Medya
  • 2.6.2003 12:01

ERTUĞRUL ÖZKÖK NEDEN 'ANTİ-HORTUMCU' OLDU?

Ertuğrul Özkök neden ''anti-hortumcu'' oldu? MUSTAFA SÖNMEZ Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, 31 Mayıs tarihli yazısında köşe yazarlarının banka hortumlamaları üzerine yazı yazmamasından yakınıyor, şöyle diyordu: '' Bu konulara giremiyorsak bile en azından neden girmediğimizi halka açıklamak zorundayız.'' Özkök'ün yazısında hedeflediği yazarların Cumhuriyet yazarları olduğu, dikkatli okuyucunun gözünden kaçmayacaktı. Neden Cumhuriyet? Ona geleceğiz ama önce, Lig ikincisi Cimbom'un fanatiklerinden Melih Aşık'ın 1 Haziran tarihli Milliyet'teki köşesinden Ertuğrul Özkök'ün kalesine mıhladığı sezonun en şık golüne dönelim. Şöyle yazdı Aşık, ''Son zamanlarda biz de hortumlarla ilgili yazıları azalttık. Sebebini açıklayalım... Hatırlarsınız... Banka batışlarının hızlandığı 2000 yılı sonlarından itibaren hortumlarla ilgili en sık yazanlardan biriydik. Konu o dönemde sıcaktı. Savcılar iz üzerindeydi. Bürokrasi destek bekliyordu. Hortumcular hapiste veya mahkemedeydi. Kamuoyunun dikkati mahkemeler üzerindeydi. Hortumcular henüz suç izlerini yok edememişlerdi. Bizler uzmanlık mahkemeleri kurulmasını... Yeni yasalar çıkarılmasını... Hortum davalarının DGM'lerden alınmamasını falan savunuyorduk. Ancak bizler dediğimiz iki elin parmaklarını geçmeyen sayıda yazardık... Başta Hürriyet olmak üzere gazetelerin birinci sayfaları konuya yeterli duyarlık göstermiyordu. Özkök'ün kişisel eğilimi de o yöndeydi. Örneğin şubat krizinden hemen sonra, 2001 yılının 23 Nisan resepsiyonunda Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ''Krizin en büyük nedeni banka hortumlamalarıdır'' deyince bu söze tek ve büyük tepki Özkök'ten gelmiş, 25 Nisan 2001'de şunları yazmıştı: ''İtiraf edeyim ki bu hortum kelimesini hiç sevmiyorum.'' Özkök yazısında hortumlanan 14 milyar doların son 10 yılın savurganlık rakamı olarak gösterilen 195 milyar doların neredeyse onda biri olduğunu anımsatarak o kadar da büyük rakam olmadığını savunuyordu. Özkök 22 Mayıs 2002'de de şunları yazıyor: ''...Gözleri, yapılan her yenilikte, atılan her adımda sadece ve sadece 'yolsuzluk', 'hortumculuk' görmeye alışmış menfi bir elit, müteşebbis insanların ruhunu karartmaya ve gözlerini korkutmaya devam ediyor...'' Eğer o dönemde hortuma bulaşmamış basın hortum konusunun üzerine meslek ilkelerinin gerektirdiği yoğunlukta yürüseydi, kamuoyunu da arkamıza alarak bir şeyleri değiştirebilirdik. İlkeli davrandığımıza kamuoyunu inandırmamız gereken gün o gündü. Fırsat iyi kullanılmadı. Zamanla hırsızlığın izleri silindi... Hortumcular gerekli ''ödemeleri'' yaparak kendilerini sağlama aldı. Dürüst savcılar, yargıçlar sürüldü. Kamuoyu paraların geri alınacağına inancını yitirdi. Atı alan Üsküdar'ı geçti. Hortumun üzerine gidenlerin de keyfi kaçtı... Ama yine de...Elbet durmamalı, yazmalıyız...'' *** Peki, Aşık'ın Özkök'ten alıntılar yaptığı o Mayıs ayından sonra neler oldu da Özkök ''anti-Hortumcu'' kesildi? Onu da biz yanıtlayalım. O tarihe kadar Doğan Grubu, hortumcu banka zevatından Dinç Bilgin'in Sabah Grubu'nu ele geçirme peşindeydi ve hedefine ulaşmasına az kalmıştı. O nedenle de hortum hesabı sormaya kalksa, Sabah' ı ve sahiplerini bu hesaptan ayrı tutamayacaktı. Ne gerek vardı? Ama ne zaman ki, Dinç Bilgin, Doğan seçeneğinin dışında bir seçenek bulup, Ciner ve Karamehmet ile Anti-Doğan medya cephesini oluşturdu, av kaçtı, o zaman Doğan medyasında da ''vurun hortumculara'' fetvası çıktı. Hem Bilgin'e, hem de cephedeki Karamehmet ve Ciner'e dönük atışlar hızlandı... Halep ordaysa arşivler burada. Naçizane, Filler ve Çimenler kitabımda da bunların hepsi var... Gelelim, Ertuğrul Özkök'ün Cumhuriyet'e salvolarına.. Ona neden de yine başka bir kuyruk acısıdır. Cumhuriyet de Doğan'ın kontrole geçirmek istediği gazetelerdendi. Ama, onlar da bir flörtün ardından Doğan'a arkalarını dönüp Anti-Doğan cephede karar kıldılar, Karamehmet ve Ciner'e hisse satıp, o cepheyi seçtiler. Son zamanlarda ise Cumhuriyet Doğan'ın omurgası haline gelen POAŞ haberlerine yer verir oldu. Mesela Özkök'ün yazısından önceki gün Anka mahreçli şu haber Cumhuriyet'te önemli bir yer tuttu. Haber şöyleydi: Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Petrol Ofisi (POAŞ)-İş Doğan Petrol Yatırımları birleşmesi konusunda gerekli açıklamalarda bulunmadıkları ve kamuoyunu yanıttıkları gerekçesiyle altı POAŞ yönetim kurulu üyesi hakkında suç duyurusunda buluunma kararı aldı. Kurul, Yönetim Kurulu üyeleri Caner Çimenbiçer , Adnan Bali , Tufan Darbaz , İmre Barmanbek , Yahya Üzdiyen ve İshak Şengül hakkında, birleşme konusunda gerekli bilgileri vermedikleri, kamuoyunu yanıltıkları gerekçesiyle Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmayı kararlaştırdı. Kurul, birleşme konusundaki bilgilerin POAŞ'ın değerini etkileyebilecek nitelikte olduğu kararına da vardı. Kurul ayrıca, bu kişilerin her birine ayrı ayrı 38'er milyar liralık para cezası uygulanmasını kararlaştırdı. SPK, 25 Aralık 2002'de İş-Doğan ile POAŞ birleşmesine Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın teminatsız kalabilecek alacağı için talep edebileceği her tür ve miktarda ek teminatı derhal yerine getireceklerine ilişkin İş Bankası ve Doğan Şirketler Grubu Holding yönetim kurullarının karar almaları kaydıyla onay vermişti. '' İşte Ertuğrul Özkök'ün, özel olarak son yazısında Cumhuriyet'e yüklenişinin ve genelde de Doğan Medya'nın Mayıs'a kadar hortumculuğa bigane kalıp, avı kaçırdığı 2002 yazından sonra ''anti-hortumcu'' kesilmesinin altında bu ''yanık hikayesi'' yatar... (Medyatava) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:05

İLGİLİ HABERLER