
Fetullah'ı Amerika'ya kaçıran CHP'li kim?.. Raporun altında Mehmet Öz imzası
Veryansın TV isimli internet sitesinin yazarlarında Erdem Atay Fetullah Gülen'in Türkiye'den kaçırılışı ve o operasyonda yer alan isimleri yazdı…
15 Temmuz sonrasında yapılan en kritik tanıklığı hatırlatayım size…
Kimsenin dikkate almadığı ancak anlatımlardan ve yaşanan olaylardan doğruluğu oldukça mümkün olan bir tanıklık anlatacağız… Parça parça yazılsa da, bir bütünü görmenin zamanı artık…
***
1999 yılının Ocak ayının başları… Akşam saatleri…
Türkiye’nin önemli iş adamlarından Alarko Holding kurucusu İshak Alaton’un o zamanlar ortağı Cem Fadıl Bozkurt anlatıyor.
Alaton’un ofisinde iş toplantısındalar.
Telefon çalıyor, arayan dönemin Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan.
Telefonun sesi dışa açık, konuşmaya Bozkurt birebir şahit oluyor.
Önce karşılıklı hal hatır soruluyor ve sonra Özkan konuya giriyor.
Konu Fetullah Gülen…
Özkan, Fetullah Gülen’in Türkiye’de kalması konusunda sıkıntıların olduğunu, askerlerin sorun çıkardığını, Gülen’e çok yüklendiklerini ve hakkında soruşturma başlatacaklarını bu nedenle ivedi bir şekilde yurtdışına çıkması gerektiğini söylüyor ve talebini iletiyor:
“Gideceği ülkede uzun dönem kalmasının sağlanması gerekiyor. Bu konuda ne yapabiliriz?” diyor.
İshak Alaton, ‘ilgileneceğini’ söylüyor ve telefonu kapatıyor.
***
Bakın burada bir not düşmek istiyorum. Bu ifadelerin alındığı tarih Eylül 2016. İfade FETÖ Çatı Dava dosyasında bulunuyor. O tarihten bu yana Özkan’ın bu konuda tek bir yalanlama yapmadığı söyleniyor. Tek bir savcı da harekete geçmemiş anlaşılan! Tabii isim önemli olunca günahların sevap yazıldığı bir ülkede yaşıyoruz ya, ondan!
Devam edelim…
***
Çözüm bulunuyor: Kalp kapakçığı değişecek! Zira o dönemler kalp anjiyosu Türkiye’de yapılmıyor ve eğer bu bahane edilerek yurtdışına çıkarılır ve orada bu tedavi yapılırsa ameliyatı olduğu ülkede kalması için rapor almak çok daha kolaylaşıyor.
Planı uygulamaya geçiyorlar.
Amerika’dan Türkiye’ye yeni dönmüş doktor Mustafa Öz’ü arıyor Alaton. Mustafa Öz bunu talimat bilip hemen Gülen’i İstanbul Haseki Hastanesi’ne gönderiyor. Buradan Gülen için bir rapor çıkartılıyor.
‘Türkiye’de tedavi edilemez raporu’.
Evraklar hazırlanıyor…
Ama bir pasaport sıkıntısı var.
Amerika’daki irtibatlarla konuşuluyor ve hastane ayarlanıyor ancak pasaport işlemleri için sıkıntılar mevcut.
Çözüm Hüsamettin Özkan’dan geliyor:
“Fetullah Gülen’in pasaport işlerini biz Ankara’da halledeceğiz, siz yurtdışına çıkışı ve gideceği ülkedeki ikametini sağlamaya çalışın.”
Pasaport halloluyor ve Gülen Şikago’ya gönderiliyor. Onu orada bir doktor karşılıyor. Bu kişi o dönemlerde Niyork’ta çalışıyor ama her ay Şikago’ya da ders vermeye gidiyor.
Gülen’i hastaneye yatırıyor ve orada bazı işlemler yapıldıktan 10 gün sonra taburcu ediyor.
Aynı doktor Amerika’da bir rapor hazırlıyor.
“Fetullah Gülen ülkesinde tedavisi edilemez bir hastadır, burada (ABD) kalması uygundur.”
Sıra ikametgah iznine geliyor.
İşte devreye o zaman Türk milletinin çok yakından tanıdığı Graham Fuller ve Henri Barkey giriyor.
Gülen için oturma izni alınmış oluyor.
***
Peki Amerika’da Gülen’i karşılayan, onu hastaneye yatıran, ona ABD’de kalması için hastaneden rapor düzenleyen ve arkasından Gülen’i CIA ve FBI’ya teslim eden doktor kim dersiniz?
Mustafa Öz’ün oğlu meşhur kalp cerrahı Mehmet Öz.
Hani Türk milletinin onunla gurur duyması için televizyon ekranlarında öve öve bitirilemeyen şahsiyet.
FETÖ’ye yaptığı bu ‘sevabı’ da karşılıksız kalmadı tabii ki…
Mehmet Öz, o süreçten sonra eşi üzerinden birçok televizyon kanalı sahibi oldu. Bu kanalın finansmanını, bağlantılarını kim sağladı dersiniz!
Bu kişinin Türkiye’de 1999’dan sonra ünlenmesine, parlatılmasına ve gururumuz gibi tanıtılmasına kimler ön ayak oldu dersiniz?
Yanıtını belli.. FETÖ, ülke içindeki küreselciler ve malum medyamız…
***
Bu kişi geçen hafta yeniden gündeme geldi. Zira kendisi Pensilvanya’dan Senatör adayı oldu. Washington Post hemen kendisiyle bir söyleşi yaptı.
FETÖ’ye açıktan destek verdi, Gülen’in 15 Temmuz darbe girişimiyle bir ilgisi olduğuna dair inandırıcı bir suçlama olmadığını ileri sürdü. Gülen’e asla dokunulmayacakmış, o kişi Pensilvanya’da kalmaya devam edecekmiş!
E tabii yandaş medya çok ağır olmasa da Mehmet Öz’ün bu sözlerine tepki gösterdi. Muhalefet medyasında çok öne çıkartılmasa da haberleri yapıldı.
***
Peki bu alenen Türk ve Türkiye düşmanlığı yapan, Gülen’i omuzlayan Mehmet Öz’e o muhalefet medyamız neden bu kişinin AKP ile ilişkisine değinmedi?