FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER, SABAH YAZARINI PARANOYAK YAPTI...
Paranoya
Son günlerde aklımı iki soru işgal ediyor. Neden Türkiye'de nerdeyse her yıl bir-iki sansasyonel cinayet işleniyor?
Neden hiçbirinin faili yakalanmıyor?
Bu cinayetler Türkiye'ye has bir terördür. Başka hiçbir ülkede, nerdeyse her yıl bir veya birkaç ünlü gazete genel yönetmeni, köşe yazarı veya akademisyen öldürülmez.
Terörün bu türü bir tek bizde var.
Kim öldürüyor bu insanları ve hangi amaçla?
Acaba bu soruların cevabını, cinayetleri planlayanlar ve işleyenler dışında bilen var mı?
Bu konuda Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli Güvenlik Konseyi bizden fazla bir şey biliyor mu?
Bu tür suikastlerde gerçek kurban, öldürülenler değil arkada kalanlardır.
Arabanın kontak anahtarı çevrildiğinde hepimiz havaya uçuyor, tetik çekildiğinde kurşunlar hepimizin gövdesine giriyor.
Bizim kurbanlığımız, bu tür cinayetlerin işlenebildiği bir ülkenin vatandaşı olmaklığımızdan kaynaklanıyor.
Bekçisiz bir bahçe sanki Türkiye. İsteyen girip istediği insanı koparıp ortadan kayboluyor.
Koparan, kurban seçtiği herhangi bir insanı hayattan koparabileceğini biliyor.
Gazeteciler, akademisyenler, düşünürler potansiyel birer kurban olduklarının bilgisi ile yaşıyorlar.
Acaba cinayetlerin amacı bu mu? Bazı insanları potansiyel birer kurban olmanın korkusu ile yaşamaya hapsetmek mi?
Cinayetlerin işlenmesi ile faillerin yakalanamaması aslında aynı olgunun bir parçası Öldürenler ile onları yakalamakla görevli olanlar aynı veya benzer bir mesleğin üyeleri.
Bazen birileri yakalanıyor. Televizyon kameralarında kelepçeli, sakal traşı gelmiş, yorgun ve ezik suratlı insanlar resmigeçit yapıyor. ''İran yaptı!'' Sonra adamlar da kayboluyor, iddialar da. Ne yargı, ne mahkumiyet. Ne de açıklık.
Aklımız yakalanmalardan öncekinden daha karışık, şaşkın, kendimizi unutmaya terkediyoruz. Belki de televizyon kameraları önündeki resmi geçitler bunun için -unutmaya başlarken aklımızın karışık olması için- hazırlanan bir mizansendi.
Hiçbir zaman bilmeyeceğiz.
Haberi yazan adam gazeteci mi, ajan mı? Ajansa kimin ajanı? Ona emir veren adam ajan kaç yerden maaş alıyor? Esas patronu kim?
Bundan sonra kimin öldürüleceği belki de bellidir. Onu da, diğerleri gibi, evinin önünde öldürecekler. Bir insan her gün çok değişik şeyler yapabilir ama sabahleyin evinden çıkması ve akşamleyin evine dönmesi değişmez. Herkesin bir mesai saati, alıştığı gidiş-geliş yolları var.
Bir sabah arabasının kontak anahtarını çevirince havaya uçacak veya bir akşam arabasından çıkıp başını çevirince bir namlu görecek.
Patlama ile ölüm arasında geçen zaman içerisinde beyin -kainattaki bilinen en karmaşık şey- vaktinin çok az olduğunun farkında, cinayet hakkında bir karara varmaya çalışır.
Öldürülen, büyük bir olasılıkla, ne katilini tanır ne de neden öldürüldüğünü bilir. Yanında son götürdüğü belki de bu muammadır.
Güle güle Türk. Selam söyle.
(METİN MÜNİR/ SABAH)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:10