
ERGENEKON SAVCISI'NIN EN ÖNEMLİ İKİ İDDİASI...
İSTANBUL - Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Danıştay saldırısına ilişkin 13 Şubat’ta verdiği kararın gerekçeli açıklamasında, sanık avukat Alparslan Arslan’ın liderliğindeki örgütle ‘Ergenekon’ bağlantısı kurmayışını şöyle açıklıyordu: “...Sanıklar ve sanıklara isnat edilen eylemlerle ilgili yürütülen soruşturmanın arasında suç vasfını, sanıkların hukuki durumunu ya da sübutu etkileyecek şekilde bağlantı tespit edilememiştir.”
Oysa Alparslan Arslan’ın bağlantılarının Ergenekon’a uzandığıyla ilgili çok sayıda ifade vardı: Emekli Yükbaşı Muzaffer Tekin ile aynı örgütün, Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneği’nin (VKGD) toplantısına katılıyor, Tekin ile defalarca görüşüyor, ilişkileri Kuvayi Milliye Derneği’nden Hüseyin Görüm’ kadar uzanıyordu. Danıştay’a ‘türban kararı’ yüzünden saldırdığını açıklayan ve ‘dini motifli örgüt liderliği’ ile yargılanan Alparslan Arslan’ın Ergenekon iddianamesinin açıklanmasından sonra tekrar gündeme gelen ‘ulusalcı’ bağlantıları şöyleydi:
Danıştay baskını
- Cumhuriyet Gazetesi’ne, 5 Mayıs 2006’da el bombası atıldı, patlamadı. 10 Mayıs’ta ikinci bomba kontrollü patlatıldı. 11 Mayıs’ta üçüncü bomba düştü. Saldırganlar kaçtı.
- Tarih, 17 Mayıs. Bir saldırgan Danıştay binasına girip toplantı halindeki Danıştay üyelerine kurşun yağdırdı. Üye Mustafa Özbilgin öldü. Kaçarken yakalanan saldırgan genç bir avukattı: Alparslan Arslan.
- Saldırının gerekçesi, Danıştay’ın 8 Şubat’ta aldığı, okul dışında da kılık kıyafet yönetmeliğine uyulması yönündeki karardı. Vakit gazetesinin karar sonrası üyelerin fotoğraflarını basarak, ‘İşte o üyeler’ diye hedef gösterdiği nüsha, Arslan’ın aracında bulundu.
- Arslan’ın Cumhuriyet saldırısının da faili ve planlayıcısı olduğu anlaşıldı. Aynı ekipteki Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Tekin Irşi gözaltına alındı.
İslamcı denirken...
- Arslan ‘İslamcı bir avukat’ diye tanımlanırken soruşturmayı derinleştiren polis ilginç bir bağlantıya ulaştı: Arslan’ın üzerinden, Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneği (VKGD) Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Gürkan’ın kartı ve ‘Ulusal Haber’ yazılı kart çıkmıştı.
- Arslan’ın babası İdris Arslan, 22 Mayıs’ta Ankara Terörle Mücadele Şubesi’nde verdiği ifadesinde, oğlunun 4-5 aydır VKGB ile irtibatlı olduğunu, derneğin Adana, Mersin ve İstanbul’daki toplantılarına katıldığını ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’le tanıştıklarını anlatınca, soruşturmanın seyri ulusalcılara yöneldi.
- Saldırı günü Muzaffer Tekin’in evini polis bastı. Tekin o geceyi bir arkadaşının evinde geçirdi. Sabahında, saldırıyı azmettirdiği yönündeki iddialar basına yansıyınca intihara kalkıştı. Yanındaysa emekli Binbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk vardı.
- Tekin, hastaneden taburcu olduktan sonra 26 Mayıs 2006’da Ankara polisine verdiği ifadede, Alparslan Arslan’la iki yıl önce tanıştığını söyledi. Alparslan Arslan, daha sonra 3 - 4 kez bürosuna gelmişti. Şirketinin de avukatıydı. Ekim 2004 - Mayıs 2006 arasında 27 kez telefonla görüşmüşlerdi. En ilginç ayrıntı şuydu: Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan’ı VKGD’nin 2004’teki Erol Çakır Konukevi’nde yapılan toplantıda görmüştü.
‘Arslan’ı yönlendirdiler’
- Gözaltına alınanlardan biri de Mehmet Zekeriya Öztürk’tü. İfadesinde o dönem VKGB İstanbul ayağını örgütleyen Hüseyin Görüm’den, Görüm’ün Maltepe’deki ‘deposu’ndan ve Alparslan Arslan’ı burada gördüğünden şöyle bahsediyordu: “Görüm, 4 - 5 kişilik, yaşları 20-25 arası gençlere, ‘Komutan, eğitiminizi verecek’ dedi. ‘Ne eğitimi bu?’ dediğimde ‘Sen daha iyi bilirsin, asker olan sensin’ demişti.
‘Bu eğitim nerede verilecek’ diye sorduğumda, ‘Yerimiz var Düzce’de, yetiştireceğiz, silahımız, her şeyimiz var’ demişti... Alparslan Arslan’ı VKGB’nin Maltepe’deki yerinde gördüm. Görüm’ün benden askeri eğitim vermemi istemiş olması ve ‘Silahımız var’ demesi, Danıştay saldırısıyla ilgili bu insanların Arslan’ı yönlendirmiş olabileceklerini düşünüyorum.”
Zekeriya Öztürk’ün, “Arslan’ı yönlendirmiş olabilir” dediği Hüseyin Görüm, önce VKGB’yi İstanbul’da örgütlemiş, Fikri Karadağ ile ‘Kuvayi Milliye Derneği’ni (KMD) kurmuştu. Hüseyin Görüm gözaltına alındığında üzerinden Arslan’ın karvitizi çıktı. - Danıştay soruşturması Muzaffer Tekin’i içine alarak büyürken, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, saldırıyı günlüğüne şöyle not etti: “Danıştay saldırısı sırasında (akşamı) F.Bahçe ORDUEVİNDE Muzaffer Yzb nın yanında İSMAİL PAKER varmış. Zekeriya ÖZTÜRK tanıyor. Teslim olmamasını istemiş.(Mahmut AST)”
Kilisedeki buluşmalar
- Muzaffer Tekin, Beyazıt Meydanı’nda 9 Nisan 2005’te ‘Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’ mitinginde Veli Küçük’ün elini öpüyordu. Veli Küçük, 25 Ocak 2008’de İstanbul Emniyeti’ndeki ifadesinde “Tekin’i Batı Trakya dergisinde gördüm. Bir süre, derginin yayın kurulu başkanlığını yaptım. Bilahare Galatasaray postanesi önünde etkinliklere geldiğinde gördüm... Sevgi Erenerol’u tanırım... Her sene yapılan Noel yemeklerinde yapılan davete icabet ettim. 2006 yılında verilen yemekte Tekin’i gördüm.”
- Kilisenin tek konuğu Veli Küçük ve Muzaffer Tekin değildi. Fikri Karadağ ve Hüseyin Görüm de vardı.
- Danıştay soruşturması bu karanlık ilişkiler ağında ilerliyorken kafaları karıştıran bir fotoğraf yayımlandı: İsveç’te 20 Mayıs 2005’te yapılan Dünya Azerbaycanlılar Kongresi’nde çekilen o fotoğrafta, Veli Küçük ve Alparslan Arslan birlikte poz vermişti. Veli Küçük, resmin fotomontaj olduğunu söylüyordu. İşçi Partisi daha sonra fotoğraftakinin Arslan olmadığını, Azeri bir genç olduğunu savundu.
Dünya görüşleri farklı!
- Muzaffer Tekin, Ankara Emniyeti’ndeki sorgusunda, “Arslan üzerinde bu eylemi yaptırma konusunda baskı veya yönlendirmem olmamıştır. Dünya görüşü açısından da mümkün değil” diyerek kendisini savundu. Mehmet Zekeriya Öztürk’ün, Alparslan Arslan’ı yönlendirdiğinden şüphelendiği Hüseyin Görüm ise Danıştay saldırısı kapsamında hiç sorgulanmadı. Ergenekon kapsamında hâkim karşısına çıkarıldığında konuştu: “Alparslan’ı karıştığı eylemden bir sene öncesine kadar görmüyordum.”
- Danıştay Davası Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülürken sanık avukatları, dosyanın Ümraniye soruşturmasını içerecek şekilde genişletilmesini istedi. Beraat eden sanık Aykut Metin Şükre’nin avukatı Mehmet Demirtaş’ın verdiği bilgiye göre mahkeme, savcı Zekeriya Öz’den ilgili evrakı istedi. Öz, soruşturma sürdüğü gerekçesiyle sekiz ay gecikmeli şekilde, 500 kadar evrak gönderdi. Ancak Demirtaş, evrakın tatmin edici olmadığını belirterek, şöyle dedi: “Hem savcılar hem hâkim hem sanık ve müdafi avukatları inceledik. İlişki kurulmasını istiyorduk ama kuramadık. Kararı mahkemeye bıraktık.”
- Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 13 Şubat 2008’de dosyayı karara bağladı. Mahkemeye göre bu saldırı dini motifliydi ve Ergenekon bağlantısı bulunmuyordu.
‘Bombayı Küçük verdi’ - Dosya Yargıtay’a giderken, savcı Zekeriya Öz, 11 Mart’ta Danıştay sanığı Osman Yıldırım’ın Sincan Cezaevi’nde ifadesini aldı. Yıldırım’ın iddiasına göre kendisi, Alparslan Arslan ve Veli Küçük, 27 Nisan 2006’da Ataşehir’de Veli Küçük’ün bürosunda toplanmışlar, Veli Küçük kendilerine Cumhuriyet’e atacakları bombayı vermişti.
Kuşkuyla kapanan dosya
- Bu bağlantılar yeniden gözden geçirilirken, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalarla Ümraniye’de bulunan bombaların aynı kafileden olduğu iddiası sürekli dile getiriliyordu. Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü İbrahim Yıldız’a göre, Cumhuriyet’e 10 Mayıs 2006’da atılan ikinci bomba ile Eskişehir’de ele geçirilen bombalardan birinin seri ve kafile numarası aynıydı.
- Savcı Zekeriya Öz, 13 aydır sürdürdüğü Ergenekon soruşturmasını 14 Temmuz’da tamamlayıp İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sundu. İddianamede, Ergenekon’a atfedilen iki eylem sayılmıştı: Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay saldırıları. Ve böylece, bütün kuşkulu yanlarına rağmen kapandı denilen Danıştay saldırısı, Ergenekon Davası kapsamında yeniden açılmış oldu. (RADİKAL)