
ERTUĞRUL ÖZKÖK, CANLI YAYINDA BAŞBAKAN ERDOĞAN'A 'CÜCE' DEDİ!
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a canlı yayında cevap verdi. Erdoğan’ın, Aydın Doğan ve medya grubunu hedef alan açıklamalarından sonra ilk konuşan Özkök, Erdoğan’ın bir hafta süre vermesi ile ilgili olarak, “Cumartesi için tedirgin değilim” dedi.
Başbakan Erdoğan'ın, dün partisinin Kadıköy ilçe teşkilatı tarafından verilen iftar yemeğinde kendisini işaret ederek sarf ettiği, “Ben beyefendiye diyorum ki, ‘Ya kardeşim sen iç bırak ta ben içmeyeyim. Aynı masada oturalım. Sen iç, bırak ben içmeyeyim. "Yok" diyor "Sen de bir kadeh tokuştur" diyor. Kafaya bak. Ben mecbur muyum sen tokuşturuyorsun diye tokuşturmaya ve beyefendi köşesinden bana akıl veriyor. O kadar kıymetliyse bu aklın, sen kendine sakla onu. Sen yine devam et o işe.” sözlerine de değinen Özkök, Başbakan’ın kadeh kaldırma teklifini yanlış anladığını söyledi.
NTV'de yayınlanan Yazı İşleri programında Mirgün Cabas ve Ruşen Çakır’ın sorularını cevaplayan Ertuğrul Özkök, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın Deniz Baykal ile ilgili iddiaları gündeme getirmedikleri yönündeki eleştirilerine cevap veren Özkök, Fırat’a tepki göstererek, “Biz Bülent Ersoy’la ilgili iddiaları bile yayınladık. Ergenekon’la ilgili iddiaları da yayınladık.” Diye konuştu.
Hoşnut olmasa da Erdoğan’ın çıkışı ile tirajlarının 500 binin üzerine çıktığını söyleyen Özkök, Erdoğan hafta sonu açıklayacağı şeyler için tedirgin olmadığını söyledi. Erdoğan için, “Cumartesi açıklayacağı şeyler için tedirgin değilim, benim dokunulmazlığım yok. Ama onun var her istediği hakareti yapıyor.” diyen Özkök ayrıca, Deniz Feneri davası ile ilgili olarak Erdoğan’a para verildiği iddiasına inanmadığını belirtti.
Ertuğrul Özkök’ün canlı yayında yaptığı açıklamaların satır başları şöyle:
BAŞBAKAN'I İÇKİ İÇMEYE ZORLAMADIM
Ramazan gününde içki tartışması yapması hoş değil. Ben bu nedenle Başbakan'ı kınıyorum, hele hele bunu bir iftar saatinde yapması çok yanlış! Başbakan, "içki içenler, içmeyenlere baskı yapıyorlarmış" diyor.Yahu buna kargalar bile güler. İçki içmeyenlere saldırıldığını hiç görmedim. Ama bunun aksi örneklerini çok gördüm. İçki içenlere saldırıldığını çok gördüm. Ankara’daki olayı herkes ekranlardan gördü. Ancak başka bir şey var. Başbakan iftar masasında insanları hedef gösteriyor. Artık kontrolünü kaybetti. Ben başbakanı içki içmeye zorlamadım. Kaynaş insanlarla. Git o mekânlara, su veya meyveye suyuyla kadeh kaldır. Dolmabahçe’deki görüşmemizde gel içkiye karşı kampanya yapalım dedim. Kadeh kaldırmayı yanlış anladı. Yabancı konuklara bu jesti yapıyor. Kendi insanlarına da yap bunları demek istedim.
"BAYKAL'I DA MANŞET YAPTIM"
Olay nereden başladı. Deniz Feneri davası Almanya’da görülmeye başlanınca ve Alman gazetelerinde yayınlanmaya başlanınca biz de verdik. Deniz Baykal’la ilgili iddiaları gündeme getirmemişiz. Biz Bülent Ersoy’la ilgili iddiaları bile yayınladık. Ergenekon’la ilgili iddiaları da yayınladık.
TİRAJIMIZI 500 BİNE ÇIKARDI
Hoş bir şey değil ama bizim tirajımızı 500 bine çıkardı. Bakın ben Cumhurbaşkanının Ermenistan ziyaretini eleştirdim. Ama gece sayfa değiştirdim eleştirdim çünkü Başbakan’ın açıklamaları Cumhurbaşkanının açılımını gölgede bıraktı.
"CUMARTESİ İÇİN TEDİRGİN DEĞİLİM"
Cumartesi açıklayacağı şeyler için tedirgin değilim, benim dokunulmazlığım yok. Ama onun var her istediği hakareti yapıyor. Tarihe bakın hiçbir iktidar basının üzerine bu kadar hakaretamiz ifade ile tehditkâr bir tavırla gitmemiştir. Benden değilsen üzerine giderim tavrı. SPK kanunu açık, başbakanın yaptığı açıklamaların cezası 5 yıl hapis. Onun yaptığı açıklamalar yüzde 8 değer kaybettirdi, ama SPK harekete geçmedi.
"MANŞET SIKINITISI ÇEKİYORUZ"
Bir gazetecinin elindeki bilgileri biriktirmesi diye bir şey olabilir mi? Haftanın birkaç günü özel haberimiz yok diye manşet sıkıntısı çekiyoruz. Bizim iddiamız mahkeme kayıtlarından.
"KAĞIRT İDDİASI UZANLAR'IN"
Başbakanın gündeme getirdiği iddiayı 2001 yılında Uzanlar medyaya taşımıştı. Araştırdık o zaman Uzanlar bizden daha pahalı alıyor kâğıdı. Tüm gazetelerin kayıtlarına bakılsın kim kaç paraya alıyor kâğıdı. 5 yıldır fiyat artıramıyoruz. Dengir Mir Mehmet Fırat, dokunulmazlık zırhına saklanarak bizi kâğıt kaçakçılığıyla suçluyor. Nasıl oluyor anlatsın bakalım? Ayrıca Gümrük ve Maliyeyi de suçluyor.
"BU TARTIŞMA ARTIK AŞILDI"
Biz şimdi başka iş yaptığımız için hükümete bağlı mıyız? Artık bunları tartışmanın anlamı kalmadı. Çalık Grubu mesela son iki yılda girdikleri işleri anlatayım. Onlar bunları yaptığı için daha bağımlı. Bu artık çok naif bir yaklaşım. Fransa’ya ABD’ye bakın. Bu tartışma artık aşıldı.
”HANGİ ŞİRKET HALKA AÇILIR”
Tansu Çiller döneminde bir tartışma vardı. Biz diyorduk ki kanun değişsin örtülü sahipler ortaya çıksın. Hala sahipler gizli. Gerçi artık Başbakan’ın bu açıklamalarının ardından hangi şirket halka açılmayı göze alır bilmiyorum. Bunun Türkiye’ye zararı büyük.
"DENİZ FENERİ HABERLERİNİ DURDURAMAM"
Ben hükümetle kavgalı değilim. Yarın iyi bir şey yaparsa beni kimse durduramaz. Ama Deniz Feneri haberlerini durduramam. Benim kadar manşetten düzeltme yapan biri yoktur. Ayrıca ben bir şirketim devletin imkânlarıyla beni yok edebilir. Ben başbakan gibi 5 yılda bir halkın karşısına çıkmıyorum. Her gün çıkıyorum ve tirajım 500 bine çıktı. Bu da benim oyum.
"AKP'YE OY VERENLER MİLLİ İRADE M?İ"
Milli irade AKP’ye oy verenler mi? Bana göre Ufuk Uras da milli irade. Hadi Kıbrıs konusunda bir referandum yapın bakalım. Yüzde 47’lik Milli irade tanımı diktatörlüğe götürür. Ona oy vermeyen yüzde 53 ne olacak. Hitler böyle diktatörlüğü getirdi. Dünya artık azınlıkların haklarını savunuyor.
"BAŞBAKAN'A PARA VERİLDİĞİ İDDİALARINA İNANMIYORUM"
Hangi olayda alamadığımız ihale için birilerine yüklenmişim. İstediğiniz her türlü şeyi kabul edeceğim. İnsanların dini inançları sömürülerek paraları alındı, yüzde 60’ı nereye gitti bilmiyorum. Başbakan’a para verildiği iddiasına inanmıyorum. Başbakan bu olayda bize destek olmalıydı ve açıklığa kavuşturulmalıydı.
"AYDIN DOĞAN ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAK CÜCELİK"
Her gün 3-5 şehit geliyor. Ayrıca ekonomi durdu. Türkiye’nin önemli sorunları var. Bunlar varken Aydın Doğan üzerinden politika yapmak, cücelik olarak geliyor. Mahalle siyasetçiliği olarak geliyor. Ben Erdoğan’ı birçok konuda destekledim. Türban konusunda fikir ayrılığım oldu. İmam hatip konusuna karşı çıktım ama bu da benim görüşüm. Demokrasi de böyle bir şey.