
ERDOĞAN: ÖLÜM EN BÜYÜK NASİHATTİR
AFYONKARAHİSAR - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Yarın öldük, getirip koyacaklar bizi musallaya. Hoca efendi gelecek, Cumhurbaşkanı niyetine demeyecek, başbakan niyetine demeyecek, bakan niyetine demeyecek, trilyarder niyetine demeyecek, filanca ordinaryüs profesör ya da profesör niyetine demeyecek, er kişi niyetine diyecek, hatun kişi niyetini diyecek. Ondan sonra da iki metreküplük mezara gidip, gömecekler. Ölüm en büyük nasihattir, bu nasihatten herkes nasibini almalı" dedi.
Partisince Afyonkarahisar'da Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Sağlık alanında biliyorsunuz, SSK Genel Müdürü kim vardı 1990'lı yıllarda? Batırdı, batırdı, bitirdi. Kendisi devraldığı zaman zarar filan yoktu, kendisi devraldı, 8 yıl genel müdürlük yaptı Sayın Kılıçdaroğlu, 8 yıl devamlı battı, battı, battı. Her geçen yıl daha da kötü gitti ama baktı ki bu iş gitmiyor, 1999'da Ecevit'e gitti, merhum Ecevit'e aday olmak istediğini söyledi. Merhum Ecevit böyle başarısız bir genel müdürü aday yapar mı, veto etti. Şimdi de gelmiş merhum Ecevit üzerinden, hanımını yanına almak suretiyle oy toplamaya gayret ediyor. Yemezler bunu Sayın Kılıçdaroğlu, yemezler, bu iş bitti. Çünkü benim milletim bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. O kuyrukları unutur muyuz biz? Genel Müdürsün, o kuyruklar neydi? Giderdik SSK'nın eczane standına, reçeteyi uzatırdık, ilacını alabilirsen hak getire, yarısı var yarısı yok. Biz bunu unutacak mıyız? Bunun hesabını, 12 Haziran'da sandıkta bunları sandığa gömerek verdirmemiz lazım."
Partinin Afyonkarahisar milletvekili aday sayısına değinen Erdoğan, "İnanç öyle bir şeydir ki, atalarımız söylüyor, tekeden süt bile çıkartır. Afyon'un milletvekili sayısı 7'den 5'e düştü ama Afyonkarahisarlı kardeşlerime inanıyorum, bunu 5'te 5 yapacaklar. Çok çalışacağız, kapı kapı dolaşacağız. İnanıyorum ki tüm bu davaya gönül veren kardeşlerim, beraber koşacağız çünkü biz beraber yürüdük bu yollarda" dedi.
Her vatandaşın istediği hastaneye gidebildiğini, istediği eczaneden ilacını alabildiğini belirten Erdoğan, "İnsana değer veren iktidar bu ama bunlar insana değer vermediler. CHP'nin zaten hiçbir zaman böyle bir derdi olmadı. Ben İstanbul Belediye Başkanlığını CHP'den aldım. O zaman Veysel Bey de benim İSKİ'de genel müdürümdü ama İstanbul susuzdu, İstanbul'da çöp dağları vardı, İstanbul'da hava kirliliği vardı, gazeteler maske dağıtıyordu. İstanbul Belediyesinin 2.5 milyar dolar borcu vardı. Biz o pislikleri temizledik, İstanbul'u tertemiz bir şehir yaptık. Doğalgazı süratle yaygınlaştırdık" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, vatandaşın "Allah razı olsun" demesinin kendilerine yeteceğini belirterek, şair Baki'nin "Baki kalan bu kubbede, hoş bir sada imiş meğer" dizelerini anımsattı. "Bununla kendimizi hesaba çekmemiz lazım. Hepimiz ölecek miyiz?" diyen Erdoğan, ölüme inanmayanlar da olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"İşte bir tanesi, yine CHP'nin içinde bir bayan profesör, sonradan manevra yapmaya başladı. İstanbul'un Zincirlikuyu Mezarlığı'nın girişinde bir kitabe var. O kitabeyle alakalı diyor ki; 'Eskiden burada Ruhuna El Fatiha yazardı ama şimdi oraya şunu yazmışlar: Her nefis ölümü tadacaktır' diyor. Ya bundan şüphen mi var? Arkasından söylediği çok önemli 'çok tiksindirici' diyor. Bu hanımefendi profesör ama -herhalde diyorum ben, iyi niyetli düşünüyorum- bunun, Allah'ın ayeti olduğunu bilmiyordu, bunun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a ait bir söz olduğunu zannediyordu. Herhalde böyle bir gafletin içinde. Sen profesör olabilirsin ama profesör olmak, her şeyi bilmek anlamına gelmez. Bilim adamı olmak, bilim kadını olmak başka bir şey, arif olmak başka bir şey. Bu çok önemli.
Yunus ne diyor; 'İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsin, ya nice okumaktır' diyor. Burası çok önemli, buna dikkat edeceksin. Arif öyle bir kimsedir ki bilmediğini bilir. Bu, çok önemli, bilmediğini bilmek. Sen istediğin kadar alim ol, senin ilmin denizden bir kova sudur, o kadar. Mesele bu. Yarın öldük, getirip koyacaklar bizi musallaya. Hoca efendi gelecek Cumhurbaşkanı niyetine demeyecek, başbakan niyetine demeyecek, bakan niyetine demeyecek, trilyarder niyetine demeyecek, filanca ordinaryüs profesör yada profesör niyetine demeyecek, er kişi niyetine diyecek, hatun kişi niyetini diyecek. Ondan sonra da iki metreküplük mezara gidip, gömecekler. Ondan sonra yanında kimse var mı? Yok. Yaptıysan bu dünyada güzellikler, hak getire ama yoksa yanmışsın. Seni en yakınların bile kolay kolay da arayıp sormazlar. Ölüm en büyük nasihattir, bu nasihatten herkes nasibini almalı. Ölümle yatacağız, ölümle kalkacağız. Bunu bilmek lazım. Onun için de şu an ne yapabiliriz? çok önemli. Bugün Hak için ne yaptın? Bu soruya cevap arayın. Mesele bu."
-"BALIK TUTMASINI ÖĞRETECEĞİZ"-
Sekiz senede 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol yaptıklarını, 2023'e kadar 15 bin kilometre daha yapacaklarını belirten Erdoğan, yolları gelecek dönemde 3-4 şeride çıkaracaklarını söyledi.
Bir ulusal plan hazırladıklarını, bu planla 780 bin kilometrekareyi planlamayı hedeflediklerini ifade eden Erdoğan, böylece Türkiye'de imar itibarıyla kaçak olmayacağını belirtti.
Hızlı tren hatlarının hızla tamamlandığını anlatan Erdoğan, 490 bin konut inşasının devam ettiğini, 360 bininin sahiplerine teslim edildiğini bildirdi.
Yoksula 50 metrekarelik daireler yaptıklarını belirten Erdoğan, "İçinde çeyizi de olacak; buzdolabı, çamaşır makinası, ocağı, mobilyası olacak. Onu da taksitlendireceğiz. 20 yıl vadeyle peşinatsız ayda 100-120 TL taksitle vereceğiz" dedi. Başbakan Erdoğan, "Ben size Sayın Kılıçdaroğlu gibi bedava dağıtmıyorum. Çünkü biz balık dağıtmayacağız, balık tutmasını öğreterek sorumluluk dağıtacağız. Bizim farkımız bu, sosyal devlet anlayışımız bu. Bu ne demek biliyor musun? Vatandaşın onuruyla da oynama" diye konuştu.
Devletin sadaka dağıtmayacağını, bunu zenginlerin yapacağını belirten Erdoğan, sosyal devlet olarak vatandaşa, fakir fukaraya ulaştıklarını söyledi.
Yoksul kesime ev verirken iş imkanını da sağlayacaklarını ifade eden Erdoğan, iş temininden sonra evin taksitlerinin ödemesinin başlayacağını bildirdi.
Çiftçinin geçmiş dönemde Ziraat Bankası'ndan yüzde 59 faizle kredi aldığını hatırlatan Erdoğan, şimdi bu faizin yüzde 5 civarında olduğunu belirtti.
Halk Bankası'nın geçmişte yüzde 47 faizle 5 bin lira kredi verdiğini, şimdi yüzde 5 faizle 100 bin liraya kadar kredi verildiğini dile getiren Erdoğan, "Yüzde 5 faiz nere, 59 nere? Bizim aramızdaki fark bu. Sayın Bahçeli sen yüzde 59 faizle veriyordun, biz yüzde 5 ile veriyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu senin de farkın yoktu, sen de aynıydın. Bunların hepsi birbirinin aynısıdır, farkları yoktur" dedi.
"DÜNYADA EZİLMİŞLERİN UMUDU TÜRKİYE"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iktidarları döneminde Türkiye'yi bir dünya ülkesi, bir lider ülke konumuna yükselttiklerini belirterek, ''Bugün sadece ülkemizde, bölgemizde değil, tüm dünyada ezilmişlerin, dışlanmışların, yoksulların umudu haline gelmiş bir Türkiye var'' dedi.
Erdoğan, partisince Afyonkarahisar'da Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti.
Afyonkarahisarlılara 12 Eylül'de yapılan halk oylamasında yüksek oranda ''evet'' oyu verdikleri için teşekkür eden Erdoğan, ''Siz 12 Eylül'de 'büyük Türkiye' dediniz. Siz 12 Eylül'de 'hukukun üstünlüğü' dediniz, üstünlerin hukukuna 'hayır' dediniz. 12 Eylül halk oylamasında yüzde 66 gibi yüksek bir oranla 'evet' dediğiniz için sizlere tekrar teşekkür ediyorum. Afyonkarahisar'a yakışan budur. Afyonkarahisar'dan beklenen budur. Çünkü AK Parti'nin temelleri burada atıldı. Biz yola Afyonkarahisar'dan çıktık. Rotamızı burada çizdik, milletimizle beraber çizdik'' diye konuştu.
AK Parti'nin kutlu yürüyüşünün bu kentte başladığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Çünkü Afyonkarahisar ilklerin şehridir. Demokrasinin, özgürlüklerin, hakkın hukukun şehridir. Afyonkarahisar, istiklalin, bağımsızlığın, zaferin şehridir.
Nasıl ki Gazi Mustafa Kemal, şehitlerimiz, gazilerimiz buradan 1923'e yürüdüyse biz de Afyonkarahisar'dan 2023'e yürüyoruz. Onlar Afyonkarahisar'da zafer kazanıp, 1923'te Cumhuriyeti kurdular. Biz de Afyonkarahisar'da AK Parti'yi kurup, 'Hedef 2023' deyip, o Cumhuriyeti daha da yüceltiyoruz. Yüzüncü kuruluş yıldönümüne böyle gireceğiz. Cumhuriyetimize itibar kattık, güç kattık. Cumhuriyetimizi büyüttük, sizin hayır dualarınızla. Türkiye'yi bir dünya ülkesi, bir lider ülke konumuna yükselttik. Bugün sadece ülkemizde, bölgemizde değil, tüm dünyada ezilmişlerin, dışlanmışların, yoksulların umudu haline gelmiş bir Türkiye var. İşte dün İstanbul'da 4. Dünya En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'nı başlattık. On yıl süreyle buna başkanlığı Türkiye olarak biz yapacağız. Neden? Çünkü dünya yoksullarının yanında, dirayetli ses Türkiye. Her yıl 200 milyon dolar buna ayıracağız. Eğer sizler bize 'yürü' demeseydiniz bizler yürüyebilir miydik? Sizler bize güç katmasaydınız bizler yürüyebilir miydik? Sizler bize 'yürüyün' dediniz, yürüdük. Hani şair diyor ya, 'Delikanlım işaret aldığın gün atandan, yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan.' İşte böyle yürüyoruz, böyle yürüyeceğiz.''
-''ARTIK BİZİM AY YILDIZLI BAYRAĞIMIZ TÜM DÜNYADA GURURLA, ONURLA DALGALANIYOR''-
Bugün Afganistan'da, Irak'ta, Kosova'da, Bosna'da, Lübnan'da, Aden Körfezi'nde barışa hizmet veren bir Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, ''Bugün dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa karşı sesini yükselten, hakkı hukuku, adaleti en gür sedayla savunan bir Türkiye var'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi.
''Afyonkarahisarlı kardeşlerim, senin cebindeki pasaport bugün artık itibar görüyor. Emirdağlı kardeşim iyi bilir. Öyle mi? Senin cebindeki paran bugün artık değer taşıyor. Yani artık Türk Lirası'nın bir kıymeti var. Biz gelmeden önce maaşı alır nereye koşardık? Döviz bürosuna. Gidip hemen dolar alırlardı. Neden? Para değer kaybetmesin, diye. Şimdi böyle bir derdimiz var mı? Şimdi artık döviz büroları da zaten neredeyse tamamına yakını kapandı. Niye? Artık iş yapamaz hale geldiler. Neden? Türk Lirası değerli de onun için. Artık bizim ay yıldızlı bayrağımız tüm dünyada gururla, onurla dalgalanıyor.
Ben Balkanlar'da soydaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı köylere gittim. Türk kardeşlerim benim boynuma sarıldılar. Ne dediler biliyor musunuz? 'Buraya gelen ilk Türk başbakanı sizsiniz' ve ağlaştılar. Prizren'e gittim, Priştine'ye gittim, Fatih Sultan Mehmet'in orada inşa ettirdiği camileri biz sahiplendik, restore ettik ve açılışlarını yaptık. Hala da yapmaya devam ediyoruz.
Kosova Meydan Muharebesi'nde şehit düşen Murat Hüdavendigar'ın türbesine biz sahip çıktık. O mahzun türbeyi tamir ettik, dünya mirasına yeniden kazandırdık. Prizren'in, Priştine'nin, Mamuşa'nın sokaklarında, ellerinde Türk bayrakları, Kosova bayrakları ile binlerce çocuğun sevgi gösterileri arasında inanın gözyaşlarıyla geçtik. Melbourne'den Toronto'ya, Bişkek'ten Londra'ya, Trablus'tan Düsseldorf'a kadar nerede Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı, soydaşımız, kardeşimiz varsa hepsine el uzattık, hepsini kucakladık. Moğolistan'da Türk tarihine ait ilk yazılı eserler olan Orhun Abidelerine biz sahip çıktık. O hani 'milliyetçiyiz' diye geçinenler, geçmişte iktidar olduklarında oralara gittiler mi, gidebildiler mi? Bizim tarihimize sahip çıktılar mı, çıkabildiler mi? Afyonkarahisar'da Adeyze Camii'ne, Akmescit'e, Seydi Hasan Basri Camisi'ne, Kölehanı'na nasıl sahip çıktıysak, onları nasıl onardıysak, Türkiye genelinde nasıl 4 bin vakıf eserini gün yüzüne çıkardıysak Saraybosna'da, Mostar'da, Üsküp'te, Kudüs'te, Beyrut'ta Osmanlı yadigarı eserlere de yine biz sahip çıktık.''