Medya
  • 13.6.2005 14:27

FEHMİ KORU İNADINA İÇKİ İSTEDİ

İşte Yenişafak Gazetesi yazarı Taha Kıvanç''ın yazarı: Gezide gazeteciler Söz verdim mi tutarım: Hürriyet yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, ''''Başbakan Erdoğan''ın uçağında seyahat eden gazeteciler hiç değilse dönüşte içki istesin'''' talebinde bulunmuştu, ben de ''''Uçakta olacakları size anlatırım'''' demiştim. Araştırmacı gazeteciniz olarak uçağın seyir defterinden konuya ilişkin bölümü aktarıyorum. İçkiye en fazla yaklaşan Nazlı Ilıcak oldu, o da dijital makinasıyla içki şişelerinin fotoğrafını çekmek için... Nazlı Hanım''ın ABD günleri klimalı hayat yüzünden ''nevazil'' yüklü geçti. Buna rağmen hiç dur durak bilmeden çalıştı; her etkinliği elindeki fotoğraf makinasına kaydetti. Dönüş yolunda, önce, ''''İçkiler nerede?'''' diye soran sesini duydum, sonra da arkaya doğru yol alışını izledim... Döndüğünde çektiği fotoğrafı gösterdi. ANA uçağının çeşitli içkiyle dolu bir dolabı olduğunu ondan biliyorum... Hasan Cemal, Bilal Çetin, Murat Yetkin dönüş yolunda hafif içecekleri tercih ettiler. Bir ara, ben, sırf Ertuğrul Özkök''ün arzusunu yerine getirebilmek için, elimi kaldırıp ''''Bana sert bir şey getirin'''' dedim, hostesler bana başkasının yakışmayacağını düşündükleri için olacak, diyet olmayan Kola getirdiler... ''''Neden?'''' diye soracaklar için kayıt düşüyorum: İçkiyle arası hoş meslektaşlar, daha çok, ''''İçki içmelisiniz'''' baskısı altında bırakılmalarından rahatsızlık duydukları için tepkisel davrandılar... Bu gazeteci milleti böyledir; baskıya gelmez... Hürriyet yönetmeninin bunu unuttuğu anlaşılıyor... Tayyip Erdoğan dönüş yolunda da bizlerle sohbet etti. Bu defa herbirimizi ayrı ayrı kabul etmek yerine topluca kendi bölmesine çağırdı. Dün fotoğrafını da gördüğünüz konuşma o buluşmanın eseri. Kimsenin hakkını yemek istemem: Yeni Şafak''taki haberi hazırlayan orada bulunduğu halde fotoğrafta görünmeyen Mustafa Karaalioğlu''dur. O da dönüş yolunda bize katılmıştı çünkü... Ak Parti iktidara geleli 2,5 yıl oldu, Tayyip Erdoğan''ın başbakanlık koltuğuna oturması üzerinden de iki yıldan fazla süre geçti. Gazetecilerin onunla birlikte seyahat ettiği, otel parasını kendimiz ödediğimiz halde heyetin parçası sayıldığımız ilk geziydi bu. Başbakana, medyayla ilgili bu yeni düzenlemeden memnun olup olmadığını sordum, ''''Bundan sonra da sürdüreceğiz'''' cevabı hislerini belli ediyordu... ABD başkanı ''Air Force One'' adlı bir uçakla dolaşır. Beyaz Saray bürokrasisinin önemli isimleri heyette bulunur elbette, ancak gazeteciler de ayrılmaz parçasıdır her gezinin... Geçmişte, Çankaya Köşkü''nde yabancı konuklar şerefine verilen dâvetlere çağrılırdık, o vesileyle her devlet adamının yanında önemli gazetecilerle dolaştığını görürdüm. Turgut Özal ve Süleyman Demirel de gazetecilerle dolaştılar dünyayı. Bu geleneği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer kesti önce, Tayyip Erdoğan da bir süre gazetecilerden uzakta seyahati yeğledi. Biz ABD''deyken geziyle ilgili haber ve değerlendirmeleri yakından izledim. İlk izlenimim şu: Geziyi ANA uçağı ve Tayyip Erdoğan''a bir adım mesafeden izleyen meslektaşlar ''gördüklerini'' ve ''işittiklerini'' yazdılar; yorumları da insaflı oldu. Geziyi Türkiye''den izleyenler ise, ''''Atış serbest'''' anlayışını yansıttılar haber ve yazılarına... Bir de utanmadan, geziyi ANA''dan izleyenleri eleştirenler çıktı aralarından... Medyayla ilişkiler alanında da çılgınca bir vehim yaşıyor Amerika; bu sebeple alınan tedbirler akıl almaz boyutlara varabiliyor. Eskiden, Türkiye''den geldiğimizde Beyaz Saray hepimizi kabul ederdi; bu defa sayı 25 ile kısıtlandı. Beyaz Saray''a gelen her Türk gazeteci, eskiden, evsahibi ile konuğunun buluşmasının fotoğrafını çekmek üzere Oval Ofis''e girebilirdi... Bu defa, o sayı da çok sınırlı tutulduğu için Beyaz Saray''a girebilen 25 gazetecinin ancak üçte biri içeriye alındı. Daha da önemlisi ise, Türk televizyonculara uygulanan kısıtlamalar akıl almaz boyuttaydı. Beyaz Saray konuk giriş kapısının karşısına kurulan televizyon platformlarından herkes yararlanırdı, saatler süren yayınlara karışan olmazdı. Bu kez, televizyoncular da herkesle aynı saatte girebildi Beyaz Saray''a ve platforma belirli sayıda gazeteci alındı. Bir dahaki gelişimizde, bu vehim ve vesvese devam ederse, gazeteci de almayacaklar galiba. Zaten, basın merkezi de, güvenlik öncelikli bir gözle yeniden düzenlenecekmiş... Bize mihmandarlık eden Mary (evet, yine o, 57 yıldır aynı görevi sürdürüyor), ''''Sizin basın merkezi diye bildiğiniz bu yerin Kennedy döneminde havuz olarak kullanıldığını hatırlıyorum'''' dedi. Çankaya Köşkü''nde yeni büyük salon yapılmadan önce dâvetler verilen yer de eskiden havuzdu; ben de onu hatırlıyorum... Madem bu yazıyı ''gezide gazeteciler'' konusuna ayırdım, bir noktaya daha değinmeden geçmeyeyim: Başbakanın dâvetlisi olarak ANA uçağına binen ve kendisiyle aynı otelde kalan gazetecilere programın hemen her bölümüne katılma imkânı sağlanmalı... Dar katılımlı dâvetlere de kurayla o hakkı kazanmış bir veya iki gazeteci götürülebilir... Bundan sonraki düzenlemede bu düşünülmeli. Çıkarken, kimdi hatırlayamadım, birimiz, Akif Beki''yi sözcü seçtiği için Tayyip Bey''e teşekkür etti. Hepimizin hislerine tercüman olarak... Ertuğrul Özkök''e de teşekkür borçluyuz; uçakta Hürriyet''ten kimse yoktu, ama hepimiz bolca onun kulağını çınlattık... Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:20

İLGİLİ HABERLER