Gündem
  • 18.7.2008 09:27

ÖZKÖK’ÜN SÖZLERİ VE BİR GAZETECİNİN KIVIRMASI!..

ÖZKÖK’ÜN SÖZLERİ VE BİR GAZETECİNİN KIVIRMASI!.. /METİN ÖZER
Ergenekon konusunda olup bitenlere bakınca başımı nasıl bir belaya soktuğumu bir kez daha anladım.
Özellikte Özden Örnek’in günlüklerindeki Hilmi Özkök Paşa ile alakalı bölüm, 3 yıl kafamda eksik kalan bir parçayı tamamladı.
Neydi bu parça?
2005 yılının 29 Ağustos günüydü.
Akşam Gazi Orduevi’nde her zaman olduğu gibi asker resepsiyon verdi.
Ben o tarihte Star TV’nin ve Gazetesi’nin Ankara Temsilciliği görevini yapıyordum.
Resepsiyona Türkiye’nin tanıdığı bildiği bütün insanlarla, medyanın en üst düzeyi tam kadro halinde katıldı.
O dönemde Genelkurmay Başkanı Org.Hilmi Özkök’tü.
Daha önce kendisiyle Türkiye’nin meseleleri konusunda birkaç kez oldukça faydalı görüşmeler yapmıştım.
Resepsiyon sırasında Paşa ile gözgöze gelince beni yanına çağırdı.
Kısa bir hal hatırdan sonra laf döndü dolaştı terör meselesine geldi.
Paşa, terörle ilgili yapılması gerekenleri sıralarken ordunun modernizasyonu konusuna girdi.
Konuşmanın bu bölümünde halen Akşam Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi olan İsmail Küçükkaya’da sohbete dahil oldu.
Arkasından Paşa, beni de şaşırtan önemli bir tespit yaptı:
-Ben bu ülkede yıllardır hep kavgaların çıkmasına çok üzülüyorum.Geçmişte hepimiz gördük ki kavgalar bu ülkeye hiçbir şey kazandırmadı.Bizler kavga yaparken hep ülkemiz kaybetti.Bugün de TSK’nın özellikle benim hükümetle kavga etmemi isteyen kimi çevreler var.Bunlar benim hükümete savaş açıp kavga çıkarmamı istiyor.Açık ve net olarak söylüyorum.Ben hükümetle kavga etmeyeceğim.Kavganın ülkeye yarar değil zarar getireceğine inanıyorum.
O günün şartlarında bu sözler hakiken bir bombaydı.
Paşa’nın bu önemli sözlerini not alırken etrafımızın korumalar tarafından bir daireye alındığını farkettim.
Dairenin dışında kalan ve bizim Paşa ile konuştuklarımızı merak eden meslektaşlarımazdan M.Ali Birand, Fikret Bila, Fatih Altaylı, Murat Yetkin, Muharrem Sarıkaya,Şükrü Küçükşahin ve Aslı Aydıntaşbaş sohbete katılmak için seslenmelerine rağmen Paşa, onları istemedi.
Paşa’nın sözlerindeki bir ifadeye dikkatinizi çekmek isterim:
-Hükümetle kavga etmemi isteyen kimi çevreler var.
O tarihlerler Hürriyet’ten Emin Çölaşan sürekli olarak Hilmi Özkök’ün pasif kaldığını vurgulayan yazılar yazıyordu.Hürriyet Gazetesi’nin diğer yazarları da Paşa ile ilgili aynı türden yazılar kaleme alıyorlardı.
İşte ben bunlara bakarak Paşa’nın, “Kimi çevreler” sözünden Çölaşan ve onun gibi düşünen gazetecileri kestettiğini sandım.
Oysa fena şekilde yanılmışım.
Yanıldığınımı dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in günlüklerini okuyunca anladım.
Örnek her ne kadar günlükleri yalanlasa da Hilmi Özkök, “Tarihler ve olaylar tutuyor” diyerek bir yerde doğruladı.
Bakın günlükte Özkök’le ilgili diğer komutanlar ne düşünüyormuş;
-Geldiğimden beri benim gözlemim de aynı. Hükümet ile adeta gizli bir anlaşması varmış gibi davranıyor. Halk nazarında zemin kaybettiğimiz ve gözden düştüğümüz, halkın güvenini kaybettiğimiz kesin olmakla beraber gerekli davranışı sergilemiyor ve hala hükümet ile iyi geçinmeye gayret ediyor. Belki de hafif anlamda yaptığı çıkışlar da danışıklı dövüş. Sanki bizi askıda tutmak ve yumuşatmak gibi bir misyonu var.
JANGKK tam bir şahin(Şener Eruygur). Genkur.(Hilmi Özkök) hakkında bir kanaate sahip olmuş ve o kanaat kendisinde bir saplantı haline gelmiş. Genkur. (Hilmi Özkök)ne yaparsa yapsın şüphe ile karşılıyor. Ona göre Genkur.(Hilmi Özkök) bizi oyalıyor. Kendine göre hesapları da olabilir. Havacı bence hala ortalığı tartıyor. Ama güvenilir biri. Hepimiz aynı şekilde birbirimize güvenerek hareket ediyoruz. Herkesin anlamadığı veya şüphelendiği birkaç konu şunlar.
* Hükümetin adamı mı?
* Dinci mi?
* Bizi oyalıyor mu?
Kısaca Özellikle dönemin Jandarma Genel Komutanı olan halen Ergenekon’da hapiste tutulan org.Şener Eruygur, Hilmi Özkök Paşa’nın dinci olduğuna bile inanıyor.Eruygur gibi Hava Kuvvetleri Komutanı Fırtına da Özkök konusunda aynı düşünceye sahipmiş.
İşte ben bunları okuyunca Paşa’nın ‘Kimi çevrelerden’ kastının Çölaşan gibi gazeteciler değil bizzat kendisinin kuvvet komutanlarını kastettiğini 3 yıl sonra anlamış oldum.
Neyse kaldığım yerden devam edelim.
Paşa diğer meslektaşların bağırışlarını seslenmelerini duymazdan geldikten sonra konuşmasını sürdürdü.
İşte o arada ikinci bombayı patlattı.
Kendisinin teğmenliği döneminde hangi imkansızlıklar altında görev yaptığını, o zamanlar gelişmiş ülkelerin askeri imkanlarına bakarak, “Bunlar niçin benim ülkemde de yok” diye düşündüğünü ve Türkiye’nin mutlaka bu ülkelerin seviyesine çıkması gerektiğini düşündüğünü vurguladı.Bunun da yolunun ülkenin ekonomik olarak güçlenmesinden geçtiğine inandığını söyledi.
Bugün gelinen noktada; TSK’nın artık dünyanın en gelişmiş sistemlerine sahip olduğunu ve bundan da gurur duyduğunu belirtti.
Ve Hükümetle birlikte yeni bir takım projelerle ordunun daha da modernleşeceğini söyledi.
Konu hükümete gelince ben bir soru sordum:
-Paşam, hükümetle aranızda problemler yaşandığına dair bazı dedikodular var.Siz hükümetten memnun musunuz?
Bu net soruma Paşa’dan aynı netlikte cevap geldi:
-Ben hükümetimizden memnunum.İyi niyetle ülkeye birşeyler yapmaya çalışıyor.Mesele şu parti bu parti meselesi değil.Hükümetlerin ülkelerine hizmet vermesi lazım.Yukarıda söylediğim gibi ekonomisi güçlü olmayan bir ülkenin ordusu da güçlü olmaz.Hükümette bozulan ekonomiyi düzeltmeye çalışıyor.Burada önemli olan niyettir.Elbette hataları olacaktır.Önemli olan hataları düzelterek iyi niyetle ülkeye hizmet etmektir.Sadece bu hataları öne çıkarmakta doğru değil.Hep iyileri söylemekte doğru değil.Sonuçta hepimiz aynı gemideyiz.Bu gemiyi batırmadan esenliğe çıkarmak önemli.Gemiyi batırırsak sonuçta hepimiz batarız.
Bu hiç beklenmedik bir açıklamaydı.
Aynı zamanda o günün şartları içerisinde gündemi değiştirecek ifadelerdi.
Bu müthiş sözleri almış bir gazeteci keyfiyle Paşa’nın yanından ayrıldım.
Meslektaşlarımın ‘Paşa ne söyledi?’ sorularını da karşılıksız birakıp resepsiyon bitmeden çıktım.
Çünkü saat gece yarısına yakındı ve benim bu haberi Star Gazetesi’ne ulaştırmam gerekiyordu.
Gazi orduevi’nden ayrılır ayrılmaz Genel Yayın Yönetmeni’nin arayıp Paşa’nın sözlerini aktardım.
Gece gazetenin sayfası ve manşeti değiştirildi
Ertesi Gün Star Gazetesi şu manşetle çıktı :
Genelkurmay Başkanı Özkök : Hükümetten Memnunum.
Tahmin ettiğim gibi kıyamet koptu.
Ankara karıştı.

YARIN : GENELKURMAY’DAN GELEN TELEFON VE O GAZETECİ

Güncellenme Tarihi : 15.5.2016 07:47

İLGİLİ HABERLER