
ERGENEKON'DA ÇAPRAZ SORGU SÜRÜYOR
İSTANBUL - ''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında, tutuklu sanıklardan eski Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk'ün savunması tamamlandı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasına devam eden Öztürk, iddianamede, ''Danıştay saldırısının ardından Muzaffer Tekin'in yargıyı yanıltmak için kendisini bıçakladığı ve bu olayı kamuoyu yaratmak için kendisinin basına verdiği'' şeklinde bir ifade olduğunu söyledi.
Bunun çok acımasız bir ifade olduğunu savunan Öztürk, Harp Okulunda ast-üst ilişkisi değil, ağabey-kardeş ilişkisi bulunduğunu kaydetti.
Öztürk, mesleki hayatta da rütbece kendisinden yüksek de olsa eğer emir almıyorsa, bu ilişkinin ast-üst değil, ağabey-kardeş ilişkisi olduğunu anlattı.
Kendisi için ağabey olan ve aralarında 10 yaş bulunan Tekin ile de ilişkisinin böyle olduğunu söyleyen Öztürk, Danıştay saldırısından sonra Tekin'in kendisini bıçaklamasını kast ederek, şunları söyledi:
''Olaylar bu hale gelince, tabii ki ar damarımız çatlamamış, bu işlere çok alışık olmadığımız için, bu koşuşturma içinde kendisini ifade etmek isteyen bir Muzaffer Tekin vardı. Ailesine ve bir tane de basına verilmek üzere hazırladığı not vardı. Bu notları ben aldım. Bir tek örgüt dokümanı, bu kişileri örgüt elemanı yapıyorsa, aynı amaç doğrultusunda bir araya getirmeye yetiyorsa, gerçekten polis teşkilatının ve savcılığın işi çok kolay.
Aynı amaç doğrultusunda olmak için bu doküman yeterli ise bu dokümanın bulunmadığı üst düzey ile nasıl irtibat kuruyoruz. Geriye bir tek yol kalıyor. Zihinsel, telepati yolu ile irtibat kurmak lazım. Kabul edilebilir bir iddia değil.''
Öztürk, Muzaffer Tekin'in ofisinde gizli toplantı yapılacak bir bölüm olmadığını belirterek, ofiste çok kalabalık gruplar olmadığını, dost ve arkadaş toplantıları yapıldığını söyledi.
Gizli tanığın Cumhuriyet'e el bombası atılmasına ilişkin beyanlarına da katılmadığını belirten Öztürk, Muzaffer Tekin'in bıçakla yaralandığı günle ilgili, ''Muzaffer Tekin ile o gün sabaha kadar beraberdim. O süre içinde 'Danıştay'a sıkılan kurşunun arkasında kim var' başlıklı yazımı yazıyordum. Basın, Tekin hakkında olumsuz ve tek yanlı yayın yapıyordu'' dedi.
Bunun üzerine, babasının asker olması ve kendisine sempati duymasından dolayı Halil Behiç Gürcihan'dan, Tekin'i ifade edecek bir röportaj yapmasını istediğini dile getiren Öztürk, Gürcihan'ın kabul etmemesi üzerine yazılarını sahibi olduğu internet sitesinden çıkarttığını anlattı.
Mehmet Zekeriya Öztürk, şeref ve onurla hizmet ettiği TSK'ya zarar verilmeye çalışıldığını, kendisi üzerinden TSK'ya karşı bir yönelim olduğunu ileri sürerek, 1984'ten bu yana TSK'nın, dünyanın hiçbir ordusunun elde edemediği başarıyı elde ettiğini ve bu kurumun terörle mücadeledeki standardının dünya ülkelerinden çok yüksek olduğunu söyledi.
Öztürk, 24 yıldan beri, her yıl 100 bin kişiye terörle mücadele konusunda en ağır koşullarda eğitim verildiğini ve bu alanda dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığı kadar 20-45 yaş arasında yetişmiş 2,5-3 milyon insan bulunduğunu kaydetti.
Türkiye'nin AB'ye girmek için uğraş verdiğini anlatan Öztürk, Türkiye'nin konumu itibariyle çok kritik bir yerde olduğunu ve derin sorunları bulunduğunu anlattı.
Soruşturma savcısını da eleştiren Öztürk, savunmasını burada bitirmek istediğini belirterek, ''Bu iddianameye cevap vermek tahammül edilmeyecek bir seviyeye gelmiştir'' dedi.
Öztürk, emniyet ifadesini kabul etmediğini belirtince, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün bunun nedenini sordu. Öztürk de ''4 gün boyunca hiç uyumadım. İfadem genelde doğru. Avukatım okudu, ben imzaladım. Küçük ayrıntılarını kabul etmiyorum'' dedi.
Başkan Şengün tarafından okunan savcılık ifadesini de kabul etmeyen Öztürk'e Şengün, ''Bunca yazıyı yazan kişisin. Nasıl kelime oyunu yapıldığını anlarsın. Bu ifadenizi avukatınız okudu mu? Bu ifadenin dışında başka bir ifadeye mi imza attınız?'' dedi.
Öztürk de ''İfadem bu. Altında da imzam var. Önce avukatım okudu. O imzalayınca ben de imzaladım'' dedi.
Dosyada bulunan iki ayrı sorgu hakimliği ifadesini kabul eden Öztürk, Ocak 2008'de alınan ifadesi sonucunda tutuklandığını, ancak bunun yeterli bir ifade olmadığını söyledi.
AYDIN YÜKSEK'İN ÇAPRAZ SORGUSU YAPILDI
''Ergenekon'' davasının 24. duruşmasında, tutuklu sanıklardan eski polis memuru Aydın Yüksek'in çapraz sorgusu yapıldı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Yüksek'e, üzerinde kendi fotoğrafı olan, ''Mehmet Çetin'' adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi bulunduğunu hatırlatarak, bu belgeleri kendisinin düzenleyip düzenlemediğini sordu.
Yüksek de söz konusu nüfus cüzdanı ile sürücü belgesinin, husumetli olduğu Muzaffer Şenocak ile arasındaki davada, kendi lehine delillerden olduğunu söyleyerek, bu konuda daha fazla açıklama yapmadı.
Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel'in, soruşturma sürecinde, tutuklanabileceğini söyleyerek bir kişiye çanta bırakıp bırakmadığını sorduğu Yüksek, tutuklandıktan 2 ay sonra ev sahibinin evi tahliye ettiğini anlattı.
Pekgüzel'in, çantada silah ele geçirildiğini hatırlatarak, bunu kendisinin bırakıp bırakmadığını sorması üzerine Yüksek, ''Ablamın evine o çantayı bir vatandaş bırakmış'' dedi.
Savcı Pekgüzel'in, ele geçirilen ve bazı askeri bilgilerin yer aldığı CD'nin içeriğini görüp görmediğini sorduğu Yüksek, Muzaffer Şenocak'tan kalan eşyayı çöpe atarken bazı disketlerin eline geçtiğini, daha sonra bu disketleri CD'ye yüklettiğini, içindeki bilgileri de gördüğünü, ancak bununla pek ilgilenmediğini dile getirdi.
Savcının ''Bunu ne zaman Mete Yalazangil'e verdiniz?' sorusuna karşılık da Yüksek, Yalazangil'in ofisinde CD'yi bir dizüstü bilgisayara taktıklarını, oradan çıkarken de bilgisayarda unuttuğunu kaydetti.
CD'nin kendisi için bir anlamı ya da değeri olmadığını söyleyen Aydın Yüksek, savcının ''(Bunu Muzaffer Tekin'e ver) demediniz mi?'' diye sorması üzerine, ''Kimseye böyle bir talimatım yok. Verildiğinden de bilgim yok'' dedi.
Yüksek, bir başka soru üzerine, CD'yi Kemal Kerinçsiz'in bürosunda da bir bilgisayara taktığını dile getirdi.
Tekin'in bu CD yüzünden tutuklanmasından rahatsız olduğunu anlatan Yüksek'e savcı Pekgüzel, Kerinçsiz'in CD'nin içeriğinin gizli olmadığı yönünde kendisine bir şey söyleyip söylemediğini de sordu.
Yüksek, ''Genelkurmay mı, MGK mı tam olarak bilemiyorum. Bir açıklama yapıldı. Gizli belge değil, suç unsuru olmadığı söylendi'' şeklinde konuştu.
Pekgüzel'in, bu CD'leri disketlerden hazırladığını söylediğini hatırlatarak, bu disketlerin nerede olduğunu sorması üzerine de Yüksek, ''Sanırım çöpe atmış olmam gerekir. Muzaffer Şenocak ile aramızda tartışma geçti, çöpe atmış olabilirim'' diye konuştu.
Diğer savcı Nihat Taşkın'ın, üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ve başka isme düzenlenmiş nüfus cüzdanı ve sürücü belgesine ilişkin sorusunu da yanıtlayan Yüksek, ''İyi niyetli olarak bir iş yapmaya çalıştım. Hayatımın hatalarını yaptım üst üste. 18 aydır tutukluyum. Bu, benim ve ailem için işkence'' dedi.
Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, sanık Yüksek'e ''Sorulara cevap vermek zorunda değilsiniz. Ama cevap verecekseniz, sorulan soruya karşılık verin'' diye uyarıda bulundu.
Tutuklu sanıklardan avukat Kemal Kerinçsiz de Aydın Yüksek'e, ''Söz konusu CD'yi bilgisayarda baktıktan sonra aldın mı?'' diye sordu. Yüksek, ''Aldım, yanımda götürdüm'' dedi.
Kerinçsiz'in, ''Ben 'CD'yi gidin savcılığa teslim edin' dedim mi?'' diye sorması üzerine Yüksek, ''Dediniz'' şeklinde yanıt verdi.
Yüksek, Kerinçsiz'in, ''Dışarıda sivil polislerin gezdiğini söyledim mi size?'' şeklindeki sorusu üzerine de ''Evet, öyle bir konuşma geçti'' dedi.
Kerinçsiz'in, ''kendisini televizyondan tanıdığı için mi yanına geldiğini'' sorması üzerine Yüksek, ''Doğrudur'' yanıtını verdi.
CD'nin içeriğindeki askeri bilgilerin aslında gizli belge olmadığını savunan Kerinçsiz, Yüksek'e bunların üzerinde imza ve kaşe bulunup bulunmadığını sordu. Yüksek de yazının üzerinde imza ve kaşe olmadığını söyledi.
Tutuklu sanıklardan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin de Aydın Yüksek'e, kendi yanına geldiğinde, Muzaffer Şenocak'ın asker olup olmadığını öğrenmek amacını taşıyıp taşımadığını sordu. Yüksek de ''Evet'' yanıtını verdi.
Bunun üzerine söz alan Muzaffer Şenocak, Yüksek'e ''Beni mermer ocakları olan emekli bir albayla tanıştırdınız mı?'' diye sordu. Yüksek de ''Yanımda bulunurken gayri ihtiyarı tanıştı'' dedi.
Şenocak'ın, ''Bu oluşturduğunuz CD'yi Mete Yalazangil aracılığıyla Muzaffer Tekin'e götürme amacınız neydi?'' sorusuna Yüksek, ''Ben kimseye CD götürmedim'' yanıtını verdi.
Şenocak, Yüksek'e, tanıdığı emekli bir albay varken neden Muzaffer Tekin'e gittiğini, kendisiyle arasındaki husumeti neden mahkemeye taşımadığını ve tutuklanmasının ardından kendisine ait delilleri yok edip etmediğini sordu. Yüksek de böyle bir şey olmadığını savundu.
Müdahil Şebnem Korur Fincancı'nın avukatı Özkan Yücel'in başkasının adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı ve ehliyete ilişkin sorusu üzerine Aydın Yüksek, bunun aynısının Muzaffer Şenocak'ta da ele geçirildiğini söyledi.
Şenocak da belgenin fotokopisini Cumhuriyet savcısına sorgu sırasında kendisinin verdiğini kaydetti.
Bunun üzerine Yüksek, bu ifadenin doğru olmadığını, çünkü savcı huzuruna gitmeden önce polis tarafından arama yapıldığını anlattı.