FINANCIAL TIMES: "TÜRKİYE, ORDU VE HÜKÜMET ARASINDAKİ İÇ ÇEKİŞME NEDENİYLE ABD'YE YANIT VEREMİYOR" DEDİ...
LONDRA- Avrupa basınında Irak krizi manşetlerdeki yerini bugün de korumaya devam ederken Financial Times gazetesinde, Washington-Ankara hattında süregiden askeri pazarlıklara dair bir haber yer aldı.
Guardian gazetesine göre, silah denetçilerinin BM Güvenlik Konseyi'ne rapor sunacağı 27 Ocak tarihine bir hafta gibi az bir zaman kala Amerikalı Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, bölgede süregiden askeri yığınağa karşın, Saddam Hüseyin'e savaşsız kurtulma fırsatı tanıyan "sürgün" önerisini dile getirdi.
Guardian, Suudi Arabistan da dahil olmak üzere Arap ülkelerinin bu yönde girişimleri olduğu haberlerinin şimdi daha da ağırlık kazandığını yazarak, "Ancak Saddam Hüseyin'in iktidardan inmeyi kabul edeceğine çok az kişi ihtimal veriyor" dedi. Guardian'daki yazıda ayrıca, Saddam Hüseyin'in savaş suçlarından yargılanması olasılığından vazgeçmek çok büyük tartışmalara gebe bir konu olduğu belirtildi. Guardian, "İngiltere dışişleri bakanlığının, Irak krizinin bir devlet başkanını görevden indirmekle değil, Irak'ın silahsızlandırılmasıyla alakalı olduğu görüşüne bağlı kaldığını bildirdiğini" yazdı.
Bu sabah Financial Times'ın manşetindeki konunun da aynı olması dikkat çekti. Ancak Financial Times daha ihtiyatlı bir dilde, Donald Rumsfeld'in sürgün senaryosunu "sadece ima ettiğini" yazdı. Daha içeriki sayfalarda ise Washington-Ankara hattında süregiden askeri pazarlıklara dair bir haber yeraldı.
"TÜRKİYE AMERİKAN GÜÇLERİNİ SINIRLAMAK İSTİYOR"
Financial Times'ta yer alan yazıda, "Türkiye'nin son Körfez Savaşı'nda Amerikalılara verdiği destek yüzünden ödediği bedeli Bush yönetimine hatırlattığı" ifade edildi.
Financial Times'a göre Türk yetkililerin muğlak bir dilde kaleme aldığı "Amerika'ya verilecek muhtemel desteğin sınırlı olacağı" açıklaması, siyasi gözlemciler tarafından Washington'un Türkiye'ye konuşlandırmayı düşündüğü asker sayısının kısıtlanması olarak yorumlandı. Gazeteye göre bu açıklama, tarafların pazarlık konumlarını açıkça ortaya koyduğu bir mektuplaşmayı izledi. Financial Times, önce Amerikan Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in Başbakan Abdullah Gül'e, geçen 40 yıl boyunca Amerika'nın Türkiye'ye verdiği güçlü desteği vurgulayan bir mektup gönderdiğini yazdı.
Gazeteye göre "sözünü sakınmayan" bir üslupta kaleme alınmış bu mektuba Başbakan Gül de gene aynı üslupta bir yanıt yazarak, "Türkiye'nin yakın zamanda bazen kendi çıkarları aleyhinde Washington'un müttefiği olduğunu ve son Körfez Savaşı'nın yol açtığı ticaret kaybının ülkesine 30 milyar dolara mal olduğunu" aktardı. Financail Times, dün üç büyük kentteki protesto gösterilerinin Türkiye'deki savaş-karşıtı eğilimin altını çizdiğini düşünüyor.
Gazeteye göre Türkiye'nin Amerika'nın taleplerine kesin bir yanıt vermekte zorlanmasında ordu ve hükümet arasındaki iç çekişmenin de yansımaları var. Financial Times, Amerika'ya destek kararının kamuoyunun olumsuz tepkisini çekeceğini bilen Türk ordusunun, bu kararın yükünü kuşkuyla yaklaştığı AKP hükümetinin omuzlarına yıkmaya çalıştığını ve hatta kimi askeri yetkililerin geride bıraktığımız günlerde isim vermemek kaydıyla gazetecilere verdikleri brifinglerde hükümetin "kararsızlığından" şikayetçi olduklarını yazdı.
Ancak Financial Times'a göre batılı bir diplomat, şikayetçi Türk generalleri kendini bilmezlikle suçladı. Gazete, Amerika'nın taleplerine kesin bir yanıt verilmesindeki gecikmede, gerekli yasal düzenlemelerin uzun bir listesini çıkaran Türk askeri yetkililerinin de payı olduğu görüşüne yer verdi. Gazete, AKP'nin de Irak konusunda bir meclis oylamasından çekindiğini; çünkü böyle bir oylamanın, ekonomi politikalarında çoktan ortaya çıktığı üzere, parti içindeki bölünmüşlüğü su yüzüne çıkarmasından korktuklarını yazdı.
Financial Times'a göre, Başbakan Gül'ün, Amerika'nın 100 binin üzerinde asker konuşlandırma planlarına rağmen bu sayıyı 25 binin altına çektiklerini ima eden sözleri, ilk başta abartılı bir rakam ortaya atarak, pazarlık masasından karlı çıktığı izlenimi uyandırmak için olabilir. Yazı, "Çok sayıda gözlemci Washington'un en fazla 80 bin asker yerleştirmeyi planladığı görüşünde" diye devam etti.
Financial Times'ın yorumuna göre, AKP hükümetinin stratejisi, "bütün barış kanallarını tükettikleri görünümünü sergiledikten sonra Irak'la savaşa gönülsüzce destek vermekten geçiyor". Financial Times, "Saddam sonrası bir Irak'ın yeniden yapılanmasında söz sahibi olmak isteyen Türkiye'nin, bu nedenle olası bir savaşın dışında kalmayı da göz önüne alamayacağını" düşünüyor.
Bu sabah Fransız basınından Liberation'da, Irak krizinde hem Bağdat hem de Washington cephesini eleştiren bir baş makale bulunuyor. Gazete, "Iraklıların yeterli işbirliğini göstermediği ve haklarındaki kuşkuları daha da körükledikleri" kanısında olduğunu yazdı. Ama Liberation Amerikalıların da, "zaman daralıyor" uyarıları haricinde diplomatik sahada üç aydır bir adım ileri gidemediklerini ve bu bağlamda Ankara'dan gelen sinyallerin çok anlamlı olduğunu düşündü.
"ANKARA'DAKİ ZİRVE, ABD İÇİN YENİLGİ"
Liberation, Ankara'da planlanan Türk-Arap zirvesinin, Amerika açısından diplomatik bir yenilginin göstergesi olduğunu yazdı. Gazete, Avrupa ülkelerinin de Irak'la savaşa muhalefetlerini sürdürdüklerini ve Saddam Hüseyin'in sürgüne yollanması seçeneğine de sıcak bakmadıklarını belirtti. Liberation, "Eğer zaman daralıyorsa, bu sadece Bağdat yönetimi için geçerli değil" diye sona erdirdiği yazıda, Başkan Bush'un da diplomasi alanında giderek sıkıştığı inancında olduğu ifade edildi.
Amerikalıların Macaristan'ın Tassar üssünde Iraklı muhalefet grupları için başlattığı eğitim programı bu sabah Macar gazetesi Nepszabadsag'ın sayfalarında eleştiri konusu oldu. Gazete, Tassar üssünde binlerce Iraklı muhalife yönelik eğitim programının içeriğini sorguladı. Nepszabadsag'a göre "İlk başta 'tercüman' olarak eğitildikleri söylense de artık bu gülünesi açıklamaya kimseyi inandıramazlar". Macar gazetesi, Saddam Hüseyin sonrası Irak senaryoları çerçevesinde Washington'un "kendi adamlarını kirli işler için" eğittiği kanısında ve daha önce Güney Amerikalı çok sayıda işkence zanlısının ve hatta bazı diktatörlerin Amerikan üslerinde benzer bir "eğitimden" geçtiklerini yazdı. Nepszabadsag, Tassar üssüne ilişkin insan hakları kaygılarının dikkate alınmadığı gerekçesiyle, yeni NATO üyesi Macaristan'ın kamuoyunu da ilgisizlikle suçladı.
Guardian gazetesinde yer alan Kıbrıs'a ilişkin bir yorum yazısı yer aldı. Peter Preston imzalı değerlendirme yazısı, Kıbrıslı Türk lider Rauf Denktaş'ı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ni sert dilde eleştirdi. Yazıda, Kıbrıslı Türklerin Birleşmiş Milletler planı nezdinde Rum tarafıyla birleşerek Avrupa Birliği'ne girmek istemesine rağmen, Avrupa Birliği karşıtı olmakla suçlanan Rauf Dentaş'ın bu konuda arkasındaki tek desteğin Türk ordusundan ve silahlı kuvvetlerin Türkiye ve Kıbrıs'ta neden olduğu korkudan kaynaklandığı söylendi. Peter Preston, yazının sonunda Başkan Bush'un "Saddam Hüseyin'den bıkıp usandığı" sözlerini anımsattı. Ankara ve Atina'da seçimle işbaşına gelmiş hükümetlerin, Birleşmiş Milletler'in, Avrupa Birliği'nin ve Amerikan yönetiminin desteklediği anlaşma planına direnmekle suçladığı Rauf Denktaş hakkında ise yazar, "Amerikan Başkanı, Rauf Denktaş'tan ne zaman bıkıp usanacak?" diye sordu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:10