Ahmet Hakan Coşkun bir yazısında kendine göre “Ölmeden önce yapılması gereken 10 şey”den bahsediyordu. Dikkatimi çeken madde şu oldu: “Sultanahmet’teki ‘Yeşil Ev’de Mehmet Şevket Eygi ile ‘İslami kesimde köylülük olgusu’ üzerine sohbet etmek...” Ölmeden önce yapılması gerekenler listesine girdiğine göre Mehmet Şevket Eygi, islami kesim denilen ve fakat aralarında çok büyük farklar bulunan toplumu yergi noktasında işini çok iyi yapıyor olmalı! Gerçi benim böyle bir listem olsa ve müslümanların köylülüğü konusunda nutuğa ihtiyacım olsa Mukadder Başeğmez’i dinlemeyi tercih ederim. Çünkü Mukadder bey “” olmuş bir müslüman, Eygi gibi 1950’lerde kalmış biri değil. Daha yeni ve daha toplumun içinden biri olduğu için bu noktadaki eleştirileri daha fazla değer taşır.
Bazı insanlar ismiyle müsemma olur ya, Şevket Eygi’de öyle. En iyi yaptığı iş müslümanlara batmak ve onları batırmak. Bu adamın işi gücü müslümanların ne kadar da kötü ve yetersiz olduğunu söylemek ve onlara akıl vermek!
Mevlüt Sarı’nın Arapça-Türkçe sözlüğü “Şevket” kelimesinin karşısına “Bir diken, çatal, silah, kuvvet ve şiddet, akrebin iğnesi” yazıyor. Babası ya da dedesi elbette ismini koyarken mana olarak “kuvvet”i kast etmiş olmalı, fakat onun hayatında diğer manalar ona daha yakın olmuş. Çünkü ağzını açtığında diken gibi batıyor, akrep gibi sokuyor, silah gibi vuruyor. Bunu eleştirilerinin etkin olduğu anlamında söylemiyorum elbette. Adam sadece bunu yapıyor.
Geçenlerde yazdığım “Mehmet Şevket Yergi” başlıklı yazıma özellikle hanım okuyuculardan büyük takdir aldım. Şevket Eygi, bir manası ile akrebin iğnesi, müslüman kadınları rüküş bulduğunu, onların giyinmesini bilmediğini söylüyordu. Bir bayan okuyucu “Biz Vakko’dan giyinemiyoruz diye bizi rüküş ilan ediyor” diyordu.
Kendisi geçenlerde de “Hakiki Nurcu’nun vasıfları” diye bir yazı yazmış. Bu toplumda kim kendisini “nurcu” diye tanımlıyor ki, sen hakiki nurcunun vasıflarını yazıyorsun?
Tabii adam yazar, çünkü bu şahıstan sorulur müslümanlık. Kendisi şeyhülislam olmalı, her konuda fetva veriyor. Yaptığı işler genellikle provakatif eylemlere müsait bir ortam oluşturmayı hedefliyor. Geçmişinde “Cemaat-i Kübrüa namazları” tertipleyerek saf ve heyecanlı müslümanları biraraya toplayıp provakasyona açık hale getiriyordu. Gazetesinde “Yarın şu camide toplanıyoruz, herkes gelsin” diyor ve bir kısım saflar peşinden gidiyor. Bir defasında tutuklanması söz konusu oldu, fakat yurt dışına kaçtı. Yurt dışına kaçışı bir muammadır, kollanıp korunduğunu düşündürmektedir.
Genellikle toplumda oyalamacı bir rol oynadı. Yetiştirici bir tarafı yok. Topla, yürüt, tenkid et. Yaptığı eylemler ile müslümanlar için atmosferin yaşanmaz hale gelmesine yol açan bir kısım ağır kanunlar çıkmasına sebep olmuştur. Bu gibi zatlara “hasedi imanının önüne geçmiş” deniliyor.
“Hakiki nurcunun vasıfları”nı yazdığı yazıya baktığınızda oradaki vasıfların hiç birinin kendi vasıflarından olmadığını görürsünüz. Burada yazdığı vasıfları kendine sormak lazım. Sen neden böyle değilsin? Niye yapmadığın şeyleri söylüyor ve yazıyorsun? Bu yazdığın yazıdaki hükümler senden sakıt mı, sen ilahi müfettiş misin?
Sadece vurma, tekmeleme... hiç takdir hissiniz yok mu? Bütün dünyanın alkışladığı hizmetleri tenkid etmek için mi yaratlıdın?
Küçük bir şeyi gözünün önüne koyup onu dağ gibi gördüğünden abartma üstadı kendisi. İslami hizmetlerde iyi niyet ve keyfiyet mühimdir. Kuran’ın üslubu budur. Sen tenkid etme hakkını nereden alıyorsun? Bu kadar ömür yaşadın, hiç mi kusur işlemedin? Avukat gibi sürekli nefsi müdafa yapıyorsun?
Şimdi... Ayşegül Tecimer’e gösterdiğiniz nezaketi müslüman hanımlara niye göstermiyor sunuz? Tecimer ile ilişkiniz ile evinizdeki antikalar arasında bir bağlantı olabilir mi? Sahi açıklayabilir misiniz, evinizdeki antikaların değeri nedir? Madem gazetecilikten para kazanmıyorsunuz, antika biriktirecek kadar parayı nereden kazanıyorsunuz? Yayınevim var diyorsunuz, hangi islami yayınevi sahibi antika eşya biriktirecek kadar para kazanıyor? Madem kendinizi kültür ve sanat üstadı sayıyorsunuz, Turing’den alınan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait işletmelerde hangi kültürel ve sanatsal olaylara imza attınız? Özellikle gelir kaynaklarınızı ve bu kaynaklarla antikacılık arasındaki ilişkiyi açıklamanızı bekliyorum. İhya-ul Ulumiddin satarak, Gazali’nin sırtından nasıl antikacı olunuyor kamuoyu bu ilişkinin sırrını merak ediyor?
Evet... benim ölmeden önce yapılması gerekenler listemde, Şevket Eygi’nin evindeki antikaların kaynağını öğerenmek de var
(D.B. TERCÜMAN)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:56