
Erdoğan'dan komşuya gönderme!..
- "Bizim reformlar konusunda tek muhatabımız milletimizdir. Milletimizin istediği, beklediği, desteklediği her reformu gerekli hazırlık sürecinin ardından eninde sonunda hayata geçireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın."
- "Diyorlar ki çok enteresan, efendim işte 'Ruhban okulunu niye açmadınız?' Her şey bitti, şimdi ruhban okulu kaldı. Ben de diyorum ki bizim için ruhban okulu açmak mesele değil, biz açarız ancak hep bizden 'ver, ver, ver' diyorsunuz"
- "Atina'da bizim 2 tane tarihi camimiz var. Bize kaç kere söz verdiniz. Hadi gelin biz o tarihi camilerimizi yapalım. İki, Batı Trakya'da benim 150 bin soydaşım var. Onların başmüftüsünü Yunan hükümeti niye atıyor? Oradaki hocalarımız seçsinler kendi baş müftülerini"
- "Şu ana kadar 2,5 milyarlık gayrimenkullerini, Rum vatandaşlarımızın, Musevi vatandaşlarımızın, Ermeni vatandaşlarımızın kendilerine iade ettik. Bize bu tür şeyleri hiç yapıyorlar mı, hiç duydunuz mu? Artık kusura bakmasınlar. Bunu yaparken de onu da söyleyeyim, bir iane olsun diye yapmıyoruz. Bu, 'bir ertelenmiş hak gasbıdır' diye düşünerek bunları yaptık"
ADANA (AA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, reformlar konusunda tek muhataplarının millet olduğunu, milletin istediği, beklediği, desteklediği her reformu gerekli hazırlık sürecinin ardından eninde sonunda hayata geçireceklerini belirterek, "Diyorlar ki çok enteresan, efendim işte 'Ruhban okulunu niye açmadınız?' Her şey bitti, şimdi ruhban okulu kaldı. Ben de diyorum ki bizim için ruhban okulu açmak mesele değil, biz açarız ancak hep bizden 'ver, ver, ver' diyorsunuz" dedi.
Reformlar konusunda tek muhataplarının millet olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Milletimizin istediği, beklediği, desteklediği her reformu gerekli hazırlık sürecinin ardından eninde sonunda hayata geçireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Diyorlar ki çok enteresan, efendim işte 'Ruhban okulunu niye açmadınız?' Her şey bitti, şimdi ruhban okulu kaldı. Ben de diyorum ki bizim için ruhban okulu açmak mesele değil, biz açarız ancak hep bizden 'ver, ver, ver' diyorsunuz. Şimdi ben de diyorum ki Atina'da bizim 2 tane tarihi camimiz var. Bize kaç kere söz verdiniz. Hadi gelin biz o tarihi camilerimizi yapalım. İki, Batı Trakya'da benim 150 bin soydaşım var. Onların başmüftüsünü Yunan hükümeti niye atıyor? Oradaki hocalarımız seçsinler kendi başmüftülerini.
Biz Sayın Bartholomeos'u atıyor muyuz? Hayır, Bartholomeos'u kendileri seçiyor. Sen Sinod Meclisi'nde bir tane üyeleri yokken, ben Sayın Bartholomeos'a, Yunanistan Başbakanı mevkidaşıma hepsine söyledim, 'Siz bize' dedim, 'Gönderin, papazlarınızdan kaç kişi göndereceksiniz gönderin, biz onları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapalım.' Çünkü Lozan'a göre, Lozan Anlaşması'na göre Sen Sinod Meclisi'nin üyelerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması lazım. Şimdi tabii burada ellerinde bu tür papaz kalmadığı için böyle bir sıkıntıları var. 'Biz, onu çözeriz' dedim, 'Gönderin biz onları vatandaş yapalım.' Şu ana kadar bildiğim kadarıyla en son 17 tane gönderdiler ve biz 17 taneyi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaptık."
-"Bizim derdimiz üzüm yemek ama bunlarda böyle bir dert yok"
Çözümden yana olduklarını ifade eden Erdoğan, "Bizim derdimiz üzüm yemek ama bunlarda böyle bir dert yok. Sümela Manastırı'nı açtık, gidip ayin yapıyorlar. Tarsus'u açtık, aynı şekilde orada ayin yapıyorlar. Van'da Akdamar Kilisesi'ni aynı şekilde biz yaptık, kendimiz. Peki siz ne yaptınız arkadaş, siz ne yaptınız? Hep bizden" ifadesini kullandı.
"Şu ana kadar 2,5 milyarlık gayrimenkullerini, Rum vatandaşlarımızın, Musevi vatandaşlarımızın, Ermeni vatandaşlarımızın kendilerine iade ettik" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bize bu tür şeyleri hiç yapıyorlar mı, hiç duydunuz mu? Artık kusura bakmasınlar. Bunu yaparken de onu da söyleyim, bir iane olsun diye yapmıyoruz, bu 'bir ertelenmiş hak gasbıdır' diye düşünerek bunları yaptık. Ama artık biraz da kendilerini şöyle bir otursunlar, bir muhasebelerini yapsınlar. Ona göre de biz bundan sonraki adımları da atalım. İşte buyrun, Mardin'de Mor Gabriel. Ciddi bir sorunları vardı Süryani vatandaşlarımızın. Hazineye ait olan yeri biz hemen süratle kendilerine verdik ve şu anda onların o sorununu da yıllarca, on yıllarca çözülmeyen sorununu da biz çözdük. Bu, bizim ne denli olumlu bir yaklaşım içinde olduğumuzu gösteriyor."
-"Kürt vatandaşım da Alevi vatandaşım da herhangi ayrıcalığa tabi değil"
"Misal diyorlar ki işte 'Filanca vatandaşlarımızla ilgili birşey yapmadınız.' Niye yapmıyoruz? Elimizden gelen herşeyi yapıyoruz" diyen Erdoğan, Nevşehir Üniversitesinin adını Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştireceklerini, bunun atılan en önemli adımlardan biri olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kaldı ki bu ülkede benim ne Kürt vatandaşım ne Alevi vatandaşım herhangi bir ayrıcalığa tabi değildir. Hepsi de bu ülkede parlamentoya girmekse parlamentoya da giriyor, öyle mi? Devletin en yüksek kademelerinde görev almaksa o görevleri de alıyorlar, öyle mi? Burada bir sıkıntı var mı? Yani burada benim Kürt vatandaşlarıma karşı bir ayrıcalık var mı? Alevi vatandaşlarımıza karşı bir ayrıcalık var mı? Böyle bir şey var mı? Alevi, Sünni böyle bir şey var mı? Yok. Biz bunları hep deneyerek, tecrübe ederek geldik, bunları yaşadık. Onun için lütfen böyle mahalle baskılarıyla, 'Elimizden şu gitti, bu gitti' falan gibi, ülkemizin huzurunu kimse kaçırmasın. Neyin ne olduğunun farkındayız ve elimizden geleni bütün samimiyetimizle hep ortaya koyduk. Bugüne kadar milletimizin aklına ve vicdanına uymayan hiçbir adımı da sırf şu istiyor, bu istiyor diye asla atmadık ve atmayız."
Açıkladıkları demokratikleşme paketinin ne ilk ne de son olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, "Bundan sonra da bütün gelişmelere göre birçok adımlar, ihtiyaçlar, beklentiler, talepler doğrultusunda ortaya çıkacak yeni hususlarla ilgili reform düzenlemelerimiz devam edecektir. Sizlerden açıkladığımız demokratikleşme paketine sahip çıkmanızı, milletimize anlatmanızı, yanlış anlamaların önüne geçmenizi bekliyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Bu yolda önümüze çok engeller çıkartıldı. Çok provokasyonlar yapıldı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Zulme, acıya, ölümlere, husumetlere son verecek bir kardeşlik ortamı oluşturmanın mücadelesini verdik. Bu yolda önümüze çok engeller çıkartıldı. Çok provokasyonlar yapıldı. Ama biz, sabırla kararlılıkla adım adım tüm bu engelleri aştık. Aşmaya da devam ediyoruz. Açıkladığımız son demokratikleşme paketi işte bu adımlardan biridir" dedi.
Başbakan Erdoğan, Adana Valiliği tarafından onuruna verilen akşam yemeğinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, iş adamları ve şehrin kanaat önderlerine hitap etti.
Yatırım yapmanın, eser ve refah üretmenin mutlaka önemli olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ama bütün bunlar huzurun, kardeşliğin hakim olduğu geleceğe umutla bakılan bir ülke ikliminde, bir toplumsal iklimde anlamlıdır. Bunlar yoksa istediğiniz kadar yol yapın, konut yapın, hastane, okul, spor tesisi yapın, insanları mutlu edemezsiniz. Biz, 'önce insan' diyen, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın diyen' yaradılmışı yaradandan ötürü seven bir anlayışla Türkiye'yi kucaklıyoruz ve Türkiye'yi yönetiyoruz. Bunun için yola çıkarken 'Tek millet' dedik, 'tek bayrak' dedik, 'tek vatan' dedik, 'tek devlet' dedik, bu anlayışla yola çıktık. Çünkü bu, birliğimizin, beraberliğimizin, güçlü oluşumuzun ifadesidir. Bütün bunların yanında bir şey daha söyledik, 'bir olalım, iri olalım, diri olalım, hep birlikte Türkiye olalım dedik."
Başbakan Erdoğan, 11 yılda milli geliri 3 katına çıkardıklarını ifade ederek, "Öbür yandan da zulme, acıya, ölümlere, husumetlere son verecek bir kardeşlik ortamı oluşturmanın mücadelesini verdik. Bu yolda önümüze çok engeller çıkartıldı. Çok provokasyonlar yapıldı. Ama biz, sabırla kararlılıkla adım adım tüm bu engelleri aştık. Aşmaya da devam ediyoruz. Açıkladığımız son demokratikleşme paketi işte bu adımlardan biridir. Türkiye'nin onlarca yıllık sorunlarını çözüyor, yaralarına neşter atıyoruz. Biz, 11 yıllık iktidarımızda Türkiye'de demokrasi konusunda, temel insan hak ve özgürlükleri konusunda hiçbir soruna yol açmadık. Tam tersine hep sorun çözen olduk" diye konuştu.
Reform, değişim, dönüşüm denilen hadisenin kolay olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Bazı çok basit sorunları çözmek için dahi asırlık refleksleri aşmanız, kırıp dökmeden, yeni sıkıntılara yol açmadan yol almanız gerekiyor. Bu yöntemle bugüne kadar 'asla olmaz' denilen nice işleri olur kıldık. 'Asla yapılamaz' denilen nice işleri tamamlayıp, geride bıraktık. Son demokratikleşme paketi, bu bakımdan pek çok önemli düzenlemeyi içeriyor" ifadesini kullandı.
Birilerinin "seçim barajları indirilsin" dediğini aktaran Erdoğan, şunları söyledi:
''(Barajlar indirilsin.) Ne olacak, nereye inecek, nasıl inecek, bu konuda söyledikleri bir şey var mı? Yok. Peki biz ne diyoruz; buyurun size 3 tane teklif. Bir, buyurun mevcut durumu koruyabiliriz, yani baraj aynen yine yüzde 10 olarak kalır. İki, 'gelin barajı yüzde 5'e indirelim ama daraltılmış bölge yapalım.' Üçüncü bir teklif daha getiriyoruz, diyoruz ki 'barajları tamamen kaldıralım, sıfırlıyalım, buyurun dar bölge sistemi yapalım, hodri meydan, hodri meydan.' Daha ne istiyorsun, işte bak, barajı tamamen kaldırıyoruz. Dar bölge sistemi, ona hayır, öbürüne hayır, öbürüne hayır. Şimdi ne yapacağız, biz açacağız kitabı, koyacağız önümüze, arkadaşlarımızla çalışacağız. Diyeceğiz ki 'şunda hayır var, Meclisten geçireceğiz ve 2015'e böyle hazırlanacağız.' Başke çare yok."
"Başörtüsü meselesi, 10 yıl oldu, tabi işin daha gerisi var, onlarca yıl oldu, hep biz ya sabır çektik" diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
''Niye? Ülkemizdeki huzur bozulmasın. Ben bir başbakan olarak, bir belediye başkanı olarak yavrularımı kendi ülkemin üniversitelerinde okutamadım, yurt dışına gönderdim. İspanya'da, 'velevki inancından dolayı başörtüsü örten, örterek üniversiteye giden kızlara bunun kapıları kapandı. Ne olur?' dedim. Partimin kapatılma gerekçelerinden bir tanesi oldu. Değerli kardeşlerim, biz buralardan buraya geldik. İşte demokratikleşme paketi bu, şimdi ne diyoruz; işte Danıştay ret kararını verdi, biz de açıklamalarımızı yaptık ve şimdi diyoruz ki; artık bu ülkenin evladı başörtülü olarak da üniversiteye gidebilir, başı açık olarak da üniversiteye gidebilir hiçbir mani yok. İki, eğer eşitlik diyorsak, bu ülkede başörtülü de başı açık olan hanım kardeşim gibi o da kamu sektöründe çalışabilmeli, bunu getirdik. Orada sadece, yargıda, poliste, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, kendi mevzuatları içerisinde, Türk Silahlı Kuvvetleri kendi çalışanları için kendi mevzuatı geçerli, aynı şey emniyette, yargıda aynı şekilde, bu şekilde yaparak bu süreci ideale doğru inşaallah götürelim."
Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 11:27