Medya
  • 3.1.2003 11:52

ERGUN BABAHAN DOĞAN GRUBUNU HEDEF ALDI

ERGUN BABAHAN Manşetin arkası Israrla altını çizdiğim bir konu var. Türkiye'de kimlerin gazetecilik, kimlerin tetikçilik yaptığını anlamak için özellikle manşetlere dikkat etmek gerekir. Aslında okur manşetlere gerçekten de dikkat eder. Türkiye'de basına güvenin azalması, gazeteciliğin itibarının düşmesi de "Bu manşetin arkasında ne var?" sorusunun sürekli gündeme gelmesinden kaynaklanmıştır. Okur bu kaygısında çok da haklıdır. Çünkü, sadece manşetler değil, köşeler, ekonomi haberleri de son dönem yaşadığımız süreç içinde patronun tetikçiliğine soyunmuştur. Gazete patronunun, ekonomik çıkarlarına tehdit görülen kişi ve gruplar karalanır olmuştur. Bu haberlerde gerçeklerden çok sıfatlara yer verilmiş, gerçekler çarpıtılmıştır. Demokrasisi yerine oturmamış, bürokrasisi kendine güvensiz bir ülkede de bu politika ne yazık ki, kimi zaman olumlu sonuç vermiştir. Gazetelerin yayınları yüzünden sıkıntılı grupların devletle uzlaşma çabalarının önüne set çekilmiş, bu uğurda binlerce kişinin ekmeğiyle de oynanmıştır. Çünkü tek hedef, çocukların merakla izlediği He-man çizgi film dizisindeki gibi "Güç bende" diye haykırmak olmuştur. "Bütün güç, bütün para, bütün olanaklar bende olsun" diye yola çıkan basın grupları, rakip veya tehdit olarak gördüklerine karşı "medya terörü" uygular olmuştur. Rakip zor duruma düştüğünde üzerine çullanılmış, bürokraside önünü kesmek için "Soyuluyoruz" manşetleri atılmıştır. Aslında hedef rakipleri karalamak olunca, bu sadece rakip gruplarla sınırlı kalmamıştır. Rakibinizin kanalında oynayan bir çocuk oyuncu bile, dizinin başarısını gölgelemek için haber konusu yapılabilmiştir. Her türlü ilkeyi çiğneyen, devletle her türlü pazarlığı yapan, elindeki basın gücü sayesinde kendine büyük avantajlar sağlayan insanlar bir anda "yetim hakkının hesabını sorar" olmuştur. Dünkü gazetelere dikkatlice bir göz atmak, perde arkasındaki gerçek güç ve çıkar savaşını anlamanın en çarpıcı örneklerinden birini verecektir. Gazetelerin nasıl "silâh" gibi kullanıldığının en iyi örnekleri ne yazık ki 2003'ün ilk günlerinde verilmiştir. Bu, "ahbap-dost" kapitalizminin geçerli olduğu ülkelerde yapılabilecek bir gazetecilik anlayışıdır. Ankara'ya sırtını dayayıp, hükümetle iyi ilişkiler içinde devletin sırtından büyümenin esas kabul edildiği dönemde, geçerli olan bir gazetecilik anlayışıdır. Devletin, bürokrasinin yolunu rakiplere kapatma çabasını esas alanların taptığı bir gazetecilik anlayışıdır. Dünyada, bu gazetecilik anlayışının egemen olduğu ülke sayısı giderek azalmaktadır. Çünkü çağdaş dünyada gazetecilik ile tetikçilik ayrı işlevler görür. Birincinin amacı kamuyu bilinçlendirmek, ikincinin amacı patronunu zenginleştirmektir. Türkiye tercihini çağdaşlıktan yana yapacaksa, tetikçi gazetecilik devrini bir an önce sona erdirmelidir. Bunu sadece yasayla, zorlamayla yapamazsınız. Okurun da tercihini doğru yapması gerekir. Siz yine dünkü gazeteleri bir daha dikkatle okuyun. Kimin gazetecilik, kimin tetikçilik yaptığına kendiniz karar verin. İyi yıllar... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:03

İLGİLİ HABERLER