içine girmeyin. Türkiye'de güçlü bir siyaset var. Güçsüz siyaset yapanlar 8 ayda bir 16 ayda bir bakıyorsunuz hükümet kurulmuş.

Bunlar unutuyor, herkesi de unuttu zannediyor. Bu koro hep aynı şarkıyı söyleyip durdular. Tutmadı. Bundan sonra da ne yaparlarsa yapsınlar tutmayacak. Çünkü bu millet kimin nerede durduğunu biliyor. Kimin bu ülkeye eser kazandırdığını kimin ter döktüğünü kimin yüreğini ortaya koyduğunu biliyor. Kimin kaos için elinden geleni ardına koymadığını bu millet biliyor. Kimse kusura bakmasın bu ülkede çetelerle mücadele edeninde kim olduğu biliniyor. Şurada Ergenekon'da kimin süreci takip etmek zorunda olduğunu kimin avukatlığını yaptığını benim milletim biliyor. Türkiye'de iktidar sorunu yok. Türkiye'de çok ciddi bir muhalefet sorunu var. Bir ülkede iktidar kadar ülkeyi yükseltecek muhalefette gereklidir. Ülkesini kucaklayamayan bir muhalefet bu ülke için ne üretebilir? 7 yılda nelerle karşılaştığımızı siz de iyi biliyorsunuz. Yasa çıkaracağız çıkaramazsın. Çetelerle mücadele edeceğiz hayır edemezsin. Biz bu yola çıkarken 3 kavram ortaya koyduk.

Biz direksiyondayız gaza basıyoruz. birileri geliyor direksiyonu tutuyor. Biri frene basıyor. Bizde sorunların üstüne gidince statükoyla karşıyorsunuz. Bütün bunlara rağmen mazeretlere sığınacak değilim. Ülkemiz adına geleceğimiz adına büyük umutlar taşyıoruz. Türkiye için ter dökmeye devam edeceğiz.

Biz milletimize efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik dedik ve diyoruz. Eğilmedik bükülmedik ve bundan sonra da eğilip bükülmeyeceğiz. Biz ilkeli siyasetten yanayız. Bu millete hayal kırıklığı yaşatmadık. Bu millet seçim yoluyla emaneti bize verdi. Bizden bu emaneti ancak millet alır. Kim o emaneti gasp etmeye yönelir karşısında önce bizi bulur. Değerli kardeşlerim milletin emaneti kutsaldır. O emaneti gasp edenlere dur demek boynumuzun borcudur. Tahriklerle kışkırtmalarla kimseyi kandırmanız mümkün değildir. Tek başımıza da kalsak demokrasiyi hukuku her şart altında savunmaya devam edeceğiz.

Ben Memur-Sen'i kutluyorum. Onlar gibi hareket eden herkesi kutluyorum. Her alanda çok büyük başarılara imza atıyoruz. 7 Yılda iç politikadan dış politikaya çok önemli adımlar katettik. Ama daha çok uzun yolumuz var. Dış politikata attığımız adımlarda hamdolsun Türkiye'nin oynadığı rol çok farklı. Artık Türkiye gündemi belirlenen bir ülke değildir. Türkiye artık gündemi belirleyen bir ülkedir. Türkiye çok daha fazlasını hakediyor. Azimle kararlılıkla devam edecektir. Suriye Ürdün Lübnan çevrelerle vizeler kalktı. Bize vize kalkmadı gibi bir ifade kullanıldı. Dİyorum ki bakın AB üyesi ülkelerin hiç birinde memur işçi diye bir ayırım yok. Ben diyorum ki gelin birleşin bu işi tamamen çalışanlar olarak düzenlediğimiz anda hiç bir problem kalmayacak. Bu işin sıkıntısını bu ülkeler gördüğü için bakın tek kaldı. Bu bizlerinde tüm çalışanlarında ülkemizinde işini kolaylaştıracak. Ben bunu görüştüm. Buna sıcak ta bakıyorlar. Gelin buı işi bitirelim deyince orada bir yavaşlama oluyor. Ben buradan çağırıyorum. Siz gelirseniz ben bu işi yapacağım. Söz veriyorum.

Türkiye kendi değerlerinden kaynaklanan bazı adımları da atmak durumundadır. Biz hakkı ve hukuku savunduk savunuyoruz. İçeride dışarıda. Haiti'de çocukların ölümü nasıl yüreğimizi burkuyor. Hemen Haiti'ye sivil savunmayla ilaç para gıda hemen ulaşıyor. Çünkü biz insan olarak insan endeksli olarak hayata bakıyoruz. Herhangi bir ayırımcılık yapmadan yardım ediyoruz. Bölgesel bir güç olmanın ötesinde bölgesinde barışın umudu olmak bize yakışır. Bize yakışan budur. Gazze'de binlerce aile çadırlarda yaşıyor. Erdoğan konuşunca rahatsız oluyorlar. Ben gerçeği söylüyorum. Kapılar açılsın. Açılınca okullar hastahaneler yapılacak.

BM'nin aynı şekilde okulu hastahanesi orada. Şimdi yeni bir hazırlığın içerisindeyiz. 100'ün üzerinde kınama yapılmış. O zaman BM ne işe yapıyor. Bu konuşmamı ben orada yaptım. Biz bulunduğumuz noktadan daha geri gidemeyiz. Varisi olduğumuz değerler silsilesi bize bu yükü yüklüyor. Türkiye kazanımlarını heba edemez. Ülkenin belli bölgelerinde kanayan bir yara varken bu sorunlar bütün ülkeye sirayet ederken biz yolumuza devam edemeyiz. Ülkemde inanç sorunları varken bunlara kulak tıkayarak yolumuza devam edemeyiz. Ülkemde herkesin kendine göre sorunları var. Romanlarda nerden çıktı diyorlar. Onlar bu ülkenin vatandaşı değil mi? Çalıştaylar kuruluyor ve sorunlar dile getiriliyor. Bunlar bu ülkenin vatandaşı. Türkiye'deki bütün sıkıntıları dinlemek durumundayız. Türkiye muasır medeniyetler sınırının üstüne çıkacaksa bunu birlikte başarmamız gerekiyor. Bu sorunlar Türkiye'ye ayakbağı olan sorunlar. Onun için milli birlik ve beraberlik projesi onun için demokratik açılım süreci diyorum. Konuşulmayan konuşulamayan sorunlar bugün ülkemizde rahatça konuşuluyor tartışılıyor. Bizim gönüllerimiz konuşuyor. Gönülleri konuşan bir millet bir birlerine nasıl kin besleyebilir. Bu demokratik açılımı da öyle bir günde değil gereken sürede çözeceğiz.

Psikolojik önlemleri var. Bu alanlarda adımlarımızı atıyoruz. Türkiye'ye enerji kaybettiren neyse her alanda gerekeni yapıyoruz. Aramıza nifah sokmak isteyen herkesi atıyoruz.

Bu meclis anayasa değişikliği yapamaz dediler. Anayasa değişikliğini bu meclis yaptı. Hangi kuvvetler ayrılığı ilkesi vardı? Ama siyaha beyaz dendiği zaman da şaşırıp kalıyoruz. 367'nin mucitleri yeni fikirlerle siyasetin önünü kesmek için harekete geçiyor. Bu meclis uzaydan mı geldi? Bu kadar kendini inkar olur mu? Bu millete bidon kafalı diyeceksin aşağılayacaksın ondan sonra da milletin iktidarını sivil diktayla suçlayacaksın. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Bunlar referandumada karşıdır. Ben herşeye razıyım yeter ki ülkem kazansın. Ben diyorum ki gerekirse partim kaybetsin.

Yeter söz milletindir diyerek iktidara gelen bu aziz millet 2002'de yeter dedi.

 

CANLI YAYIN İZLEYİN...

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 10:57

İLGİLİ HABERLER