Medya
  • 13.5.2003 14:59

FEHMİ KORU, AKŞAM GAZETESİ'NİN ANKARA TEMSİLCİSİ NURAY BAŞARAN'I NEDEN KISKANDI ?

ANKARA/Yeni Şafak Gazetesi'nde Taha Kıvanç ismiyle yazan Fehmi Koru, 'Gel de kıskanma... ' başlıklı bir yazı yazarak Akşam Gazetesi'nin Ankara Temsilcisi Nuray Başaran'ı kıskandığını açıkladı.Yazısında Başaran'ın adını vermeyen Koru, "Hız da önemli, ama 'kapsam' konusunda da oldukça başarılı bu bayan 'gazeteci'nin; geçmiş iktidarın 'en güçlü adamı' bilinen bakanın odasından çıkmayacak kadar yakını olduğu bilinir " dedi. İŞTE TAHA KIVANÇ'IN YAZISI.. Gel De kıskanma !... Ülkemizin en 'başarılı' gazetecilerinden biri olduğuna kuşkum zaten yoktu, ama sonuncusu daha fazla takdire şayan... Yeni çıkan bir gazetenin kendisini İzmir'den tanıyan yayın yönetmeni tarafından Ankara'ya 'muhabir' statüsü ile getirilmesi üzerinden çok geçmeden gürültülü bir transferle başka bir gazetede köşe sahibi olmuştu. Bu hızla, bir süre sonra yayın yönetmeni, hatta doğrudan medya grup başkanı olabilir. Hız da önemli, ama 'kapsam' konusunda da oldukça başarılı bu bayan 'gazeteci'nin; geçmiş iktidarın 'en güçlü adamı' bilinen bakanın odasından çıkmayacak kadar yakını olduğu bilinir, bu yakınlık köşesine de yansırdı. İktidar değişti; şimdi de Başbakan Tayyip Erdoğan ile her istediğinde görüşebildiği göze çarpıyor... MGK'ya da uzanıyor etkisi... Son 'başarısı' MGK genel sekreteri Org. Tuncer Kılınç'ı konuşturması... Gerçi Org. Kılınç'ın belli konularda ne düşündüğü geçtiğimiz günlerde gazete manşetlerine tırmanmıştı, olsun; Org. Kılınç'ın o yayınlar konusunda ne düşündüğünü, duyduğu öfkeyi öğrenmemize aracılık etmek yine de 'büyük başarı'... "Madem bu kadar başarılı buluyorsun, neden adını açıkça yazmıyorsun?" sorusunu aklınızdan geçiriyorsanız, haklısınız. Ancak, hakkındaki bu 'övgü' dolu satırlara rağmen yine de endişeliyim. Daha önce bir başkası tarafından başvurulduğunu hiç duymadığım bir şeyi yaptı bu bayan gazeteci: Gazete ve televizyon yayınları üzerine ciddi eleştiriler/değerlendirmeler okuduğunuz 'Kronik Medya' sayfasında çıkan hakkındaki bir yazı üzerine, "Yeni Şafak gazetesi beni hedef gösteriyor" diye savcılığa başvurdu. İyisi mi, merak edenleriniz adını kendisi bulsun... Org. Tuncer Kılınç adının karıştığı haberlerden bayağı rahatsız olmuş. "Satılmış kalemler" gibi sıfatlar daha önce çeşitli ağızlar tarafından kullanılmış olsa da, 'MGK genel sekreteri' unvanlı bir askerin ağzından ilk kez bir gazete sayfasına taşındı. "İkinci Cumhuriyetçiliğe soyunmuş ulusal şuurdan yoksun olanlar" sıfatı ise ilk kez kullanılıyor. Org. Kılınç öfkeli... Peki neden bu öfke? Siyasi tarihimize "23 Nisan krizi" olarak geçen olayla birlikte, MGK genel sekreterinin bazı Avrupa ülkelerine gittiği de öğrenilmişti. Aynı günlerde tartışma gündemine giren dışişleri bakanı Abdullah Gül'ün yurtdışındaki temsilciliklere gönderdiği bir genelgede "Milli Görüş ve Fethullah Gülen okulları" adlarının geçtiğini ileri süren Milliyet, "Bakın, MGK genel sekreteri Avrupa'ya gitti, ama toplantılarına Milli Görüşçüler ve Fethullah Gülen cemaatinden olanları almadı" diye bir haber yaptı... İş orada kalsaydı, Org. Kılınç bu kadar öfkelenmeyebilirdi. Ancak, o ilk haberin hemen ertesinde, bu defa Hürriyet'e, Org. Kılınç'ın Brüksel'de yaşayan Türklerle yaptığı toplantıda geçen tartışmalar yansıdı. Hürriyet haberinde, MGK genel sekreterinin Avrupa Birliği (AB) karşıtı sözler sarf ettiği ve dinleyicilere "Yobazlar" gibi sözcüklerle hitap ettiği ayrıntıları da yer alıyordu. Dahası, "Katılmadı" bilgisi verilen dernek ve kuruluşların temsilcilerinin de toplantıya alındıkları anlaşılıyordu... Türkiye'nin üye olmak için bunca yıldır çalıştığı AB'ye karşı sözler medyada eleştiri konusu oldu. Hatta, hükümetin, Org. Kılınç'ın sözlerini MGK'ya götüreceği bile söylendi. Hükümetin konuyu büyütme eğilimine girmediğini biliyoruz... Oysa, Org. Kılınç, Avrupa'da yaşayan Türklere söylediği sözlerinde ısrarlı. "Birileri kalktı, yobazlık yaptı. Ben de onlara 'Yobazlar dinlemeyi öğrenin' dedim" sözleri Org. Kılıç'ın… Konunun beni ilgilendiren yönü, Org. Kılınç'ın temasları ortaya çıktığında şaşıranlara, "Şaşılacak bir yönü yok olayın; 1980 sonrasında başlayan süreçte askerler Avrupa'daki Türkleri örgütlemek üzere çeşitli ülkeleri komşu kapısı yaptılar" uyarımın MGK genel sekreteri tarafından onaylanması... Şöyle diyor Org. Kılınç: "Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler'in değişik amaçlarla kurdukları dernekleri hem kendi faydaları, hem de ulusal çıkarlarımızı koruyup kollamaya yönelik, bir çatı altında toplama ve motivasyon maksadıyla yıllardır faaliyet sürdürmektedir." Açık sözlü biri Org. Kılınç; karşısında tanıdığı bir gazeteci olunca çok açık konuşmuş. Türkiye üzerinde oyun oynandığına dair kanaatini açıkça ifade etmiş. Org. Kılınç, "İçimizde ayrılıkçı düşüncelere sahip olanlar var..." diyor... Bu düşünce sahiplerinin Türkiye'nin Kıbrıs ve Ege üzerindeki haklarını görmezden geldiklerini, Kürtler ve Alevilere azınlık hakları sağlamaya çalıştıklarını, böylece 'birlik ve beraberliğimize' ters düştüklerini de söylüyor... Esas sürpriz görüşü şu: Ayrılıkçı düşünceye sahip olanları AB yönlendiriyormuş... Hani şu girebilmek için sağ kolumuzu vereceğimiz AB... Oysa, Org. Kılınç'ın açıkça itiraz ettiği MGK'nın yapısı ve işlevinde değişiklikler ile sivil-asker ilişkilerine dair yasal düzenlemelerin yapılacağı, Türkiye tarafından, geçen hükümet döneminde 'ulusal program' içinde AB'ye vaadedilmişti... Karşı kanaatlerini serd eden MGK genel sekreteri, "TSK mensuplarının AB'ye karşı olduğunu söylemek ulusal çıkarlarımıza hizmet etmez" görüşünü de seslendiriyor. Ne demekse... 'Başarılı' gazeteci, Başbakan Erdoğan'dan alacağı cevabı da haberleştirirse 'yılın gazetecilik' olayına imza atmış olacak... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:58

İLGİLİ HABERLER