Medya
  • 18.2.2004 12:04

ERTUĞUL ÖZKÖK'TEN STAR GRUBUNA EL KONULMASINI ELEŞTİRENLERE İLGİNÇ SORU...

Ertuğrul ÖZKÖK/HÜRRİYET Bir gün şunu görseydiniz ASLANLAR gibi Uzanlar'ı ve onların yayın organlarını savunan kurum, kişi ve gazetecilere şunu sormak istiyorum: Bir sabah kalktığınızda, Star Gazetesi'nin bir köşesinde hakkınızda bir yazının çıktığını ve şöyle bir başlığı bulunduğunu görseniz ne hissederdiniz: ‘‘Ananın örekesine teğet geçtim.’’ Evet bir an o başlığı düşünseniz ve annenizin yüzü gözünüzün önüne gelse ne hissedersiniz? Uzanlar'ın bu ülkeye yaptıkları hakkında tek kelime yazmayıp, şimdi onların basın özgürlüğünü savunan meslektaşlarıma soruyorum. Sizler o hissin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Ama ben biliyorum. Ve o nedenle sizler için şunu diliyorum: İnşallah hayatınız boyunca o hissi hiç yaşamazsınız. * * * Geçen gün bir televizyondan sordular. ‘‘Uzanlar'ın gazete ve televizyonuna el konulması ile ilgili düşünceniz nedir?’’ Amaçları, bunun basın özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olduğunu söyletmek. ‘‘Bu soruyu bana sormayın’’ dedim. Benim görüşüm belli. Ben yıllardır, medyanın şantaj özgürlüğünün, insanlara iftira atma hürriyetinin olamayacağını savunuyorum. O yüzden, ‘‘Bu soruyu bana değil, gidip yıllardır Uzanlar'ın insafsız şantaj yayınlarının, iftiralarının hedefi ve kurbanı olmuş insanlara sorun’’ dedim. * * * Mesela gidip Sabancılar'a sorun. Star Televizyonu'nun günlerce işkence ettiği, akıl almaz iftiralar attığı o aileye sorun. SPK'nın eski başkanlarından Ali İhsan Karacan'a sorun. Sırtına deri gibi geçirilmiş bir Star kamerası ile yaşamanın, bütün aile fertleriyle birlikte her gün, her saat iftiralara, hakaretlere maruz kalmanın ne olduğunu size bir anlatsın. Eski SPK Başkanı Prof. Muhsin Mengütürk'e bir sorun. Size çocuklarının bile tehdit edildiği o günleri anlatsın. SÜTAŞ yöneticilerine sorun. Kızdıkları reklam şirketinin sahibi Yiğit Şardan'ı işten atmadıkları için, Uzanlar'ın bu başarılı Anadolu kaplanına neler yaptığını size söylesin. Size daha listeler dolusu siyasetçi, sanatçı, bürokrat, gazeteci, işadamı, sporcu adı vereyim. Gidip Uzan medyasının basın özgürlüğünü bir de onlara sorun. * * * Herkese sorun, ama bana sormayın. Çünkü ben, ‘‘Ananın örekesine teğet geçtim’’ sözlerinin insan ruhunda nelere mal olduğunu, neleri yıkıp geçtiğini yaşadım. Fatih Altaylı dün soruyordu: ‘‘Mafya gazete sahibi olursa, onun özgürlüğünü de savunacak mıyız?’’ Basın Konseyi'ndeki arkadaşlarımızın hepsine büyük saygım var. Ama onlarla bu konuda asla ve asla aynı fikirde değilim. Ortada bir gazete ve televizyon, gerçek gazeteciler ve gazete sahipleri varsa, onların özgürlüğünü sonuna kadar savunalım. Ama önümüzdeki şey, cumhuriyet tarihinin tanıdığı en insafsız, en gaddar, en şantajcı ailesiyse ve bu aile milletin sırtına 10 milyar dolar yüklemişse, onun yayın organının hangi hürriyetini savunacağız? Siyasetçiyi, bürokratı şantajla, tehditle dize getirip bu borcun üzerine yatma hürriyetini mi? Gidip araştırın bakalım, dünyanın hangi demokratik ülkesinde böyle bir basın hürriyeti var. * * * Hayretle ve derin bir üzüntüyle izliyorum. Bu ailenin geçmişte yaptığı kanunsuzluklarla ilgili tek satır yazı yazmayan gazeteciler, birden Uzan gardiyanı kesildi. Geçmişte mağdur olan insanların çığlıklarına sağır olan kulakları birden duyar hale geldi. Sükûtlarıyla geçmişte suç ortaklığı yapanlar, şimdi basın özgürlüğü edebiyatı yapıyorlar. İşte o yüzden bu soruları bana sormayın diyorum. Ama geçmişin sessiz, dilsiz suç ortaklarına da sormayın. Muhatabınız onlar değil, Uzan mağdurlarıdır. Söz sırası önce onlarda. Geçmişin sessiz, dilsiz suç ortaklarına ise asla sıra gelmemelidir. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:39

İLGİLİ HABERLER